Turan Yüzbaşı'nın beni getirdiği yere şaşkınlıkla bakıyordum. Delirmiş olmalıydı? Hayır, kesinlikle delirmişti. Sabahın köründe beni kaldırmış, spor kıyafetler giyinmemi istemiş ve beni ortada kocaman bir dövüş ringinin olduğu bir yere getirmişti. Şu televizyonlarda gördüğümüz dövüş ringlerinden bahsediyordum.
Korkuyla yanımda ki adama bakarken, "Neden buradayız?" diye sordum. "Biliyorum dün sizden habersiz kendi başıma işlere kalkıştım Yüzbaşım ama bu beni öldürmenizi gerektirmez değil mi? "
Bana bakan adamın önce kaşları çatılırken ardından gülümsedi ve beni kolumdan tutup ringe doğru sürükledi.
"Yürü Umay"
"Yüzbaşım konuşarak halledebiliriz bence "
"Seni dövmeyeceğim kızım. Kendini nasıl savunman gerektiğini öğreteceğim."
"Nasıl savunmam gerektiği mi? "
"Madem tehlikeye atılmaya bu kadar meraklısın bir şeyler bilirsen daha iyi olur."
Gergin bir şekilde gülümserken bir adım geriledim. " Söylemiş miydim? Ben spor da falan çok kötüyümdür. Hayır savunma tekniklerini geçtim ben bacağımı düz uzatamayan insanım."
"Öğrenmen için buraya geldik zaten."
Ondan kaçışım olmayacağını fark edince paşa paşa peşinden ringe çıktım. Ayaklarım ringin üzerinde yumuşak zemine basınca üzerimde ki tişörtün eteklerini düzelttim.
"Ne yapacağız? " derken gergince karşımda ki adama baktım. Üzerinde siyah eşofman ve vücuduna yapışan siyah bir tişört vardı. Mükemmel görünüyordu ama kocaman cüssesi ile bir o kadar ürkütücü. Bana bir kere vursa bir daha yerden kalkamayacağımı biliyordum.
"Sana birkaç hamle yapacağım ve tepkilerini ölçeceğim önce "
Bana doğru geldiğini görünce hızla ellerimi öne uzatıp durmasını sağladım. "Kemiklerimi kırmazsın değil mi? Bir sana bakıyorum bir kendime bakıyorum da pek aynı kulvarda değiliz bence "
Karşımda dururken gülümsedi ve ardından , " Sana zarar vermem sadece birkaç şey göstereceğim. "dedi.
Ben onun yüzünde ki gülümsemeye takılı kalırken aramızda ki kısa mesafeyi aşıp bana bir anda arkamdan sarılınca nefesimin tıkandığını hissettim. Yanlış anlaşılmasın acıdan falan değil sadece heyecandan. Buz kesmiş gibi öylece dururken nefes bile almıyordum. Nasıl alabilirdim ki? Resmen bana sarılmıştı!
"Öylece duracak mısın?"
"Ne?"
"Sana arkadan saldıran biri olduğumu düşün. Ne yapardın? " derin bir soluk alırken ciğerlerime dolan güzel kokusunu es geçmeye çalıştım ve kendimi toparladım. Gösterdiklerinden bir şeyler öğrensem iyi olurdu.
Kollarının arasında vücudumu kıpırdatınca baskısı sertleşti ve ben o an aklıma gelen şeyleri yapıp yapmama konusunda kararsız kaldım. Başımı yana çevirip biraz eğdikten sonra çok yakınımda olan yüzüne bakıp,
"Yapmayı düşündüğüm şeyleri söyleyeyim?" dedim.
"Uygula direkt."
"Kolunu ısırmamı istiyorsun? Ya da tırnaklarımı geçirme mi? "
"Kurtulmak için aklına gelen şeyler bunlar mı? "
"Ne yapayım? Benden kat be kat güçlüsün kollarının arasında hareket bile edemiyorum ki "
"Pekala öncelikle şunu bilmelisin " derken beni bırakıp karşıma geçti ve konuşma devam etti " Saldırgan senden ne kadar iri ya da güçlü olursa olsun zayıf noktalarını bilerek kendini savunabilirsin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romantizm"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...