Cesur

43.3K 2.7K 328
                                    

Oturduğum sedyenin üstünde ayaklarımı aşağıya sarkıtıp otururken doktorun gelmesini bekliyordum. Bir yandan da bakışlarımı hemen yanımda dimdik duran adama bakmamak için ellerimde sabit tutmaya çalışıyordum ama bunu pek de becerebildiğim söylenmezdi doğrusu.

Bakışlarım tekrar onun üzerine kaydığın da üzerindeki üniformasına baktım. İnkar edecek değildim onu üniforma ile görmeyi çok istiyordum. Ve şimdi görünce bir kez daha ne kadar yakışıklı olduğunu fark ettim. Kabul etmeliyim ki üniforma sanki onun için yaratılmış gibi, kalıplı bedenin üzerine tam oturmuş, harika duruyordu. Benimle hastaneye gelirken üzerindeki yeleği ve tüfeğini bırakmıştı. Aslında ona ciddi bir şey olmadığını söylemiştim ama beni dinlememişti ve zorla hastaneye getirmişti. Yaram derin olmadığı için dikiş atılmamış sadece temizlenip, bandajlanmıştı. Ama Turan'ın illa tomografi çektirelim de demesi üzerine bir de o değişik cihazın içine girmek zorunda kalmıştım ve şimdi burada oturmuş doktorun gelmesini bekliyordum. Turan ise fazlasıyla sessizdi. Oysa ben kızmasını, söylenmesini bekliyordum. Galiba bu fırtına öncesi sessizlikti.

"Bir şey mi söyleyeceksin?"

Bana döndüğünde tek kaşını kaldırıp bir bakış attı. "Hayır " desem de ona bakmayı kesmedim. O da dikkatle bana bakıyordu. Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdanırken üzerimde ki kana bulanmış beyaz tişörtü biran önce çıkarıp atmak istiyordum.

"Çok sessizsin" dediğim de kaşlarını çattı ve tam bir asker duruşu ile arkada sabitlediği ellerini öne getirip ceplerine soktu.

"Ne dememi bekliyorsun? Başını her seferinde belaya soktuğun için aferin mi demeliyim?" sesi sakin ama aynı zamanda öfkeliydi de. Önüme düşen saçlarımı geri çekerken bakışlarımı ondan kısa bir anlığına kaçırdım.

"Böyle olacağını bilemezdim. Ben sadece ayağıma kadar gelen fırsatı kaçırmak istemedim." Bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ki yanımıza gelen doktor ile sessiz kalıp bende ki bakışlarını doktora çevirdi. Bende istemeye istemeye bakışlarımı ondan ayırıp önümde duran doktora baktım.

"Hiçbir sorununuz yok Umay Hanım gidebilirsiniz. Sonuçlarınız temiz, sadece bir sıyrık. "

"Teşekkür ederim" dedikten sonra giden doktorun ardından eğilip ayakkabılarımı giydim ve sedyeden kalktım. Bu sırada dibime kadar gelen Turan'a bir bakış atıp, "Bir sen bir de şu devlet kurumları bana burada Umay diyor " diye söylendim.

Bana bir bakış atıp ismimin üstüne basa basa "Gidelim Umay" dedi.

Birlikte acil servisten çıktığımızda otobüs durağı bulmak için ilerlemeye başlamıştım ki kolumu kavrayan parmaklar ile duraksadım ve yanımda ki adama döndüm.

"Nereye?"

"Otobüs durağı bulacağım."

Beni baştan sona süzdükten sonra, " Bu şekilde otobüse binmesen daha iyi." Dediğin de kan içinde ki kıyafetlerimi hatırladım ve yüzümü buruşturdum.

Beni kendisiyle beraber sürüklediğin de çok geçmeden onun arabasının önünde durduğumuz da şaşkınlıkla ona baktım. Arabasını kim getirmişti ki? Merak etsem de bir şey sormadan ön kapıyı açıp oturdum ve kemerimi taktım. Çok geçmeden yola çıktığımızda,

"Ekiple buluşacak mısın?" diye sordum.

"Evet"

"Bende gelmek istiyorum. Anlatacaklarım var."

"Anlatacağın şeyler olduğuna eminim ama evine gidip dinlen bu akşam, yarın buluşuruz."

"Yalnız kalmak istemiyorum, lütfen." Dediğim de yolda ki bakışlarını kısa bir an bana çevirip dikkatli bir şekilde bana baktı.

UMAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin