Umay'ın düğünde giydiği elbise medya da :))
Galiba hayatta en yıpratıcı olan şeylerden biri beklemekti. Bilinmezi beklemek. Ne zaman ne olacağını, nasıl olacağını ya da sonucunun sana ne getireceğini bilmeden beklemek yıpratıcı oluyordu. Sunduğum öneriden sonra aradan geçen dört günde Kayseri'nin üzerine bir ölüm sessizliği çökmüş gibiydi. Ya da bu sessizlik benim hayatıma çökmüştü. Günlerim bir diğerinin aynısı olarak geçiyordu ve etrafta fırtına öncesi bir sessizlik var gibi hissediyorum. Bir şeylerin yolunda gidiyor oluşu beni germeye başlamıştı. Bünyem aksiyona mı alışmıştı? Kendimi bir film setinde sanıyor olmalıydım kesinlikle. Ya da rahat bana batıyordu.
Aynada ki görüntüme bakarken üzerime giydiğim dizlerimin üzerindeki, uzun kollu sarı elbisemin yakalarını çekiştirip kollarımın üstüne getirdim. Boynuma pazardan aldığım çakma altından hilal şeklide ki kolyemi taktım. Ardından sabah bin bir uğraş ile düzleştirdiğim uzun saçlarımı olduğu gibi açık bıraktım ve çok hafif bir makyaj yaptım. Tam aynada son bir kez daha kendime bakıyordum ki kapımın gürültüyle çalması ile koşarak kapıya gidip açtım.
"Kız neredesin sen? Ayy.. maşAllah ne güzel olmuşsun kız Alev" karşıda ki Sultan ablaya bakarken, "Sende mükemmel görünüyorsun Sultanım " dedim ve hemen vestiyerde duran telefonumu ve anahtarımı elime alıp krem tonlarında ince şeritli topuklu ayakkabımı giyip evden çıktım. "Hazırım, geldim" derken elimde ki anahtarı ve telefonu Sultan Ablaya uzattım.
"Ablam şunları çantana atsana ben boşuna çanta almayayım daha"
"Olur olur ver hadi. Alma zaten bizim sokakta düğün ne gerek var "
"Aynen ablam" birlikte apartmandan çıktığımızda gittikçe kalabalıklaşan sokağa baktım. Her yere bir şeyler asılmış sokak tam bir düğün havasına sokulmuştu bile tam ileride küçük bir sahne ve ses sistemleri kurulduğunu görünce yüzüme güzel bir gülümseme yerleşti bu insanları eğlendirmek benim için çok güzel olacaktı. Sırf bu günün tadını çıkarmak için patrondan yalvar yakar izin bile almıştım.
"Ooo kız Alev ne bu güzellik. Fıstık gibi olmuşsun valla." Nurten ablanın yanımıza gelmesi ve beni baştan sona süzmesinin ardından söyledikleriyle beraber Afet Abla da hemen yanımıza gelmişti.
"Valla oğlum olsa seni gelin almıştım kız "
"Sağol ablam " derken gülümsedim ve önüme düşen saçlarımı geriye attım.
"Hadi gelin şöyle içlere gidelim zaten gelin damat çoktan gelip yerine oturmuş baksanıza. İlk danslarını bile yapmışlar "
"Desene kaçırdım ya " derken yüzümü asıp oturan gelin ve damata baktım. Herkes sokağa yerleştirilen sandalyelere yerleşirken bende tam oturacaktım ki sahnede ismimin anons edilmesi ile hızla o tarafa yöneldim ve iki gün önce gelinin elime tutuşturduğu listedeki şarkıları tek tek okumaya başladım.
Oldukça hareketli şarkılara ayak uydurmaya çalışırken çoktan herkes ayağa kalkmış oynamaya başlamıştı bile. Masa ve sandalyeler geriye çekilirken çocuklar da dahil herkes kendisini bu eğlencenin güzelliğine kaptırmıştı bile. İşte düğünlerin güzel yanı kesinlikle bu kısımdı. Bu samimi eğlence ve bitmeyen enerji.
Dakikalar sonra sahneden indiğimde hoparlörden gürültülü bir şekilde önce halay şarkıları verilmeye başlandı. Oturmak yerine hızlıca bana el eden Sultan Abla'nın yanında yerimi alıp halaya katıldım. Son sürat halaya devam ederken deli gibi eğleniyordum. Aklımda ne içine düştüğüm görev, ne başımda ki belalar ne de kalbimde gittikçe ağır bir yük haline gelen ismini koymak istemediğim hislerim vardı. Sadece anın tadını çıkarmaya bakıyordum. Çok güzel olmuştum ve bugün eğlenecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romance"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...