Bölüm ithafı; beyzabeyza194
Yarım saattir üçümüz geziyorduk ve burası gerçekten çok büyük ve çok güzeldi. Fakat yol boyunca bizi uzaktan izleyen askerlerin dikkatli bakışlarını görmüştüm ve bu garip bir şekilde huzursuz olmama neden olmuştu. Hepsi fazlasıyla dikkatli bir şekilde bana bakıyor ardından fısıldaşmaya başlıyorlardı. Kim olduğumu merak ettiklerine emindim. Yanımda ki askere dönerken ileride ki oturma alanını işaret ettim ve,
"Ben burada oturup Turan'ı beklerim. Hem sizi de daha fazla meşgul etmemiş olurum" derken minnetle yanımda ki askerlere baktım. Beni gezdirip her soruma cevap vermişlerdi zaten. Daha fazla onların vaktini almak istemiyordum Belki de işleri vardı?
"Önemli değil Umay Hanım ama yorulduysanız oturalım"
"Şey ben size zahmet vermek istemiyorum daha fazla gerçekten."
"Zahmet değil Umay Hanım. Ayrıca Komutanımız gelene kadar yanınızda kalmalıyız" dediğin de onun fazlasıyla ciddi ve net çıkan ses tonuna karşılık veremedim ve elimin tersiyle alnımda biriken terleri silerken,
"Peki öyleyse biraz oturalım, hava gerçekten sıcak" diye mırıldandım ve bankların olduğu ağaçlık alana doğru ilerledim. Bir yandan da yanımda ki askerleri inceliyordum. Ben üzerimde ki incecik kısa elbise ile böyle terlerken onlar üzerlerindeki üniformalar ve ayaklarında ki o kocaman botlar ile nasıl duruyorlardı? Cidden işleri çok zordu. Allah hepsini korusun diye mırıldandım kendi kendime.
Önünde masa olan banka oturup derin bir soluk alıp temiz havayı içime çektiğim de askerlerin oturmak yerine yan tarafta dikildiklerini görünce şaşkınlıkla onlara baktım. Neden oturmamışlardı?
"Oturmayacak mısınız?" derken bakışlarımı ondan çevirip ileride banklarda oturan asker topluluğuna hızlı bir bakış attım. Dikkatle bu tarafa bakıyorlardı ve bu beni rahatsız edince huzursuzca kıpırdandım.
"Sizi rahatsız etmeyelim Umay Hanım"
"Yok rahatsız olmam oturun lütfen" derken karşımı işaret ettim. İkisi bir süre birbirlerine baktıktan sonra geçip karşıma oturdular. Ardından iki asker yanımıza gelince bakışlarım onlara çevrildi kısa bir anlığına ama hemen ardından elimde ki telefonuma geri döndüm.
"Oktay Kenan hayırdır abi. Bu Hanımefendi kim?" soruyu duysam da duruşumu bozmadım ama diğer askerin gülerek söylenmesi ile kaşlarımı çatıp ona bir bakış attım.
"Kenan yengemiz mi? Valla hayırlı olsun abi. Hoş geldiniz" ben daha tepki veremeden Kenan sert bir tonda cevap verdi.
"Turan Yüzbaşının misafiri Hanımefendi." Biraz önce gülen adamın rengi atarken hemen kendi toparlayıp yüzüne mesafeli bir ifade yerleştirdi ve, "Hoş geldiniz. Kusura bakmayın" dedikten sonra hızla yanımdan uzaklaştılar.
"Kusura bakmayın Umay Hanım" Kenan'ın sesi ile bakışlarım ona dönerken, "Önemli değil" diye mırıldandım. Turandan çekindikleri ortadaydı. Mesafeli tavırları da bundan kaynaklanıyordu anlaşılan.
"Çay içer misiniz? Ya da soğuk bir şeyler?"
Aslında soğuk bir suya hiç hayır demezdim "Zahmet etmeyin" dedim Oktay'a bakarken
"Ne zahmeti. Soğuk bir şeyler getireyim hava sıcak" derken ayağa kalktı.
"Şey su alabilirim o zaman. Teşekkür ederim." Bir şey söylemek yerine beni başıyla onaylayıp yanımızdan ayrılmıştı. Karşımda oturan adamın bana bakmak yerine başını önüne eğmiş masaya baktığını görünce gülümsemeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romansa"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...