Başımı Turan'ın göğsünden kaldırdığım da Turan'ın derin bir soluk alıp doğrultuğu silahını indirdiğini gördüm. Ardından yanımıza gelen iki kişiye baktım. Güvenlik görevlileriydi. Rahat bir nefes alırken Turandan biraz ayrılıp yerimde doğruldum.
"İndir silahını kimsin?!" adamların gür sesi yankılanırken Turan onların bize doğrultuğu silaha aldırmadan cebinden cüzdanını çıkarıp askeri kimliğini gösterdi.
"Yüzbaşı Turan Bozkurt" adamlar silahlarını anında indirirken Turanda oturduğu yerde doğrulup ayağa kalktı hemen ona destek olup bende onla beraber kalktım.
"Biraz önce bize saldırıda bulunan kimlerdi? Eşkalini görebildiniz mi?" diye adamlara soru sorduğunda kaşlarımı çatarak ona baktım ve araya girdim.
"Yaralısın önce hastaneye gidelim" endişeli sesimle bakışları bana dönerken kolunu bana daha sıkı sarıp göğsüne yasladı, "İyim ben Umay" dedikten sonra karşısında ki adamlara döndü.
"Kamera kayıtları var mı?"
"Önce hastaneye gidelim Komutanım. Bu sırada polis arkadaşlar kamera kayıtlarını falan halleder, kendileriyle irtibata geçtik."
"Evet hastaneye gidelim Turan" diye telaşla araya girdiğimde Turan daha fazla direnmedi ve birlikte Turan'ın arabasına bindik, güvenlik görevlilerinden birisi arabanın sürücü koltuğuna geçtiğinde Turan anahtarı uzattı ve yola çıktık. Arka koltukta yanında otururken nereden bulduğumu bilmediğim bir parça bezi yarasının üzerine bastırıyordum. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama bu Turan'ı telaşlandırmış olmalıydı.
"Umay gerçekten bir şeyim yok" dediğinde yüzüne baktım terliyordu ve rengi kaçmıştı. Hala da kan kaybediyordu, ellerim onun kanıyla kaplanmıştı. Gözümden yaşlar akamaya başlarken dudaklarımı birbirine bastırıp yutkundum. Geldiğim gün başımıza gelen bu olaya inanmıyordum. Kim bizden ne istiyordu?
"Umay" Turan'ın yüzümü avucunun içine alıp baş parmağıyla yanağımı okşamasıyla gözlerimi kırpıştırıp ona baktım.
"Gerçekten baş belasıyım. Geldim ve başımıza gelene bak" derken onun gözümden düşen silmesine izin verdim. Beni kendisine çekip başımı göğsüne yasladı ve saçlarıma bir buse bıraktıktan sonra, "Sadece ufak bir sıyrık güzelim. Biraz kan kaybettiğim bunun dışında önemli bir şey yok tamam mı? Şimdi sakin ol hadi"
"Bizden ne istiyorlardı?"
"Bilmiyorum ama bunu yapanı bulacağım söz veriyorum"
Saatler sonra Turan'ın evinde ki koltukta oturuyordum. Hastanede Turan'a bir dikiş atılmıştı ve ardından gelen ekiple birlikte olay yerine geçmiş daha sonra da hep beraber Turan'ın evine gelmiştik. Ben yanımda olan bavulumdan temiz bir tişört alıp üzerimi değiştirdikten sonra oturduğum koltuğa yerleşmiştim. Şimdi bir şeyler konuşan adamlara bakarken gözüm sürekli Turandaydı. Gerçekten iyi miydi? Canı hiç yanmıyor muydu? Gerçi ağrı kesici aldığını görmüştüm ama nasıl olurda yaralandıktan sonra hala böylesine dinç bir şekilde ayakta durabilirdi. Sanki o değil de ben vurulmuştum.
Arada geçen onlarca konuşmaları sarhoş bir şekilde dinlerken kulaklarıma takılan sözler ile hızla oturduğum yerden doğruldum.
"Kenan'ın adamları olduğunu tespit ettik"
"Evet büyük ihtimalle Umay deşifre oldu, onun peşinde olmalılar" Yavuzun söyledikleriyle kalktığım yerde salonda ki masaya doğru yaklaştım. Bir anda tüm bakışlar bana dönerken,
"Benim peşimdeler miydi?" diye sordum.
"Öyle düşünüyoruz"
"Hayır, emin değiliz Umay" diyerek Turan Altay'ın lafını kesip araya girince kaşlarımı çatıp ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romansa"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...