Çikolata mı?

39.9K 2.8K 291
                                    


Mekandan içeriye adım attığım an ilk dikkatimi çeken şey bu derin sessizliği oldu. Ayaklarım içeriye doğru ilerlerken burnuma yoğun sigara dumanın kokusu doldu. Rahatsızlıkla yüzümü buruştururken, kalbimin korkuyla çarptığını hissettim. Fakat beni izlediklerini biliyordum. Turan beni izliyordu.

Bir adım daha atmıştım ki Neco'nun kolumu sıkıca kavraması üzerine bakışlarım hızla ona döndü. Bu adamdan gerçekten nefret ediyordum. Sıkıca kavradığı kolumdan tutarak beni mekanın içinde, patronun oturduğu yere doğru sürüklercesine götürürken söylenip duruyordu.

"Sana ayağını denk almanı söylemiştik Alev Hanım. Ama sen yine bir boklar karıştırıyorsun anlaşılan"

"Bırak beni" derken kolumu parmaklarının arasından kurtarmaya çalıştım ama beni tuttuğu gibi patronun önüne fırlatınca çok sert bir şekilde yere kapaklandım. Yerden destek alarak doğrulmaya çalışırken kafamı kaldırıp karşımda öfkeyle bana bakan patronuma baktım. Tepesinde iki tane adam daha dikiliyordu.

"Patron" dediğim de yerinden kalkan adam karşıma geldiğinde ayaklarının üzerine çöküp saçlarımı sıkıca kavradı ve canımı yakacak şekilde çekti. Yüzümü yüzüne yaklaştırırken, "Ne halt ediyorsun lan sen?!" diye kükredi.

Bedenim korkuyla kasılırken, "Be...ben bir şey yapmadım. " dedim.

Tokatı yüzümde patlarken Turan'ın tüm bunları görüyor olduğunu bilmek korkuyla beraber içime bir utanç duygusunu ekledi. "Yalan söyleme lan! Tuncel itiyle ne işin vardı senin?!" Elini saçlarımdan çekip omuzlarımdan sıkıca tuttuğu gibi beni ayağa kaldırdı, ardından parmakları çenemi sıkıca kavradı. "Gebermek mi istiyorsun lan sen!"

"Sadece tesadüfen karşılaştık. Tanımıyorum bile kendisini bir kere burada gördüm. Markette de tesadüfen karşılaşınca benimle çay içmek istedi. "

Çatık kaşlarının altında ki öfkeli gözleri dikkatlice yüzüme baktı. Doğruyu söylediğimi anlamış olacak ki beni savururcasına yere fırlattı. Bedenim bir kez daha sertçe yere düşerken acıyla inlememek için dişlerimi sıktım. Ağlamak istiyordum. Bu aşağılanma ve acıya karşılık hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

Elimi kaldırıp biraz önce patlayan dudağımdan süzülen kanları silerken sadece yarım saat önce Turan'ın söyledikleri kulağımda çınlamaya başladı.

"Yaralanma olur mu? " demişti. Ama ben bir kez daha onun dediğini yapmayı becerememiştim. Yara almıştım. Fiziksel ve ruhsal olarak hem de. 'Canım yanıyor Turan' dedim sessizce. 'Yaralandım be Yüzbaşı, canım acıyor'

Saçlarımdan kavrayan parmaklar beni yerden doğrulturken saçlarımı eline dolamış Neco'ya tiksinerek baktım. Yüzünde ki iğrenç sırıtış midemi bulandırdı.

"Askerlere ne dedin lan?! Operasyon yapmışlar."

"Bir şey demedim patron. Hiçbir şey bilmiyorum ki zaten."

"Bana palavra sıkma lan?!" dediğin de Neco saçlarıma sertçe asıldı ve o an dudaklarımın arasından kaçan çığlığa engel olamadım.

"Yemin ediyorum. Bir şey bilmiyorum. Sadece..."

"Sadece ne?"

"Sadece Tuncel ile bir adamın konuşmalarını duydum. Tuncel'in para kaçırdığına dair ama askerlere bir şey demedim korkumdan."

"Adamın yüzünü gördün değil mi?"

Başımı hızla iki yana sallamaya çalıştım. "Hayır... yani korkudan bakamadım bile hatırlamıyorum"

UMAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin