Alone

767 77 34
                                    

1 ay sonra.

Jennie'den

Aradan 1 ay geçmişti. Ne Taehyung beni aramıştı ne de ben onu aramıştım.

Aramasını beklemem çok saçmaydı. Çünkü artık her şey bitmişti.

Tayland çok güzel bir yerdi. Az da olsa buraya geldikten sonra toparlanmıştım.

Yavaş haraketler yataktan kalktım ve yemek yemek için mutfağa gittim.

Yemem gerekiyordu bebek için.

Hem bu gün doktor randevum vardı.

Mutfağa geçtim ve bir iki lokma bir şey yemeye çalıştım.

Zorda olsa bir iki lokma şey yemiştim.

Sonra odama geri döndüm ve üzerimi değiştirmeye başladım.

Hiç gitmek istemiyordum. Hastaneler beni boğuyordu.

Ama bu gün bebeğimin kalp atışlarını dinleyecektim.

İçimde tek umut ışığı benim bebeğimdi.

Benim tek mutluluk sebebim ve umudum bebeğimdi.

Bu hayata onun için tutunmuştum ve onun sayesinde yaşamayı seçmiştim.

Ayakkabılarımıda giydim ve evden çıktım.

Hastaneye geldikten sonra beklemeden Rose'nin odasına gittim.

"Hoş geldin. Gel otur."

"Hoş buldum."

"Ee? Hazır mısın?"

"Evet."

Geçip uzandım ve Rose'nin gelmesini bekledim.

"Evet. Bakalım yeğenim ne yapıyor?"

Dolu bakışlarımı tavana diktim ve tavanı izlemeye başladım.

"Çocuk gayet iyi. Kalp atışını dinleyelim mi?"

Sadece başımla onu onayladım. Çünkü biliyordum ki konuşsam ağlayacaktım.

Çok geçmede kulaklarıma dolan bebeğimin kalp atışlarının sesi gözlerimdeki yaşların süzülmesine neden oldu.

Biz bu günleri birlikte hayal etmiştik.

Şimdiyse yalnız yaşıyordum.

Keşke yanımda olsaydın.

Bebeğimizin kalp atışlarını birlikte dinleseydik.

Keşke.

"Geçecek. Hepsi geçecek bir tanem."

Evet bebeğim. Hepsi geçecek.

Taehyung'dan

Yine her zamanki gibi evinin önüne geldim.

Kapıyı tıklattım. Yine bir ses çıkmadı. Her gün olduğu gibi.

Olanlardan sonra her gün buraya gelmeye başladım.

İlk geldiğim gün kapının önünde çöp poşetlerinin içinde elbiselerimle karşılaştım.

İkinci gün bende olan yedek anahtarla içeri girdim ve odasına çıktım.

Dolabını açtım. Ancak bir tane bile kiyafeti kalmamıştı

Bu da benim daha çok üzülmeme neden olmuştu.

Sonra sadece evin önüne gelip kapının ağzında oturup bekledim.

Şimdiyse sadece gelip bakıp gidiyordum.

Jong In nerede diye sorarsanız acilen şirkette işi çıktı ve Amerikaya döndü.

Hiç kimse Jennie'nin nerede olduğunu bilmiyordu.

O evinden çok uzak kalamazdı. Tam 1 ay oldu ama dönmedi. Demek ki temelli gitmişti.

Arasam nerede olduğunu bulurdum. Ama beni artık istemiyordu. Bu yüzden onu daha çok rahatsız etmek istemiyordum.

Sonra bebeğimiz aklıma geliyor. 'Şimdi nasıl acaba?' diye düşünüyorum. Sonra 'belkide artık ölmüştür.' diyorum.

Onu çok özlüyordum. Hemde çok. Acaba o da beni özlemiş midir?

Benim gibi şerefsiz birini neden özlesin ki?

Evime varmıştım ve kapıyı açıp içeri girdim.

10 dakika geçmemişti bile kapım çaldı.

Kapıyı açtığımda Jungkook ve Lisa'yı gördüm.

"Ne var? Niye geldiniz?"

"Eve geçmeyecek miyiz?"

"Off. Geçin."

Birlikte salona geçtik ve oturduk.

"Neden geldiniz?"

"Hyung sen bara gelmeyecek misin?"

"Yok."

"Ama gelmen lazım. Ben baş edemiyorum. Yalnız yapamıyorum."

"Off Jungkook. İstemiyorum. Anlamıyor musun? O bara gitmek istemiyorum."

"Hyung o bar senin. Benim elimden bir şey gelmiyor."

O bara gitmek istemiyordum. O barda Jennie ile çok anılarım vardı. Yine hepsini hatırlayacaktım.

"Peki tamam. Yarın gelicem."

"Tamam o zaman. Biz gidelim."

Sevgilerle AnGel.

You're My Tear || Taennie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin