Kızlarla güzel bir yemek yapmıştık ve şimdiyse sofrayı kuruyorduk.
Sofrayı kurduktan sonra Jisoo açlıktan ölen canavarları çağırdı.
Her kes gelmişti gelmesinede Jungkookla Jung Mi yoktu.
"Nerede o tavşan surat?"
"Demin buradaydı."
Hızlıca salona geçtim ve onu görmemle üstüne atladım.
"Bırak çocuğumu."
Ne yapmıştı? Çocuğumun minnak bacaklarını ısırmaya çalışıyordu.
"Isırmadan bırakmam. Çok tatlı duruyorlar."
"Bırak dedim."
"Hayır."
"O zaman benden günah gitti."
Dişlerimi omzuna geçirdim. Geçirir geçirmez eşşek gibi anırdı.
"Niye ısırdın şimdi beni?"
"Sen niye çocuğumu ısırmaya çalışıyorsun?"
Jungkook'u ittirip kızımı kucağıma aldım.
Arsız gibi gülüyordu hala.
"Bak görüyor musun? Çocukta senin gibi arsız oldu."
Mutfağa geçtim ve miniği yemek masasına oturttum.
Sağ tarafına ben sol tarafınaysa Taehyung oturdu.
Ben ona yemeğini yedirirken ara sıra babasıyla oynuyordu.
"Ben yedire bilir miyim?"
"Al." Elimdeki bebek yemeğini verdim ve önüme döndüm.
Yemeğimizi yedikten sonra bir az birlikte vakit geçirdik.
Akşam saat 12-ye geldiğinde hepimizin uykusu geldiği için uyumaya gittik.
İyi ki ev büyüktü ve bize yeticek kadar çok odası vardı.
Yine her zamanki gibi minik kızım uyumuyordu.
En sonunda her zaman işe yarayan şeyi yaptım.
Telefonumdan Taehyung ile birlikte söylediğimiz şarkıyı açtım.
Crystal Snow.
Her zaman bu şarkıyı dinlediğinde uyurdu.
Ama bu kez ben daha önce uyudum.
Yorgunluktan gözlerim kapandı ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
Taehyung'dan
Jennie'nin odasının önüne geldiğimde içerden bir şarkı sesi duydum.
Bu şarkı çok tanıdıktı.
Crystal Snow.
Yavaşca odanın kapısını açtım ve içeri girdim.
Bu manzara belkide hayatımın en güzel manzarasıydı.
İkiside uyumuştu.
O kadar güzel uyuyorlardılar ki insanın durmadan bakası geliyordu.
Yavaşca telefonu elime aldım ve müziği durdurdum.
Gözlerim Jennie'nin boynundaki kolyeye kaydı.
Hala çıkarmamıştı.
Yavaş bir şekilde Jennie'nin üzerini örttüm.
Kokusu burnuma doldu.
Hala kokusu aynıydı. Hiç değişmemişti.
Arkası bana dönüktü. Bu da benim için büyük bir avantajdı.
Yanındaki boşluğa uzandım ve arkadan uzun kollarımı ince beline sardım.
Özlemiştim.
Birlikte geçen günlerimizi, birlikte uyuduğumuz geceleri özlemiştim.
Ara sıra saçlarına öpücük konduruyor, kokusunu içime çekiyordum.
Kokusuna bile hasret kalmıştım.
Belkide ona ayrılalım derken yalnış yapmıştım.
Hem kendime hem ona karşı yalnış yapmıştım.
Ben ilk önce doğacak olan bebeğimizi düşünmeliydim.
Ama ben hiç birini düşünmedim.
İşte benim en büyük yalnışım böyle oldu.
Ben her şeyi yalnış yapmıştım.
Bu yüzden cezamın en ağırını çekiyordum.
Kızımdan, sevdiğimden ayrı kalmak benim en büyük cezamdı.
Bu hayatta yaşayarak ölme sebebimdi.
Ben en büyük yalnışımı yapmıştım ve şu an da cezamı çekiyordum.
Özür dilerim.
"Özür dilerim. Yaptığım her şey için özür dilerim. Biliyorum beni affetmiyeceksin. Ama yine de Özür Dilerim. Siz bu hayatta başıma gelen en güzel şeysiniz. Sizi seviyorum. Seni seviyorum Jennie."
Kısık sesle kulağına söylediğim sözleri duydu mu duymadı mı bilmiyorum.
Ama ben söyledim.
Jennie'ye daha çok sarılarak bende kendimi uykuya verdim.
Uzun zamandır bu anı bekliyordum çünkü.
Sevgilerle AnGel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're My Tear || Taennie ✓
Fiksi PenggemarSen Benim Göz Yaşımsın. Başlangıç: 18.11.2019 Bitiş: 24.06.2020