Threat

747 78 9
                                    

Şüphelenmemeleri için odamdan çıktım ve mutfağa girdim.

Kızların beni görür görmez odağı oldum.

Gidip kahve yaptım ve bir sandalye çekip oturdum.

"İyi misin?"

Dedi halimi gören Lisa.

"İyiyim."

Deyip geçiştirdim.

"Ama bana hiç öyle gelmiyor." dedi Jisoo.

"Benim yerimde olsan nasıl olursun?"

"Tahminen yıkılırım."

"O zaman sormana gerek kalmadı. Çünkü kendin cevabını verdin."

Jung Mi'nin ağlama sesini duyduğumda salona gitmek için ayağa kalktım.

Sonra fikrimi değiştirdim.

"Rose?"

"Üzgünüm. Zaten canım burnumda."

"Bana hiç bakma."dedi Jisoo.

"Ben anlamam bebekten falan."dedi Lisa.

"Bir kez de tamam diyin ya. Hiç gitmeyin kendim giderim."

Pes ederek zorla salona gittim.

"Niye çocuğu ağlatıyorsunuz?"

"Hepsini Yoongi hyung yaptı."dedi Jungkook.

"Ne yaptı?"

"Ben anlatıyım."dedi Jimin.

"Dinliyorum."

"Şimdi Yoongi hyung uyuyordu. Jung Mi koltukta emeklerken Yoongi hyung'un kucağına çıktı. O da haliyle bağırdı. Minikte korktu ve ağladı."

Jimin konuşurken ona bakmamaya çalışıyordum.

"Ver bakalım kızımı bana."

Kızımı Tae'nin kucağında aldım.

"Ne oldu anneciğim. Kim ağlattı seni?"

Biraz sakinleştikten sonra yine babasına verdim.

"Bir kez daha ağlatırsanız yemin ederim hepinizi kapının önüne koyarım. Özelliklede sen Yoongi. Uyumak istiyorsan gir odanın birine uyu."

"Ne bağırıyorsun ya. Kızın gelip elini malum yerlerime vurmasaydı bağırmazdım."

Önce Taehyung'a döndüm.

"Neden izin veriyorsun?"

"Ben burada değildim. Lavaboya gitmiştim. O zaman yapmışlar."

Arkadan Jungkook'un kıkırtısını duyduğumda bu işte onun parmağının olduğunu anladım.

"Kook?"

"Efendim?"

Dedi ciddileşmeye çalışarak.

Ona doğru yaklaştım ve elimle saçını okşamaya başladım.

Sonra ani haraketle kulağını çektim.

"Benim çocuğumu kötü işlerine bulaştırma."

Sonra kısık sesle kulağına."Hiç kimsede olmayan ifşaların elimde duruyor hala. Lisa bunları görürse nasıl olur acaba?"

Dediğim şeyle gözleri büyüdü.

"Tamam. Bir daha yapmıycam. Göstermiyceksin değil mi?"

"Bir daha yapsan Lisa'nın gözünde palyaçoya döneceksin."

"Tamam yapmıycam."

"Ha şöyle. Ben gidiyorum."

Yeniden mutfağa girdim.

"Ne oluyordu ya içerde?"

"Sorma. Deliler gerçekten. Akıllanmak yerine çıldırıyorlar."

"Jungkook niye bağırıyordu?"

"Tehdit ediyordum. Çocuğumu pis yollara çekiyordu."

Hepimiz gülerken bakışlarım Rose'ye kaydı.

"Senin bu halin ne?"

"Boş ver."

"Elemin tersinin tadı çok güzeldir ister misin? Ne oldu diyorum?"

"Ben söyleyeyim. Bu da senin gününde diye bilirim" dedi Jisoo.

"Nasıl yani?"

"Jiminle sevgililerdi haberin yok mu?"

"WTF? Benden bunu nasıl saklarsın? Yazıklar olsun. Konuş sen Jisoo."

"Bunlar baya bir ilişki yaşamışlar sonra Rose ayrılmış."

"Yia Rosie'm. Bana neden söylemedin?"

"Sen o zamanlar çok üzgündün üzülmemen için söylemedim."

"Peki neden ayrıldın?"

"Kalbimi çok kırdı."

"Ben gidip onu öldürürüm. Şimdi aklıma geldi de. Onlar bayağıdır Taehyungla konuşmuyorlardı."

"Şimdi de konuşmuyorlar zaten."

"Dur bi dakika. Sen ne sebebiyle onunla ayrıldın?"

"Kızla konuşurken yakalamıştım. Telefonda hemde."

"Şimdi anladım. Tae'nin kız kardeşi var ya. Jimin onunla konuşuyormuş. Tae de 'bildiğin halde neden konuşuyorsun. O benim kız kardeşim. Üstelik sevgilin varken.' Ama o kızın sen olduğunu bilmiyordum."

"Vay alçak vay."

"Hiç barışalım demedi mi?"

"Dedi ama ben inanmadım. Bu yüzden onu affetmedim. Etmek fikrimde yok."

"Neyse gergin ortamı dağıtalım da. Kalkıp yemek yapalım. Akşam oldu artık. İçerde 7 tane canavar var."

Kızlarla birlikte kalktık ve yemek yapmaya başaldık.

Sevgilerle AnGel.

You're My Tear || Taennie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin