You're Mine

1.1K 98 18
                                    

Taehyung'dan.

Sabah uyandığımda hayatımın en güzel sabahına uyanmıştım.

Sanki bu gün güneş ayrı güzel doğmuştu.

Kuşlar ayrı güzel şarkı söylüyordu sanki.

Yan tarafıma baktığımda dünyalar güzeli ve dünyalar tatlısı bir Jennie vardı.

Arkası bana dönüktü.

Yüzünü görmek için biraz öne eğildim.

Mışıl mışıl uyuyordu.

Saat artık öğlene geliyordu.

Uyandırmak için çıplak omzuna bir kaç tane öpücük kondurdum.

"Jennie. Aşkım. Hadi uyan güzelim."

"Ya Tae. Bırak biraz daha uyuyayım. Çok yorgunum."

Uykulu çıkan sesiyle ayrı tatlı oluyordu.

"Artık saat 1. Öğlen oldu. Uyansan iyi olur."

"Off Taehyung off."

"Tamam. Ben duşa giriyorum. Ben çıktığımda uyanmış ol."

"Tamam."

Jennie'den.

Taehyung uyandırdıktan sonra ne kadar uyumaya çalışsam da olmadı.

Bir kez uyandımmı ikinci kez uyuyamıyorum.

Dün çok güzel bir gündü.

Her şeyiyle çok güzeldi.

Taehyung duştan çıkmıştı.

Üstünü giymişti.

Saçları ise ıslaktı.

Bilerek yapıyordu.

Onun böyle görüntüsünü sevdiğim için yapıyordu.

"Bilerek yapıyorsun değil mi?"

"Ne yapıyorum ki?"

"Neyse boş ver. Bende bir duş alıcam."

"Tamam. Ben mutfaktayım. Gelirsin."

"Tamam."

Yerimden kalkmaya çalıştığımda kalkamamıştım.

"TAEHYUNG!! LANET OLSUN."

Taehyungun aşağıdan gelen kahkahasıyla deliye dönmüştüm.

Her yerim ağrıyordu.

Ben neden bunun aklına uyuyordum ki?

Resmen beni azdırmıştı.

Ben ne yapıcam Tanrım ya?

Acıdan kıvrana kıvrana yerimden kalktım ve duşa girdim.

Sıcak su birazda olsa iyi gelmişti.

Duştan çıktıktan sonra Taehyungun aylar önce bende unuttuğu tişörtünü alıp üzerime geçirdim.

Yavaş adımlarla merdivenlerden indim ve mutfağa girdim.

İçeri girer girmez bir sandalye çektim ve oturdum.

Çünkü ayakta duracak halim yoktu.

"Niye somurtuyorsun?"

"Ya Taehyung konuşmaya bile halim yok. Sus iki dakika. Hem ben açım. Ne yemek yaptın?"

"Omlet yapıyorum. Pişsin yersin."

Dedi ve sırıtmaya başladı.

"Neye sırıtıyorsun öyle be?"

"Hiç."

"Hiçe sırıtılmaz. Neye gülüyorsun söyle bende güleyim."

"Hiç dedim ya. Uzatma hayatım."

"Sen benimle dalga geçiyorsun değil mi? Bak gerçekten her yerim ağrıyor. Yoksa seni şimdiye öldürmüştüm."

"Sen beni öldüremezsin ki."

Dedi dibimde biterek.

"Nedenmiş o?"

"Çünkü beni seviyorsun bende seni seviyorum."

"Piç kurusu."

"Bende seni seviyorum sevgilim."

Birlikte oturup yemek yedikten sonra ayağa kalkmaya çalıştığımda yeniden yerime oturmak zorunda kalmıştım.

İkinci kez zorda olsa ayağa kalktım ve salondaki koltuğa uzandım.

Taehyungda yanıma geldiğinde her şey tamamdı.

"Bir dakika ya."

"Off yine ne oldu Taehyung?"

"Bu benim tişörtüm değil mi? Ne zamandır sende?"

"Sana ne? Hem bana bir ağrı kesici getirir misin? Ölüyorum da."

"Gerçekten çok mu ağrın var?"

"Evet."

"Tamam bekle getiriyorum hemen."

Şimdi gerçekten endişelenmişti.

Çok geçmeden elinde bir ağrı kesici ve bir bardak su ile geldi.

"Al bakalım."

"Teşekkür ederim."

"Özür dilerim. Gerçekten böyle olacağını bilseydim bu kadar çok ileri gitmezdim."

"Önemli değil. Sen merak etme. Birazdan kendime gelirim."

İlacımı içtikten sonra başımı Taehyungun dizine koydum.

"Burası çok rahat."

"Rahatsa biraz dinlen."

Bir yandan kokusu ciğerlerimi rahatlatırken bir yandan da ince ve zarif elliri saçlarımda dolanıyordu.

Bu da ayrı rahatlamama neden oluyordu.

Yavaş yavaş göz kapaklarımın ağırlaştığını hiss ettiğimde gözlerimi sıkıca kapattım ve uykuya daldım.

Sevgilerle AnGel.

You're My Tear || Taennie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin