Choose

815 79 17
                                    

Burnuma dolan ilaç kokusuyla yine lanet olası hastanede olduğumu anladım.

Ben buradan nefret ederim ve her seferinde kendimi burada buluyordum.

Son kez bana ne olmuştu, buraya nasıl gelmiştim bilmiyordum.

Büyük ihtimal yine bayılmıştım.

Yavaş bir şekilde yerimde dikleşmeye çalıştım.

Ama karnıma saplanan sancı buna izin vermedi.

Bakışlarımı odada gezdirdikten sonra gözlerim Taehyung'u buldu.

Aynadan dışarıyı seyrediyordu. Dalgındı. O kadar dalmıştı ki, benim uyandığımı fark edememişti.

Biraz kıpırdandıktan sonra bakışları sonunda beni buldu.

"Uyandın mı? İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?"

"Sakin ol Tae. Merak etme iyiyim."

"Nasıl sakin olayım Jennie. Bu kaçıncı. Durduk yere neden birden böyle oluyorsun?"

Dediği şeyle önce bir donup kaldım. Haklıydı.

"Merak etme. Bu normal bir şey."

"Düşük yapıyordun neredeyse. Bu normal mi?"

Kendimi suçlu hiss ediyordum. Yaptığımın yanlış olduğunu biliyordum.

Ama bunu ona söyleyemezdim.

"Biliyorum. Dikkatli davranmam gerekti. Ama bir daha olmayacak merak etme."

"Bu seferlik bir şey demiyorum. Ama bir daha böyle bir şey olursa fena kızarım."

"Tamam. Bundan sonra dikkatli olucam."

Yavaşça yanına yaklaştım ve kollarımı boynuna doladım.

O da tabii ince ve uzun ellerini belime doladı.

Şimdi asıl huzuru yaşıyordum.

Aradan 20 dakika falan geçtikten sonra Rose geldi.

"Nasıl hiss ediyorsun bakalım."

"İyiyim. Hatta çok iyiyim."

"Haberin varmı bilmiyorum ama neredeyse bebeği kayb ediyorduk. Sana kendine dikkat etmeni söylemiştim."

"Biliyorum. Söz bundan sonra dikkatli olucam. Söz veriyorum."

"Tamam. Kendine dikkat et ve çok yürüme."

"Şimdi sen bana her gün yatmamı mı söylüyorsun?"

"Aynen öyle."

"Şey. Ben ne zaman eve gidicem? Biliyorsun hastaneleri sevmiyorum."

Önce büyük bir offf çekti.

"Tamam. Ama bu gece senle kalıcam. Bildiyim kadarıyla Tae'nin arkadaşı gelmiş ve kendi evinde. Doğru mu?"

"Evet."

"O zaman hazırlan çıkalım."

"Tamam."

Rose odadan çıktıktan sonra bakışlarım Tae'ye döndü.

Dalgın görünüyordu. Sanki aklını kurcalayan bir şey vardı ve bir çözüm arıyordu. Ama bulamıyordu.

"Ne oldu sevgilim? Neden bu kadar dalgınsın?"

"Hiç. Hiç bir şey olmadı. İyiyim ben. Sen beni merak etme."

"Ama öyle gözükmüyorsun. Hadi anlat bana. Neymiş bu aklını kurcalayan şey?"

"Dedim ya. Hiç bir şey. Benim aklımı kurcalayan tek şey sensin."

"Tamam. Öyle olsun bakalım. Yakında çıkar kokusu."

Biraz geçtikten sonra hazırlandım ve Rose ile birlikte hastaneden çıktık.

Tae bizi eve bıraktı ve kendi evine gitti.

Taehyung'dan

Yolda giderken düşünmeden edemiyordum.

Ne yapacaktım bilmiyordum.

Bir tarafta kardeş gibi sevdiğim arkadaşım, bir tarafta canımdan çok sevdiğim kadın.

Her zerresine aşık olduğum kadın.

Tüm dünyaları vereceğim kadın.

Ne yapacaktım bilmiyorum.

Jong In ile çocukluktan tanışıyorduk. En zor zamanlarımda bana destek olmuş, ben güldüğümde benimle gülmüş, ben ağladığımda benimle ağlamıştı.

Bunu ona yapamazdım. Bu yüzden bir seçim yapmalıydım.

Ya sevdiğim kadın ya da kardeşim.

Sevgilerle AnGel.

You're My Tear || Taennie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin