Can I love you?

788 68 64
                                    

Jennie'den

Taehyung'un arkasından bende salondan çıktım.

Kapının ağzında bana bakan minik beden yeniden yıkılmama neden oldu.

Tanrım ben ne yapmıştım.

"Minik?"

Yüzüme baktı sonra koşarak odaya girdi.

Arkasınca bende odaya girdim. Yatağa oturdum. Arkası bana dönüktü.

"Miniğim. Neden ağlıyorsun?"

"Ben babamı istiyorum. Bir daha kızımı göremeyeceksin dedin."

Dediği şeylerle sadece sustum. Haklıydı ben acımasız olmuştum.

Odadan çıktım ve mutfağa geçip kendime gelmek için su içtim.

Kendimden nefret etmeye başlamıştım.

Oturduğum yerden kalktım ve pencerenin önünde durup gökyüzünü izlemeye başladım.

Yıldızları izleyerek düşünüyordum.

Yanlış mı yapmışdım acaba?

Bilmem kaç saattir aynanın önünde dikiliyordum.

Başımı kaldırıp saate baktığımda saatin 5 olduğunu gördüm. Havanın yavaş yavaş aydınlanmasından anlamıştım.

Sessiz sokakta gürültüyle gelen bi araba gördüm. Tam bizim kapının önünde durdu. Arka kapısı açıldı ve yüzünü görmediğim biri Tarhyung'u yere attı.

O kadar kötüydü ki yerden kalkamıyordu.

Araba hızlıca uzaklaştı. Bende zaman kayb etemeden evden çıktım ve hızlıca yanına koştum.

"Tarhyung!"

Yüzü her yeri kan içerisindeydi. Tanrım onu bu hale kim getirmişti?

"Taehyung gözlerini aç. Sende beni yalnız bırakma. Taehyung."

Gözlerimden yaşlar firar ederken bir yandan bağırıyordum.

Kımıldandığında acıyla inledi.

"Taehyung iyi misin?"

"İ-iyiyim."

"Hadi kalk eve gidelim."

Yerinden kalkmasına yardım ettim ve destek vererek eve götürdüm.

Salona götürmeyecektim çünkü Jung Mi uyandığında görebilirdi.

Bu yüzden annemle babamın odasına götürdüm.

Normalde buraya kimsenin girmesine izin vermezdim.

"Taehyung ne oldu sana böyle? Kim yaptı?"

"Biraz bekle güzelim. Her şeyi anlatıcam."

"Tamam. O zaman yaralarına pansuman yapayım."

Banyodan malzemeleri aldım.

Elimi yüzüne vurar vurmaz ateşten yandığını gördüm.

Tanrım çok ateşi vardı.

"Taehyung kalk. Ateşin çok yüksek duşa girmelisin."

"Hayır. Gerçekten halim yok."

"Taehyung! Sesimi çok çıkartma benim. Çocuk uyuyor."

"Off. Tamam."

Odanın içindeki banyoya götürdüm ve bir yerde oturttum.

Cidden ayakta bile duramıyordu.

"Üstünü çıkar."

"Ne?"

"Üstünü çıkar dedim."

Üstündeki ceketi, tişörtü ve pantolonu çıkarmasına yardım ettim.

Sadece iç çamaşırıyla kalmıştı.

Bedenine baktığımda bedeni morluklar ve yaralar içindeydi.

Soğuk suyu açmamla bağırması bir oldu.

"Çok soğuk. Kapat şu lanet suyu. Üşüyorum. Tanrım yaralarım ağrıdı."

"Taehyung çok ateşin var. Hem bu halin ne senin?"

"Çok güzel pataklamışlar değil mi?"

Dedi gülerek. Cidden kafasıda yerinde değildi.

Cevap vermedim ve inat olsun diye suyu daha çok üstüne tuttum.

Birden ağlamaya başladığında şaşırmıştım.

Çünkü Taehyung ağlak biri değildi ve ağlamasını nadiren görüyordum.

Suyu kapattım ve yüzüne bakmaya başladım.

"Taehyung neden ağlıyorsun?"

"Özür dilerim."

"Tae başlama yine."

"Ben çok kötü bir insanım."

"Taehyung sus."

"Özür dilerim."

"Taeyung. Bak dodağının diğer tarafını da ben patlatırım. Sus artık."

"Senden ne kadar çok özür dilesem az. Her şey benim yüzümden oldu. Özür dilerim. Beni affet lütfen."

Susmadı yine. O an yaptığım şeyle kendim bile şoka girdim.

Dudaklarına yapıştım. Gerçekten bunu yaptım.

Kollarımı ensesinde birleştirdim. Önce şaşırsada daha sonra ellerini belime sardı ve bana karşılık verdi.

Nefesim kesildiği için geri çekildim ve kucağına oturup boynuna sarıldım.

"Sana susmanı söylemiştim."

"Seni çok özledim. Eskisi gibi sana sarılmayı, seni öpmeyi özledim. Seni her zamanki gibi eskisi gibi rahatca sevmeyi özledim."

"Bende."

"Eskisi gibi seni yeniden rahatca sevebilecek miyim? Beni affetin mi?"

"Evet. Hadi kalk odaya geçelim üstünü giyin. Yüzüne pansuman falan yapayım."

"Kalksan kalkıcam."

Yine kendimi rezil etmiştim.

Kucağından kalktım ve kolundan destek vererek odaya götürdüm.

Odama geçip bir kaç tane kalan kiyafetini aldım ve odaya geçtim.

"Al giy şunları. Bende üstümü değiştirip geliyorum."

"Tamam."

Odama geçtim ve bende olan Taehyung'un tişörtünü üstüme giydim.

Yeniden Tahyung'un olduğu odaya geçtim.

Yüzüne pansuman yaptım. Daha sonra ateşini ölçüp ilaç verdim.

"Hadi uyuyalım artık sabah oldu."

Yatağa uzandık ve sarılarak uyuyacaktık ki Jung Mi'nin sesi geldi.

"Anne? Neredesin?"

Yataktan kalktım ve diğer odaya geçtim.

"Efendim?"

"Orada napıyorsun?"

"Gel uyuyorduk bizde."

"Babamda mı orada?"

"Evet. Gel hadi uyuyalım daha erken."

Birlikte odaya geçtik ve minik babasının kucağına atladı.

"Minik biraz yavaş ol. Baban hasta."

"Neden hastalandın."

"Şimdi iyiyim meleğim merak etme. Hadi uyuyalım uykum var."

Minik babasına sarıldı ve bende dış kapının dış mandalı gibi bir tarafta uzandım.

"Jen. Sen diğer tarafıma geç istersen."

Taehyung'un öbür tarafına geçtim ve ona sarılarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sevgilerle AnGel.

You're My Tear || Taennie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin