Koreye vardığımızda uçaktan indik ve valizimizi alıp bir taksiye bindik.
Havalimanı ile evimin arasında yarım saatlik bir yol vardı.
Jung Mi ise yol boyu uyumuştu ve hala da uyuyordu.
Taksi evin önünde durduğunda ücreti ödedim ve miniği kucağıma aldım ve eve girdim.
Valizi kapının yanına bıraktım ve miniği koltuğa yatırdım.
Odama çıktım.
Eskisi gibiydi her şey. Yatağın çarşaflarını değiştirdim.
Sonra aşağıya indim ve koltukta yatan miniğimi kucağıma alıp yatağa götürdüm.
Dün gece sevincinden uyuyamamıştı.
Üzerini örttüm ve aşağıya indim.
Tam tamına üç yıldır buraya gelmiyordum.
Üç yıl evimden uzakta kalmıştım.
Aptalım cidden.
Markete gidip eve bir kaç şey almam gerketi ama miniği evde yalnız bırakamazdım.
Uyanınca birlikte gideriz diye düşündüm.
Yalnız korkar diye yukarı yanına çıktım.
Miniğin yanına uzandım ve uyanmasını bekledim.
Yanına uzanır uzanmaz kımıldanmaya başladı. Uyanıyordu.
"Miniğim. Hadi uyan markete gidelim."
"Mm. Tamam."
Minik uyandı ve üstünü değiştirdim.
"Sen istersen beni aşağıda bekle. Ben geliyorum anneciğim."
"Tamam anne."
Yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve ardından kendim üstümü değiştirdim.
Üstümü değiştirdikten sonra aşağıya indim.
Kapı çaldı.
Kim gele bilirdi ki?
"Ben açıcam."
"Olmaz minik. Belki tanımadığın biri."
"Babam geldi. Ben açıcam kapıyı."
"Minik du-"
Tabii ki beni dinlemedi. İnatçı. Arkasınca bende kapıya geçtim.
Parmaklarının üstüne çıkarar kapıyı açtı. Ve ve doğru söylemişti.
Gelen Taehyung'du.
"Baba."
"Kızım. Ne kadar büyümüşsün."
Elindeki poşetleri yere bıraktı ve miniği kucağına alıp sarıldı.
Cidden çok kötü hissediyordum. Benim yüzümden olmuştu hepsi.
Taehyung o kadar berbattı ki yani ben onu bu şekilde ilk defa görüyorum.
Hiç bir zaman ağlamayan Taehyung şimdi ağlamamak için gözleri sımsıkı yumuyordu.
Ah Jennie. Sen ne zaman bu kadar acımasız oldun.
"Geçin salona kapının önünde kalmayın."
Önce yüzüme baktı sonra kucağındaki minikle salona geçip koltukta oturdu.
"Poşetleri al. Eve yeni geldiz. Gerekli şeyler olmaz diye aldım her şey."
"Teşekkür ederim ama gerek yoktu biz kendimiz markete gidiyorduk."
Yine kavga çıkacaktı. Çocuğun yanında kavga etmek istemezdim.
Saatler geçti. Baba kız oynadılar, televizyon izlediler, güldüler.
Gece yarısına geliyordu ve Jung Mi hala uyumamıştı.
"Hadi minik uyuma vakti."
"Ama anne."
"Uyuma vakti dedim."
"Tamam. Ama ben babamla uyumak istiyorum."
"Offf. Peki hadi kalkın odaya geçin."
Birlikte odaya geçtiler ve yatağa uzandılar.
Bende miniğin diğer tarafına uzandım.
Bunların uyuyacağı yoktu. Birşeyler yapıp gülüyorlardı.
"Siz neden hala uyumuyorsunuz?"
"Tamam uyuyoruz."
Minik esnemeye başladığında artık uyuyacağını anladım.
Çok geçmeden Taehyung'un kollarında uyudu.
"Kımıldama sakın. Kımıldadığın an uyanır."
"Tamam."
Bir kaç dakika yanında uzandık.
"Seninle konuşmak istiyorum."
"Ne hakkında?"
"Ben yalnış yaptım biliyorum. Sen o durumdayken seni bırakıp gitmemeliydim. Üzgünüm."
"Ne diye bilirim ki? Oldu artık her şey. Bunların hepsini sen istedin ve sen yaptın. Artık özür dilesende hiç bir şey değişmeyecek."
"Haklısın. Suç bende. Buradan gittikten sonra ne oldu?"
"Günüm hastanelerde geçti. Gittikce daha da riskli olmaya başlıyordu. 2 kez düşük yapıyordum neredeyse. Ama bir şekilde dayandık. 8 aylık doğdu. Bende komaya girdim. Sorun şu ki, bir daha çocuğum olamaz."
"Ciddi misin?"
Sadece başımla onayladım ve tavanı izlemeye devam ettim.
"Böyle olmasını istemezdim. Ama mecburdum."
"Neden yaptın? Belki sebebini söylersen anlayışla karşılarım."
"Söylesem yüzüme bakmayacaksın."
"Zaten bakmıyorum."
Yaptığım şakaya ikimizde güldük.
"Söyle artık. Yeterince boka batmışsın."
"Bilmiyorum. Söylemeli miyim bilmiyorum."
"Söyle."
"Kai. Yani Jong In."
"O ne alaka?"
"Ben onunla çok yakınım kardeş gibiyiz. O Amerikadan senin için dönmüştü. Meğerse seni seviyormuş."
"Bunun için yaptığını söyleme sakın. Taehyung sen ciddi misin?"
"Maalesef evet."
"Taehyung o bana liseden beri takıntılı sapıktı."
"Ve bunu ben şimdi öğreniyorum. Neden?"
"Sana söyleyip aranızı bozmak istemiyordum."
"Zaten bozuldu. Konuşmuyoruz."
"Neden?"
"Bilmem. Hiç konuşmadık o günden sonra."
"Taehyung bunu yaptığına inanamıyorum. Ben belki ölecektim. Kızıma kim sahip çıkacaktı. O yalnız benim çocuğum değil. Senin de çocuğun."
"Biliyorum çok yalnış yaptım."
"Neyse. Sus. Ben uyuyorum. İyi geceler sana."
"İyi geceler."
Bunu bana yapamazdı.
Sonra uzun parmaklarını saçlarım da hissettim.
"Seni seviyorum."
Uykuya dalarken en son duyduğun iki kelime rahatca uyumama sebep oldu.
Sevgilerle AnGel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're My Tear || Taennie ✓
FanficSen Benim Göz Yaşımsın. Başlangıç: 18.11.2019 Bitiş: 24.06.2020