Uyandığımda başımda çok kötü bir ağrı vardı.
Uyanmak istemiyordum.
Uyandığımda aklıma biraz önce olanlar geliyordu.
Ne kadar uyumaya çalışsam da uyuyamadım.
En son pes edip yatağımda dikleştim ve sırtımı yatak başlığına dayadım.
Yanımdaki koltuğa baktığımda Lalisanın orada uyuduğunu gördüm.
Zavallı kızı unutmuştum.
Telefonu elime aldım ve saate baktım.
Saat gecenin üçüydü.
Bir kere uyandımmı uyuyamam.
Yatağımdan kalktım ve aklıma gelen şeyle gözlerim sonuna kadar açıldı.
Ben bu gün işe gitmemiştim.
Olamaz olamaz.
Hemen telefonumu aldım ve aryanlara baktım
Gri na en az 50 kere aramış.
Telefonumu aldım ve Lisayı uyandırmadan odadan çıktım.
Aşağıya indim ve mutfağa girdim.
Bir bardak su alıp içtim.
Boğazım kurumuştu resmen.
Suyumu bitirdikten sonra bardağı masanın üzerine koydum.
Mutfaktan çıktım salona geçip oturdüm.
Telefonla Gri na yı aradım.
İki çalışta açmıştı.
-Gri na.
-Efendim Jennie.
-Bu gün bir sorun olmadı değil mi? Çünkü gelmemiştim.
-Yok. Taehyung söylemişti.
-Ne söyledi?
-Hasta olduğun için gelemeyeceğini söyledi.
-Anladım. Tamam. Teşekkür ederim. Hoşçakal.
-Tamam. Hoşçakal.
Gri na ole konuştuktan sonra telefonumu gelişi gezel bir yere fırlattım.
Sıkıntı ile nefes vererek arkası üste kanepeye uzandım.
Tavanla bakışmak ne kadar sinir bozucu olsada yapıyordum.
Zaten sinirim bozuk bu bana tesir etmiyor.
Keşke bu tavan yerine Taehyung olsada onunla bakışsaydım.
Ona kızamıyorum bile.
Bu şen yaptığı şey iyi bir şey değildi.
Ona ne kadar kızmaya çalışsam da kızamıyordum.
Bir tek kendime kızıyordum.
Neden bu kadar bağlandım diye kendime kızıyordum.
Gözümü her yumduğumda gözümün önüne beni ağlayarak arkasında bırakışı geliyor.
Her zaman ben ağladığımda benimle ağlardı.
Güldüğümde benimle gülerdi.
Kendimi iyi hiss etmediğimde ve ya hasta olduğumda gece sabaha kadar uyumaz başımın üstünde dururdu.
Annemle babam öldükten sonra benimle daha çok ilgileniyordu.
Her gün yanıma gelir bazende bende kalırdı.
Yanlızlıktan korktuğumu biliyordu.
Bu yüzden geceleri bana sımsıkı sarılıyordu ve ben onunla olduğumda kendimk güvende hiss ederdim.
Hiç bir şeyden korkmazdım.
Ama onunlayken bir şeyden korkardım her zaman.
Onu kaybetmekten.
Onsuz yaşamaktan.
En sonunda korktuğum başıma geldi.
Beni bıraktı.
Ve beni korktuğum yanlığımla birlikte baş başa bıraktı.
O gitti hiç kimsem kalmadı.
Yalnız kimsesiz biri gibi dolaştım etrafta.
Arkadaş dediklerim beni sırtımdan bıçakladı.
Bunun en büyük kanıtı ise Jungkook.
Taehyungun nereye gittiğini biliyordu.
Be kadar söylemesi için yalvardım.
Ama hiç bir şey söylemedi.
Olsun.
Artık ben buna alıştım.
Her sabah yalnız uyunıp, her gece yalnız uyumaya alıştım.
Demek ki insanlara gereğinden fazla bağlanmak gereksizmiş.
Gereğinden fazla sevmek, önemsemek, hatta güvenmek gereksizmiş.
Demek ki bir şeyi gereğinden fazla önemsemek sadece acıya sebep olur.
Sevgilerle AnGel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're My Tear || Taennie ✓
FanficSen Benim Göz Yaşımsın. Başlangıç: 18.11.2019 Bitiş: 24.06.2020