Lisenin Son Günü.

404 11 0
                                    

Lisenin son günüydü.Abur cubur makineleri boşalmış,öğretmenler odası tartışmalara boğulmuş,geometri kitapları çöplerden taşmış,hademeler kafayı bulmuştu.Mezun oluyordum... Hayatımın bilmediğim bir dönemine doğru son sürat koşuyordum. Brooklyn'de ki yatılı okula gitmek üzere ailemi, California'yı  ve kısa hayatımın geri kalanını bırakmamdan önce okulun son gününü arkadaşlarımla geçirmeye karar vermiştim.Kızlarla kantinin ortasında dikilip çene çalıyorduk.

"Hukuk bölümüne girmeyi düşünüyorum,kalın kitaplarla uğraşmak hoşuma gitmese de avukatlık güzel bir meslek..." Dedi Clara

Clara bunları söyledikten sonra sarı saçlarını savurarak sınıfa doğru yöneldi.Edebiyat öğretmeniyle konuşmak istiyormuş.Ben ile Lawrence makyajımızı yenilemek ve dedikodu yapmak için tuvalete yürüdük.Dersleri epey kötü olan Law öğretmenleri görünce gözlerini devirip somurtmaya başladı.

"En çokta şu cehennem kaçkını akademik canavarlardan ayrılacağım için seviniyorum" dedi. Lawrence O'brien çocukluk arkadaşımdı.3 yaşımızdan beri arkadaştık.İkimizde aynı sokakta oturduğumuz için çok samimiydik.Aynanın karşısında kızıl saçlarını tararken;

"Hey Nicole eski günlerdeki gibi?"

Lawrenceye hınzır bir gülümseme atmamla su savaşı başladı.Deli gibi eğleniyorduk.Lawrencenin suratına yediği bir litre suyla makyajı akmaya başladı.Görünüşü gerçekten çok komiki.Gözlerinden akan kalem fondötenine bulaşmıştı adeta bir palyoçaya benzemişti. Kahkahalarıma hakim olmayı başardığımda beni öldüreceğini mırıldanıp yüzünü silmeye çalışan Lawrence nin kaşla göz arasında bir fotoğrafını çektim.

Flaşın sesi bomboş tuvalette yankılanınca Lawrence elimden telefonu almak icin üzerime üst üste boğuşurken kapı birden açıldı ve içeriye onaylamaz bakışlarıyla matematik öğretmeni Bayan Swan girdi.Onu kendimi bildim bileli sevmemişimdir."Sizin gibi çocukların üniversiteye yazılacağını ve akademik kariyerlerine başlayacağını aklım almıyor" dedi.

Mahcup bakışlarla makyajımızı düzeltip çıktık.Koridorda kol kola yürürken;

"Law çocukluğumuz ne kadar güzeldi değil mi?"

"Ah,evet Bay Johnson'un köpeğinden kaçtığımız..."

"Arka bahçenin çiçeklerini yolduğumuz..."

"Çocukları kovaladığımız..."

"Su savaşı yaptığımız günler çok eğlenceliydi..."

"Hey Nic, falcıya gittiğimiz günü hatırlıyor musun?"

Falcıya gittiğimiz gün.Falcı sözünü duyar duymaz tüylerimin ürperdiğini hissettim.Falcı kelimesi beynimde yankılanıyordu.Falcı,medyum,6.his,avcı... Gözlerim kararmaya başladı.Ayakta durmaya çalıştım ama...Başaramadım.

Merhaba arkadaşlar ilk bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın ikinci bölümde telafi edeceğim :)

KEHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin