Hava alanının çıkış kapısına geldiğimizde arka arkaya dizilmiş siyah kaplama arabalara bakmaya başladım. Aras beni beraberinde sürükleyip korumalardan birinin açtığı kapıdan içeriye bıraktı. Yanıma gelip kurulduğunda kapılar kapandı.
Şehrin işlek caddelerinde geçerken trafiğe yakalanınca camlarını indirip sokağı incelemeye başladım. Elektirik direklerinin altına renkli ışıklar takılmıştı, ancak gündüz olduğu için yanmıyordu. Bisikletli yollardan geçen insanlar birbirlerine gülüyordu. Çiçek satıcıları hallerinden memnun satışlara devam eriyordu. Gülümseyerek onları izlediğim sırada, kendimin de izlendiğini fark ederek Arasa Bakmaya başladım.
Hayran hayran yüzüme bakıyordu.
"Niye Öyle Bakıyorsun?"
Beni belimden kavradığı gibi kendine çekip açık olan boynumun altına bir öpücük kondurdu.
Fazlasıyla İma İçeren, Tahrik edici bir öpücüktü bu.
"Aras..."
Fısıltıya kaçan sesimle, boynumu koklayarak geri çekildi.
"Benden Başkasına, Canlı Cansız hiçbir varlığa bakmanı istemiyorum Doğa!"
Sinirli çıkan sesine şaşkınca baktım.
"Saçmalama Aras ne diyorsun sen?"
Kafasını olumsuz anlamda sallayıp beni kendine daha fazla çekip aramızdaki mesafeyi sıfıra indirerek konuştu.
"Kendimi kaybettiğimde ne demek istediğimi anlarsın."
Bu konuşmasına anlam verememiş öylece kala kalmıştım.
Ne demek istiyordu?
Gerçekten Anlamıyordum.Arabalar durduğunda Aras kapıyı açarak dışarıya çıktı ve beni de beraberinde çıkardı.
O adamlar yeniden karşımızda durmuş bizi bekliyordu. Etrafa göz ucuyla baktığımda, fazlasıyla takım elbiseli adamla iç içe olduğumu gördüm.
Lüks bir otelin önünde duruyorduk.
Hava Alanındaki adamlar yeniden yanımıza gelmiş, Aras ile konuşan sarışın, uzun boylu zayıf adam yeniden konuşmaya başlamıştı."Vous Pouvez Vous Détendre Pour La Soirée. JE M'occuperai Moi-Même Des Préparatifs." (Akşam İçin Dinlenebilirsiniz . Hazırlıklarla bizzat kendim ilgileneceğim.)
"Merci. Mais nous n'entrerons pas dans l'hôtel." (Teşekkürler. Ancak Otele Girmeyeceğiz.)
"Je ne Comprendcs Pas Pourquoi Monsieur? (Anlamadım Efendim Neden?"
"Je Veux Gagner Du Temps Pour Ma Femme Dans Cette Belle Villee." (Bu Güzel Şehirde, Birazcık Eşime Zaman Ayırmak İstiyorum.)
Aras ile bu adam arasında geçen konuşmada o ve diğerleri gülmeye başladığında, ne konuştuklarını deli gibi merak etmiştim.
Böyle olmazdı ki!
Aras elimdeki çantayı alarak korumalarından birine uzattı ve yeniden elimden kavrayarak otelin ters yönüne doğru yürümeye başladı.
"Nereye gidiyoruz Aras?"
"Biraz Gezmeye."
"Sen Ve Gezmek?"
"Hmm.. O zaman geri dönüyorum."
Durduğunda kafamı olumsuz anlamda sallayarak onu çekiştirmeye başladım. Gülerek yeniden yürümeye başladı.
"Fransızca konuşmayı nerden ögrendin?"
"Bu ve Bunun gibi yabancı 6 dilin eğitimini aldım."
Ağzım o şeklini alırken Arasa baka kaldım. 7 dil + Türkçe mi biliyordu şimdi?
"Sen Ciddi Misin?"
"Olabilir."
Aklıma gelen şey ile duraksayıp Arasa Baktım.
"Belki de bana Fransızca..."
Demiştim ki, sert bakışlarını hızla üzerime kaydırıp konuştu.
"Kesinlikle Böyle Bir Şey Yapmayacağım."
"Ama Anlamam Ki! Bilemiyorum Zaten."
"Olsun."
Beni bırakıp Yürümeye başladığında kollarımı birbirinde birleştirip sinirle arkasından kötü kötü bakmaya başladım.
Aras saniyeler sonra arkasını döndüp işaret parmağını üzerime doğrulttu.
"Çocuk Musun Sen Bebeğim? Ne Bu Tavırlar?"
"Çocuk Mu! Ya insan bari Anlamıyorum diye kötü bir şeyler söyler iltifat etmek zorunda da değilsin!"
Kötü kötü yüzüne bakmaya devam ederken, Aras hızla yanıma gelip saçlarımdan fırlamış gözlerimin önüne düşen tutamları kulağımın arkasına itti.
"Sadece Küçük Bir söz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret: Aşk'a Sadık♥
Random/ ~2. KİTAPTIR♥ / "ÇÜNKÜ DOĞA, SEN HAYATIMI GÜZELEŞTİRİYORSUN..." Önceden Nefretinin Nedenini Bilmiyordu, Geçmişi Aklındaki Bütün Soruların Cevaplarını, Nefret İle Yeşertiyordu. Ancak Bu Nefreti Hak Eden, Karşısında ki Kız Değildi... Geçmişi Planlay...