~41. Bölüm∞

2.1K 141 8
                                    

Medya: Kaldık Böyle- Gökyüzüm

^Gel, sensizim gel Unuttum artık hüznünü Gel, kayboldum Sesin nerede gökyüzüm...^

Arastan:

Doğaya öylece baka kaldım. Beni görmezden bir kez daha gelip çekip giderken içimde bir yerlerde acıyan o şeylerin sesini duydum. Peki ya ben hiç de yabancı olduğumu hissedemediğim bu duygularda alev alev yanarken onun kalbi kimin için atıyordu? Ne kadar uğraşsam da bebeğinin babasını henüz öğrenememiştim. Neden bunu benden bir sır gibi saklıyorlardı anlayamıyordum? Hem yaşlı ihtiyar nerelerdeydi? Kaza yaptığımı hala daha duymamış olması mümkün müydü?

Cebimdeki telefonumun melodisi kulaklarımı doldurduğunda elime alarak ekrana baktım. İsmet arıyordu.

''Efendim İsmet.''

''Efendim halanız danışmada, şimdi yanına gidiyorum karşılamak için. Bora beyin yanına götüreceğim. Bilgi vermek için rahatsız etmiştim.''

''Tamam birazdan bende oraya geleceğim.''

Aramayı sonlandırarak, yüzümü yıkayıp kendime gelmek amacıyla WC gitmeye başladım. Tabelalardan takip ettiğim lavabo kapısına geldiğimde içeriye girip otomatik muslukların altına elimi koydum ve saniyeler sonra akan soğuk suyla yüzümü buruşturup doğruldum ve aynadaki yansımama baktım.

Neden aynadaki bu adama Doğaya hissettiklerimi tam anlamıyla kabul ettikten sonra daha bir yabancı olmuş gibiydim? Zihnimdeki bu kadın beni nasıl da sorular içinde cevapsız bırakıyordu. Onun bana bakarken ki derinliğinde aradığım cevapları bulabilecek miydim? Oysaki soruları soran ben, bir o kadar da cevapları kendimde saklıyor gibi hissediyordum. Yüzümü hızla kurulayıp Lavabodan çıktım ve misafir odalarına doğru ilerledim. Annem de günlerdir buradaydı. Hem Bora hem de Doğa için. Peki ya Doğanın kim olduğunu bilse hala daha o içtenliği ile kabul eder miydi? Ondan böyle bir şeyi saklamak duygularına ihanet etmemi sağlar mıydı?

Gözlerimi hızla kapatıp açtım ve kendime gelmek amacıyla derin bir nefes alıp yavaşça kapısı kapalı olan odaya girdim. Annem sessizlik içinde birkaç günün yorgunluğunu üzerinden biraz da olsa atmak için derin bir uykuya dalmış gibiydi. Keşke inat etmeyip eve gitseydi ve tam zamanlı bir dinlenme gerçekleştirseydi. Ancak beni dinler miydi hiç? Yanına yanaşıp üzerindeki pikeyi biraz daha çekerek örttüm. Odadaki klimalar açıktı ve ona vurabilirdi.

Odadaki temiz kokular burnuma geldiğinde havalandırılmış olduğunu fark ettim. Evet etrafta oyalanma rutinim bittiğine göre kuzenim ve uzun zamandır görmediğim halamın yanına gidebilirdim artık. Koridoru geçmiştim ki köşede duvara yaslanmış duran Tahayı görünce gözlerimi kısarak öylece onu izledim. Bu herif ne diye dikiliyordu orada?

Beklemeyi sonlandırıp yanına ilerledim. Beni fark ettiğinde toparlanıp yüzüme baktı. Sanırım burada olmamı beklemiyor gibiydi.

''Ne oluyor oğlum? Ne yapıyorsun burada?''

''Hiçbir şey. Öylesine durumlara bakmak için uğrayayım demiştim sadece.''

Gitmek için hamle yaptığı sırada hızla yakasından tutup onu geri duvara yasladım ve çatık kaşlarım ile yüzüne baktım.

''Çocuk mu kandırıyorsun lan sen pezevenk. Bas baya Bora için gelmişsin. Ne oldu da görmekten vazgeçip gidiyorsun?''

''Annesinin burada olduğunu duydum, Boranın benim yüzümden vurulduğunu duyarsa neler olur sen biliyor musun?''

Gözlerimi hızla devirip tuttuğum o ensesini bırakmadan Tahayı önüme alarak sürüklemeye başladım.

''Siz maldınız, bu olaydan sonra umarım ikiniz birlikte iyice mala bağlamazsınız.''

Nefret: Aşk'a Sadık♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin