~18. Bölüm🌙

4.8K 203 16
                                    

Arasa şaşkın şaşkın bakarken yavaş yavaş yüzümün kızardığını hissetim. Bir Bebeğim olacağını mı söylemişti bana? İstiyor muydu gerçekten? Yani, benden bir bebeği olmasını?
Sahiden bu kadar şeyi bile hayal edemezken, Arasla bana ait bir bebeği nasıl hayal edebilirdim ki?
Tanrım!
Bana Mı Benzerdi yoksa Arasa Mı?  Kesinlikle Bebeğim bana benzemeliydi. Bu dünyaya 1 tane daha Aras gelmesi, çok ağır olurdu.
Alt dudağımı dişlerimin arasına aldığım sırada tam karşımda oturan adamın kahkahası bütün bir restoranda yankılandı.
Kusursuzca Arasa Bakarken hafifçe masanın üzerinden eğilip gözlerime bakmaya başladı.
"Gözlerin Parlıyor... Tıpkı benim olduğun zaman gibi, biliyor musun Doğa, beni izlerken ellerini biraz önce koyucak bir yer bulamayıp Karnına Yerleştirdin ve de bebeğimizi düşünmeye başladın... Kusursuz Bir Harika Gibisin..."
Şaşkınlıkla dudaklarım Aralanırken irkilip hızla karnıma baktım. Gerçekten de iki elim üzerinde hafifçe baskı uyguluyordum.
Ellerimi hızla karnımadan çekip Masada beni izleyen Arasa döndüğümde, dudakları yavaşça yukarıya doğru kıvrıldı ve kafasını olumsuz anlamda sallayıp ne zaman geldiğini bilmediğim kahvaltısına dönüp iştahla yemeye başladı.
Siktir Ya!
Nedenini bilmediğim bir şekilde o kadar çok etkilenmiştim ki, Hareket dahi edemiyordum.

Aras hesabı ödediğinde dışarıya birlikte çıkıp geldiğimiz yönün ters istikametine doğru yürümeye başladık.
Sessizce yürüyordu ve benim içimde onunla konuşmak için oluşan his ağır basıyordu .
Küs değildik, ayrı da değildik, kavga falan da etmemiştik.
Sadece dün gece olanlar, olmamalıydı.
Belki de bir anda ben de kendimi kaybetmiştim. Onu durdurmam gerekirken, ya da o tam durmuşken, onu hala daha tahrik etmeye devam eden bendim.
Canımı yakmıştı bunu kabul ediyorum ama, kendini kaybederken karşısında ben olduğumu biliyordu. Hiçbir şekilde bana  olumsuz bir imada bulunduğunu da  düşünmüyordum işte.
O çok farklıydı.
Değişmişti.
Ya da bilmiyorum, her zaman böyle biriydi de, geçmiş yüzünden sadece  en ağır darbeyi Arastan alan ben olmuştum.
Kahretsin.
Her sey o kadar karışıktı ki, Ne Yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Konuşmaktan vazgeçip önüme dönerek sessizce yürümeye devam ettim.
Aras haricinde Düşünmem gereken çok daha büyük önemli başka konular vardı.
Annem Gibi.
Öldüğünü sandığım, ama hala yaşıyor olan Annem.
Saf bir kız değilim, yani bu yüzden yıllarca yaşamış ve bunu benden gizleyen annemin bir anda ortaya çıkmış olmasına, geçerli bir sebep bulacak kadar değil en azından.
Kesinlikle başka bir şey vardı.
Annem neyin peşindeydi?
14 yıldır bir ölü gibi davranması beni yanına 1 defa daha almaya çalışmamasının açıklanır şeyler var mıydı?
"Doğa Dikka-"
Arasın sesi kendime gelmemi sağlasa da çoktan önümde bulunan her neyse ona çarpıp yere düşü vermiştim.
Ben acıyla yerde inlerken, aynı anda küçük uğuldamaya benzer bir ses daha çıktı.
Aras hızla yanıma çöküp yüzüme düşen saçları geriye hızla attı. Bir elini yüzüme koyup okşarken diğer eliyle de hızla, hafifçe soyulmuş elimi tutarak avuçlarının içine yerleştirip sinirle konuştu.
"Doğa! Siktir! Ne düşünüyordun böyle ha? Aptal mısın! Biraz önüne bakarak yürüsene! Tribin yüzünden, Seni rahatsız etmemek için arkandan geliyordum ve sen!, Siktir ya! Kızım görmüyor musun elinin halini! Ne hale gelmiş!"
Aras ard arda bir bana bir de seslice kendine saydırırken, öylece durdum.
Elim sadece hafifçe soyulmuş biraz da sızlıyordu.
Aras ise ortada daha da büyük bir sorun varmış gibi bağıra bağıra cadde ortasında konuşuyordu. Cevap vermek için ağzımı araladığım sırada, buna aniden engel olan ağzımdaki küçük bir kahkaha olmuştu.
Sinirle yüzüme baktı.
"Dalga Mı Geçiyorsun Sen Ha!"
Gülmeye son verip kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Aras küçük bir sıyrık sadece. Neden bu kadar çok korkuyorsun ben gerçekten anlamadım?"
"SALAK MISIN? NE DEMEK ANLAMADIM? VURULDUĞUN GÜN KOLLARIMDA YATARKEN DE UYANIP KÜÇÜK BİR SIYRIKTI DESEYDİN YA ! KÜÇÜK FALAN ANLAMAM BEN! SİKTİR SENİN CANI-"
Arasın gözleri büyürken ben de ondan farksız sayılmazdım!
Bu cümleleri Aras kurmadı değil mi?
Hayır asla inanmam!
Yüzümden çoktan çekmiş olduğu ellerini hızla saçlarına geçirip kaşımaya başladığında aramızdaki o etkili mesafeyi bozan küçük bir ineleme sesi olmuştu.
Aras ile aynı anda yanımızda bulunan küçük şeye baktık.
Siktir!
Ben buna mı çarpmıştım?
Ayyy....
Yavru köpeği almak için elimi uzattığımda benden hızla kaçıp kendini Arasın kollarına bıraktı.
Ne!
Aras kollarına gelen küçük köpeği hızla sarıp yavaşça beyaz, kızıl karışımı tüylerini okşamaya başladı. Daha sonra bana yandan kötü kötü bakıp köpeğe döndü.
"Bu Küçük Öcü Seni Öldürmek Üzereydi! Değil Mi Dostum?"
Gözlerimi inanamayarak açtım. Saniyeler sonra minik köpek mavi gözlerini Arasa dikip havlayınca ağzım şaşkınlıkla aralandı.
Aras ise o sıra kahkaha atmaya başladı.
Bu neydi böyle lan!
Dudaklarımı büzüp kollarımı birbirine bağladığım sırada Aras kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hadi Ama Güzelim... Küçük Yavru Bir Köpek?"
Arasa Gözlerimi Devirip sinirle köpeğe baktım.
"Asıl öcü o! Anlıyor musun beni! Ben seni seviyorum, ama o sizi sevmiyo! "
Köpek bana baktı, baktı, baktı, sonra da dilini dışarı çıkarıp Arasın kucağından atlayarak benimkine geldi.
Yüzümde oluşan gülümseme ile kollarımı birbirinden ayırıp hızla bu yavru köpeği sevmeye başladım. O da kendini bana sürtüyordu.
Hıh.
Gıcık Aras!
Aras hızla ayağı kalkıp üzerini düzeltiğinde ben köpekle oynamaya devam ettim.
"Hadi Doğa Kalk Gidiyoruz."
Yavaşça bakışlarımı Arasla buluşturdum.
Ama ben bu minik şeyi bırakmak istemiyordum.
Aras da onu hayatta kabul etmezdi biliyorum. Çünkü, köpekleri bilmediğim bir şekilde sevmiyordu.
Korku değildi, sadece soğuktu onlara karşı.
Dudaklarımı büze büze yüzüne bakmaya devam ederken Aras benden bakışlarını çekip gülmekte olan yüzünü görüş alanımdan çıkararak caddenin diğer köşesine baktı.
Niye oraya bakıyordu?
Orada bir sürü kız vardı! Benim olduğum tarafa baksaydı ya!
Ne bokuma çekiyordu bakışlarını.
Saniyeler sonra bakışları yeniden beni bulduğunda hafifçe elini uzatıp tutmamı bekledi.
Yavru Köpek kucağımda kalkıp Arasa yeniden masum masum baktım.
"Bir Şeyi Olabilir, Hem Baksana Aras O Daha Küçücük. Annesini kaybetmiş gibi görünüyor. Bence burda onu bırakmamalıyız..."
Kafasını sinirle olumsuz anlamda sallayıp konuştu.
"O köpek bizimle birlikte gelmeyecek Doğa. Annesinin buralarda bir yerlerde olduğuna eminim. Hadi bırak, gitmemiz gerekiyor."
"Ama Aras..."
"Doğa Hadi!"
Ciddileşen sesiyle, köpeğe veda etmem gerektiğini anladım. Aras asla getirmeyecekti bu şeyi bizimle. Oysa o maviş gözleri bile yeterdi kendini sevdirmeye.
Üzüntüden düşen yüzüm ile, yavru köpeği yere yavaşça bıraktım. Kafasını ayağıma sürterken yavaşça başını okşayıp dudaklarımı büzerek ayağı kalktım.
Yavru köpek ise havlayarak öylece arkamızdan bakıyordu.
Karşı caddeye geçip yürümeye devam ettiğimizde sinirle Arasa döndüm.
"Onu neden getirmeme izin vermedin?"
"Neden İzin Vereyim?"
"Daha Yavruydu!"
"Hadi Ama Doğa?"
"Küçücüktü!"
"Sadece Duygusal Yaklaşıyorsun."
"Duygusal Mı Yaklaşıyorum! Kesinlikle Sen Duygusuz Birisin Aras!"
Arasa ait olmadığıma emin olduğum bir şekilde seslice gülümsedi.
"Duygusuz Biri Olduğum konusunda Tartısmayacağım. Olumu cevabına da, Olumsuz Cevabına Da Bizzat Kendi Gözlerinle şahit oldun."
Kafasını hızla olumsuz anlamda sallayıp, beni arkasında bırakarak otelden içeriye girdi.

Aras Pamir, ne yapmaya Çalışıyorsun?
Kendi içinde duygularında, neler yapıyorsun?
Sana Yetişemiyorum. Kalbimi Ellerine bıraktım ancak, hala daha acı çekiyorum...
Ne Kadar Acı, Tahmin bile edemesin.

Arkasından bakmayı keserek, derin bir nefesi ciğerlerime çekerek otelden içeriye bende bir adım attım.

Bölüm Sonu🌙

Çok Özlenmişiz... Kıyamadım, Seviyorum Sizleri.

Nefret: Aşk'a Sadık♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin