~ 11. Bölüm💎

4.9K 222 7
                                    

Güneş batmaya başladığında Aras ile birlikte köprüden ayrıldık. Arasın Koluna girmiş öylece yürüyordum.
Burası çok güzeldi.
Gezip görülecek çok fazla yeri vardı hatta. Ancak bizim zamanımız kısıtlıydı. Arasın bu gece ve yarın gece iki önemli defilesi vardı.
Tasarladığı mücevherler büyük bir artırma ile satışa çıkıcak, öğrendiğim kadarıyla, gelirin çoğunluğu Arasa, Geri kalan gelir ise ortak olduğu şirketlerin yatırımları için eşit miktarlarda, kasalarına giricekti.
Otel yoluna az kaldığında Aras Saçlarıma küçük öpücükler bıraktı.
"Rahat Dursana Ya!"
"Bence Gayet Rahat Duran Uslu Bir Çocuğum."
Kahkaha atarak yüzüne baktım.
"Sen Mi?"
Belimden tutarak beni kendine çekti ve dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"1 hafta!"
Yüzüm utançla kızarırken ondan kurtulup yürümeye başladım. Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Saniyeler sonra yanıma gelerek elini belimde birleştirip yürümeye başladı.
Otele girdiğimizde anlıma küçük bir öpücük kondurup benden ayrıldı.
"Görevliler seni odaya çıkaracak. Hazır olduğunda Aşağıya in, çocuklar seni alıp yanıma getirecekler."
Dudaklarımı büzerek konuştum.
"Sen Nereye Gidiyorsun?"
"Mücevherler Gelicek. Orda olmam gerekiyor."
"Gitmemeni istesemmmm?"
"Siktir! Biraz daha böyle devam edersen, istemene gerek kalmayacak zaten."
Aniden gülmeye başladığımda yanımıza gelen Bayan görevli ile, Arasa veda etmek zorunda kalmıştım.
'Sakın Mini Giyinme!' diyerek son uyarısını yapıp giden adamın arkasından sırıtarak yürümeye başladım.
"Buyrun Efendim Bu Anahtarınız."
"Teşekkür Ederim."
"Odaların İçinde Perde Bulunmuyor. Tamamen dışarıya karşı çift camlar bulunuyor. Duş alırsanız Rahat olabilirsiniz."
Türk olan Bayan görevliye yeniden Teşekkür ettiğimde odayı gösterip gitti. Bende kapıyı kartla açarak içeriye girdim.
Oda, bir ev büyüklüğündeydi nerdeyse.
Tam ortasında büyük yuvarlak bir yatak, Camlara Doğru lacivert bir oturma Grubu, köşeye duvarın içinden monte edilmiş bir dolap ve farklı birçok aksesuarlar vardı. Odanın manzarası direkmen Eyfel Kulesiydi.
Yavaşça odanın içindeki Ayaklı askıya yürüyüp dikkatli bir şekilde üzerindeki örtüyü kaldırdım.
Tam Tamına 20'ye yakın kıyafet bulunuyordu.
Şaşkınlıkla hepsine bakmaya başladım.
Hepsi o kadar güzel görünüyordu ki, Maalesef ben, Arası delirtmemek için mini olanları eliyip, daha da uzun olanlara bakmaya başladım. Ellerim siyah düşük omuzlu, Dantel bir elbiseyi bulduğunda yerinden hızla çıkararak boy aynasından üzerime tuttum.
Tanrım!
Buranın Moda Tasarımcıları İle Bir Görüşme Yapsam, Bütün Kıyafetlerinden Tek Tek İsterdim.
Yanıma bu kıyafeti alıcaktım Kesinlikle! Mükemmel Görünüyordu.
Kıyafet seçmek ile harcadığım vaktimin yarısını sonlandırıp kendimi bu defa odada bulunan duşa attım.
İçerisi kadar olmasa da burada da kocaman bir banyo vardı.
Duşa kabini tam ortada, yine yuvarlak bir küvet ile birleşmişti. Üzerimdekilerden kurtulup ayarladığım sıcak suya kendimi bıraktım. Örgü yaptığım saçlarımı açarak omuzlarıma düşmelerine izin verdim.

Duşumu sonlandırıp belime sardığım havlu ile içeriye girdim.
Üzerimdeki havluyu çıkarıp bedenimi kuruttuktan sonra iç çamaşırı dolabına yönelip, siyah bir takım çıkarıp inceledim.
Bunları Seçen Kimdi?
Tamamen Ateşli olmasına önem göstermişti Resmen!
Yavaşça üzerime geçirip giyindim. Daha sonra Askılıktaki Elbisemin kollarını kurtararak, Dikkatlice üzerime geçirdim.
Bu Elbise de Miniydi, ama arkasında açılan uzun bir dantel kuyruğu vardı. Yani Aras Bana kızmazdı.
En azından öyle umuyorum.
Islaklığı gitmiş nemli saçlarımı kurutup güzelce tararım. Ne yapabilirim diye düşünürken ensemde sıkı bir topuzda karar aldım ve iki yanından küçük birer örgü ile ensemde sıkı bir şekilde yandan topladım.
Pekala.
Kesinlikle bu saçı daha sık kullanmalıydım!
Toprak tonlarında bir göz farı sürüp göz makyajını abartmak yerine, rimel tek sürüp geri çekildim. Gözlerim yeterince Yeşil olduğu için, gözlerimi ortaya çıkarmama gerek kalmıyordu.
Dudaklarıma da, koyu toprak renginde bir ruj sürerek masadaki Çikolatalı parfümümü sıkıp ayağı kalktım.
Elbiselerin altına bırakılmış ayakabılara doğru yöneldim.
Önü açık ayakkabıları eliyerek, bilekte biten uçları Elbiseme uyumlu dantel ayakkabıları alarak ayağıma geçirdim.
Kesinlikle güzel görünüyordum.
Eksik bir şey yapadığım konusunda etrafa göz gezdirip düz siyah çantamı elime alarak içinde telefon ve rujumu koyup odadan ayrıldım.
Saat 7' ye yaklaşıyordu.
Asansör durduğunda koridora doğru yürümeye başladım.
Bakışlarım Tanıdık Birilerini Ararken, kapıda durmuş 3lüye baktım.
Kesinlikle Ayrılamıyorlardı.
Yanlarına gittiğimde, üzerlerindeki şaşkın bakışları atıp önden geçmem için yol verdiler.
Yürümeye başladığım sırada Kapıdaki son model arabanın kapısını açan vale binmemi sağladı. Arif yeniden yanıma otururdu, Akif ve İsmo da öndeydi.
İsmo arabayı çalıştırdığında Arif Memnun bakışlarla yüzüme baktı.
"Çok Güzel Görünüyorsun. Umarım Aras Bey Bu Gece Katil Olmaz."
Kahkaha atmaya başladığım sırada Akif arkasına dönüp uzanarak sert bir şekilde kardeşinin kafasına geçirdi.
"Sussana lan Gerizakalı!"
İsmo ve Ben ikisine gülerken Arif kafasını ovuşturup homurdanmaya başladı.
Araba durduğunda Arif yeninden önde indi ve benim de inmemi sağladı.
İsmo arabayı valeye teslim ederken bakışları Arif Ve Akifi Buldu.
"Doğayı Aras Beye götürüp bekleyin."
İçeriye girmem için yol verdiklerinde korumalar ile yürümeye başladım. Kapıdaki danışmadaki kız bana tebessüm ederek baktı ve konuşmaya başladı.

"Je Vais Prendre Votre Sac De Dame." (Çantanızı Alayım Hanım Efendi."

İyi de, ben fransızca anlamıyordum ki. Bakışlarım Arif Ve Akifi bulunca etrafa bir bakış attılar. Akif kulağıma doğru eğilerek konuştu.
"Çantanı İstiyor. İçeriye eşya ile girmek yasak Doğa."

Tebessüm ederek çantamı görevli kadına uzattım. Aynı şekilde tebessüm ederek aldığında Arif Ve Akif yeniden yürümem için işaret verdiler.

Kalabalık bir salondan içeriye girdiğimizde, Bize Yakın olan bütün davetlilerin bakışları bizi buldu. Daha sonra diğerlerinin bakışları da bulduğunda korkudan bir adım gerilememek için zor durdum.
Aras Nerdeydi?
Bu kadar insandan korkmaya başlamıştım. Yavaşça yürümeye başladığım sırada, Kalabalık bir grubun etrafında durmuş gülerek sohbet ettiğini gördüm. Yanına yürümeye başladığım sırada kafasını aniden kaldırıp gülen yüzünü soldurdu. Bu tavrı yeniden durmamı sağlamıştı Donuk bakışları ile beni süzmeye başladığında, Aynı işlemi bende onun için yaptım.
Siyah takım elbisesini giyinmis, Kravatını da aynı şekilde siyahtan yana kullanmıştı.
Saçlarını jöle yardımı ile yana yatırmış, düzgün bir şekilde taramıştı.
Nefesimin hızlandığını fark ederken yanındaki kalabalığı hızla geride bırakarak üzerime ağır adımlarla yürüdü.
Belimden kavrayıp beni kendine çektikten kısa bir süre sonra dudaklarımızı ayırıp boynuma derin bir nefes bırakıp kulaklarıma yöneldi.
"Sabrımın Sonuydu Doğa... "
Yavaşça benden geri çekilip belimden kavrayarak yürümeye başladı.
Siktir!
O nasıl ses tonuydu öyle?
Nefes nefese kalmış bedenim etkiden etkiye girerken, Bütün Ağırlığımı Arasa Bıraktım.
İyi Değildim.
Kesinlikle İyi Değildim.
Sanki vücuduma kalbimden giren küçük bir elektirik akımı vardı ve bu his, kadınlığımda şimşeklerdeki gibi güçlü bir hal alıyordu. Ne kadar dayanabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Aras biraz önceki kalabalık gruba yöneldiğinde durdu. Diğerlerine sanırım beni tanıtıyordu. Dinleyemiyordum ki!
Kahretsin!
Birden bire kendimden geçmem normal miydi?
Hiçbir fikrim yoktu.
Alt dudağımı dişlediğim sırada konuşan Arasın, belimden tutan elleri bir anda sıklaştığında, inlememek adına hızla dudaklarımı aralayıp bakışlarımı kaçırdım. Saniyeler sonra Arasın sert sesi kulaklarımı doldurdu.
"Doğa! Dikkatimi Dağıtmaya Devam Edersen! Çok Yanlış Şeyler Bunca İnsan İçinde Birazdan Olucak."
Gözlerim korku ile büyürken son derece ciddi yüzüme bakan adama baka kaldım.

Bölüm Sonu💎

Nefret: Aşk'a Sadık♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin