~36.Bölüm 🍃

2.3K 121 2
                                    

Medya: Taha Sayın

Geçmiş:

''Artık  dur! Yeter Lütfen.''

Peşinden deli gibi  tüm siteyi koştuğum bu çocuğun kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim olmadığı gibi, nereye koştuğumuz hakkında da en ufak bir fikrim  yoktu. Sonunda durmayı akıl ettiğinde, doğru dürüst yüzünü  göremediğim bu çocuğun bakışlarıyla bakışlarım buluştu.  İri  kirpiklerinin altından bana bakan ela gözleri  içimde küçük bir duyguyu uyandırdığında, neler olduğunu anlamaya çalıştım. 

Bu  çocuk da kimdi böyle?

Bu sitede onu ilk defa gördüğüme emindim.  Nereden gelip de bizi bulmuştu? Hem bu yaşta bir çocuk nasıl da öyle sağlam bir şekilde dövüş yapabiliyordu.Hafifçe saçlarımı karıştırıp  gülümsedi.

''Sen iyi misin ufaklık?''

Taş çatlasa Aras ve Buğra ile aynı yaşta olan bu çocuk gelmiş bana Ufaklık mı diyordu? Gözlerimi ona sinir ile kıstığımda saçlarımdan omzuma indirdiği elinden hızla kurtuldum.

''Bana bir daha ufaklık deme!''

Eve doğru  yürümeye başladığımda hızla önüme geçip beni durdurdu.

''Affedersin! Tamam sakin ol ve bana adını söyle delikanlı!''

''Adım Bora! Öğrendiysen şimdi çık önümden.''

Gülümsedi. Evet  sanki ilk defa gülümseyen bir erkek görüyormuşum gibi bu çocuğa baka kaldım. Neden mi? Çünkü hiçbir erkekte daha önce göremediğiniz kadar büyük belediye çukuru gibi bir gamzesi vardı.

Bir gamze.

Erkekte bulunan bir gamze. Tuhaf olmaya bilirdi  ancak,  biraz önce olan gibi yine yeniden içimde oluşmuş küçük bir kıvılcım hissediyordum. Peki bu nedendi? Neyin nesiydi? Kendime gelip onu orda bıraktım ve yürümeye başladığımda arkamdan sitemli sesini duydum.

''Pekala! Madem konuşmaya niyetin yok. Bari beni benimle konuşacak birkaç insanın yanına götür. Yani taşındık ve ben kimseyi tanımıyorum Bora bey.''

Arkamı ona döndüğümde bana yeniden güldüğünü gördüm.İstemsiz bir şekilde bu gülüşe çekilirken bir yandan da kendimi sorgulamayı ihmal etmiyordum.

Neden bir erkeğin gülüşü bana tapılası derecede hoş ve güzel geliyor olabilirdi ki?  Soru basitti.

Neden?

Önüme düşmesini söyleyerek yürümeye başladım. Benimle konuşmaya çalışsa da hiçbir sorusuna cevap vermedim. Çünkü birkaç cevap ve onun da bana kendini tanıtma çabası içimde bilmediğim bir duyguyu canlandırıyordu ve ben bu durumdan hiç ama hiç memnun değildim!

Arasların bulunduğu Doğum gününün olduğu eve geldim ve bahçedeki kalabalığı gösterdim.

''Bütün sitedeki çocuklar burada, Bir doğum günü partisindeler.''

Az ileride kızlarla bir bütün olmuş Arası ve Buğrayı işaret ettim.

''Onlardan biri kuzenim diğeri de arkadaşım. Yanlarına git. İyi çocuklardır.''

İşte bu kadar.  Sanırım konuşmamalarım onu sıkmış olucak ki, tamamen hızlı adımlarla onlara doğru yürüdü.  Yerimde durmuş onu izliyordum. Görevimi yerime getirdim şimdi basıp siktir olup gitmem en doğal şeydi  ve ben burada durmuş  mal gibi  onu izliyordum. Peki neden?

Çünkü bir maldım.

Aras ve Buğraya ulaşır ulaşmaz,  tek hamlede bütün kızlar etrafına toparlandığında  sağ elim bir anda bir yumruk halini alı verdi ve ben bunu fark ettiğimde hızlı hızlı bu evin bahçesinden çıkarak dümdüz evimin yolunu tuttum. Bana ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bu durum beni içten içe büyük bir sinire doğru sürüklüyordu. 

Nefret: Aşk'a Sadık♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin