~19. Bölüm♥

4.9K 216 25
                                    

Yavaşça odamıza girdiğimde Arasın bir telefon konuşması yaptığını gördüm. Kaşları çatık karşıda konuşan birini dikkatle dinliyordu. Öyle ki henüz beni fark bile etmemişti. Ya da bakmıyordu yüzüme bilerek bilmiyorum.
Yavaşça ortadaki büyük yatağa yürüyüp yavaşça oturdum. Bu defa tam çaprazında kalmıştım ve aniden bakışları beni bulmuştu. Bu da demek oluyor ki biraz önce gerçekten de beni fark etmemişti. Peki ya konuştuğu kimdi ve neden bu kadar düşünceli duruyordu? . Burun kemerini sıkarak kendini oturduğu koltuktan düzelterek konuştu.
"Tamam Buğra. Daha fazla zorlamayın. Bırakalım da  görelim  Akşam hediyeyi Vereceği Kadın Kim Olacak."
.................
"Çıkarım birazdan Görüşürüz."
Telefonu kapatıp bakışları beni buldu.
"Duş alıp gideceğim. Saat 6 da hazır ol beraber gideceğiz bugün Doğa."
Hafifçe kafamı onaylar anlamda salladığımda ayağı kalkarak yanıma hızla geldi ve dizlerinin üzerine çökerek gözlerini gözlerime kilitledi.
"Aras Pamir... Ne Kadar Da Duygusuz Biri Değil Mi?"
Ben duyduğum şeyi şaşkınlığı altında ezilirken Aras anlıma küçük bir öpücük bırakıp içimde oluşan duyguların yoğunluğu ile beni bırakarak banyoya  gitti.

Kendine neden duygusuz demişti?
Duygusuz değildi.
Gözlerimi kapatarak derin bir iç çekerek sessizce fısıldadım.
"Canımı Yakarken, Seni Sevmemi de sağlıyorsun. Aras Pamir, Sen Duygusuz Değilsin... "

Aras banyodan çıkıp gitmiş, ben de öylece içeride kalmış saatlerin birbirini kovalamasını izliyordum. Aramızda ne vardı Aras İle Hiçbir fikrim yoktu.
Yani mutlu iken birden mutsuz oluyor, mutsuz iken de aniden her şeyi unutmuş bibirimize doyamıyorduk.
İlişkimiz neydi, nereye gidiyordu bilemiyordum.
Gözlerimi ovuşturup ayağı kalkarak banyoya ilerledim.
Musluğu açarak ılık suyu yüzüme çarparak aynadaki yansımama baktım.
Benden ne istiyordu?
Sanırım bunu öğrenip ona göre yaşamam gerekiyordu. Peki ben Arasa göre yaşamayı kabul edebilir miydim?
Tek istediğim ondan ayrılmamaktı.
Ama yine de, o istedi diye de kendimden, olduğum şeyden kopmak da istemiyordum. Peki ya, Arası değiştirebilir miydim?

Aklımdaki soruların hepsini kenara atarak ayağı kalkıp odadaki kıyafetlere doğru yürüdüm.
Sanırım kıyafetler yenilenmişti. Bu defa da gözüme çarpan beyaz danteli, kuyruğu olan beyaz elbiseyi kaldırarak hayranlıkla izledim.
Sanırım  İstanbula giderken bu da benimle gelecekti.
Saat yaklaştığı için üzerimdekilerden kurtulup kirliye yolladım. Daha sonra da elbiseyi üzerime giyinerek makyaj masamın başına geçerek saçlarımı örgüler halinde toplayarak sıkı bir at kuyruğu yaptım. Yüzüme hafif koyu bir makyaj yaparak bordo bir ruj sürdüm. Evet hazırdım. Saat 6 olmak üzereydi ve ben bu defa yanıma hiçbir şey almamaya karar vererek odadadaki dağınıklıkları toplayarak dışarıya çıktım. Asansör aşağı katta indiğinde otelin dışına çıkarak  caddenin oraya doğru yürüme planları yapıyordum ki, tam karşımda arabasına yaslanmış beni inceleyen adam ile duraksadım.
Aras erken mi gelmişti? Bir de beni burada öylece bekliyor muydu? Bakışlarım üzerine kaydı.
Siyah takım elbisesi yine en kusursuz hâliyle üzerinde yer alıyordu.
Ben onu incelemeye devam ederken, arabasından ayrılarak hızla yanıma geldi ve belimden kavrayarak beni kendine çekerek konuştu.
"Bu Halde Nereye gittiğini öğrenebilir miyim?"
Bakışlarımız buluştuğunda konuştum.
"Sa- Sadece Caddeye çıkıp orada beklemek  istemiştim."
Dudaklarını hafifçe ıslatıp beni Arabasına doğru kibarca sürükleyip binmemi sağladıktan sonra hızla geri çekilip arabasının kendinden olan tarafına binip arabayı çalıştırdı.
Bu defa sanırım farklı bir yere gidiyorduk çünkü yol uzundu. Aras öylece sessiz bir şekilde Arabayı kullanıyordu ve ne tuhaftır ki geçtiğimiz yolda etraf da fazlasıyla sessizdi.
Pekala.
"Aras arabayı durdur."
Her hangi bir şey olmadığında sesimi biraz daha yükselttim.
"Aras! Sana Arabayı Durdur Dedim!"
Hızını biraz daha artırdığında Sinirle soludum.
"ŞU LANET ARABAYI HEMEN DURDUR!"
Ani bir frenle durduğumuzda öne doğru tökezledim. Kendimi düzlettiğimde Aras öylece yüzüme bakıyordu. Emniyet kemerimi açarak hızla arabadan inip ön tarafına geçerek öylece durdum.
Saniyeler sonra arabadan bir kapanma sesi daha geldiğinde Arastan tarafa bakmamak için çaba sarf etmeye çalışırken önüme geçip durdu.
"Yüzüme bak Doğa!"
Ona nazaren itiraz etmeden bakışlarımızı buluşturdum.
"Neyin Var?"
Bunu gerçekten bana mı soruyordu? Benim neyim mi vardı! Gerçekten mi!
Bakışlarımı hızla yüzünden çekerek boş arazilere baktım. Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde yeniden bakışlarımız buluştu.
"Sana Neyin Var Dedim!"
"Neyim mi var! Aras.  Tanrı Aşkına! Kendine bir baksana! Bana olan tepkilerine bir baksana! Sadece 1 günde benden nasıl uzaklaştığına bir baksana! Başa mı dönüyoruz yeniden? Tekrardan mı nefret ettiğin kadın olacağım ha? Bu defa benden uzak durman için ne yaptım. Haydi söyle!"
Sessiz kaldığında hafifçe tebessüm ederek kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Kim bilir Aras, Belki de bana sadece acıyor-"
"Kes Sesini!"
"Neden susturuyorsun?"
"Sana acıdığımı nasıl düşünürsün! Hem de yaşanan bunca şeyden sonra!"
"Ne düşüneyim peki? Benden Nefret ettiğini mi? Şu halimize bir baksana, sadece acı çekiyoruz! Sürekli acı çekiyoruz Aras! ben buna  artık Dayanamıyorum..."
Beni hızla kendine çekerek sıkıca sarıldı.
"Doğa Özür Dilerim... Tüm suç benim biliyorum. Fakat, Siktir! Ben sana nasıl yanaşacağımı bilmiyorum. Seni sürekli kırmaktan bıktım, farkettim ki senden uzak kalmam sana daha az zarar veriyor. Ben... Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Yemin ederim sana acımıyorum, senden nefret de etmiyorum..."
"Peki bana ne yapıyorsun! Bana bu duygulardan başka neden farklı bir şey vermiyorsun! Kahretsin! Beni nede-"
"SENİ SEVİYORUM!"
Gözlerim kocaman olurken Arasla bakışlarım buluştu. Benden hızla uzaklaşarak daha da gür bir seste bağırdı.
"Siktir! Bu işte! Ağzımdan çıkmayan o sikik kelime bu. SENİ DELİ GİBİ SEVİYORUM LAN! SENİ SEVERKEN HERGÜN CEHHENEM ATEŞİNDEN KÜL OLUYORUM. HERÜN BİR ÖNCEKİNDEN DAHA DA FAZLA YANIYORUM! Tek suçum, yandığımı sana belki etmeden, kendimle birlikte seni de yakmam oluyor."
Nefes nefese kaldığında derin bir oh çekti.
Yüzümü avuçlarının içine alarak baş parmaklarıyla okşamaya başladı.
"O kadar fazla canını yaktım ki, bu yüzden tek yapabildiğim senden uzak durmak. Sadece uzak durmak."
Ve o an, Arasla gözlerimiz buluştuğunda, şaşkınlıktan daha da farklı bir boyuta ulaştım.
Arasın gözleri dolu dolu olmuş, hatta birkaç yaş sol gözünden çoktan düşmüştü.
"Sevmeyi biliyorum, Annemi çok seviyorum mesela. Kardeşim gördüğüm Buğrayı, Borayı, Tahayı! Hepsini Seviyorum... Hatta! Babamın zorla ellerimden koparıp aldığı korkutumda sarıldığım, dertleştiğim, yanımdan alıp beni ayırdığı köpeğimi de  çok seviyordum..."
Nefesi kesilir gibi olduğunda gözlerini kapatıp diğer yaşların da düşmesini sağladı.
Siktir!
Korkuyordu, Arasın Sevmiyor diye suçladığım Köpeklerle, bir geçmişi mi vardı!
Ah!
"Ancak seni sevmeyi bilmiyorum... Seni sevmeyi nasıl öğrenirim bilmiyorum. Çünkü o kadar kırdım ki seni, toparlarken sevgimle daha da dağıtırım diye ödüm kopuyor. Sevgimden korkup, benden gidersin diye ödüm kopuyor. Herkese dayanabilirim. Ancak beni yaşatan kadının gidişine bir daha dayanamam. Bir daha yıkılırsam, ayağı kalkamam Doğa. Kendim bir halt yapamayacağım. Sen ögret bana seni sevmeyi. Söz veriyorum, söylediğin her şeye uyacağım."
Arasın gözyaşlarını silerken benden akanlara da hızla o elini atarak kafasını olumsuz anlamda salladı.
Her neye tepki vereceğim bilmiyordum ancak, yinede karşımda sırf bana olan sevgisinden dolayı yaşlarla ağlayan bu adamı sakinleştirmem gerekiyordu.
"Aras... Sen Beni Öyle Güzel Seviyorsun Ki... Asıl Ben Sana Bir Karşılık Verebilir Miyim... İnan Bilmiyorum."
Gözlerime kısa süre baktıktan sonra huzur bulduğum o Kollarını hızla boynuma sarıp Ilık nefesini ensemde gezdirdi.

Bölüm Sonu♥

SIK BÖLÜM ATAMAMAYA BAŞLADIM. YAŞAMIM BİRAZ KARIŞTI ASLINDA. YİNE DE SİZE DAHA DA FAZLA VAKİT AYIRMAYA ÇALIŞACAĞIM. BİRBİRİMİZİ DAHA DA ÖZLETMEMEYİ KENDİME NOT EDECEĞİM. SİZLERİ SEVİYORUM. İYİ BAKIN KENDİNİZE♥

Nefret: Aşk'a Sadık♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin