13 - Davetsiz Misafir

2K 168 79
                                    

Merhaba sevgili okurlar,

Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.

Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.

Sevgilerle...








Yemek salonunda sessizlik hakimdi. Çatal bıçakların melodik takırtısı dışında yemek salonundan hiçbir ses çıkmıyordu. Herkes birbirine kaçamak bakışlar atıyordu. Ancak masadakiler yaptıkları sadece bununla sınırlıydı. Ağızlarına attıkları irili ufaklı lokmalar ve dudaklarına değen şarap kadehleri, ağızlarını açmalarını sağlayan tek şeydi. Bunun sebebi ise yemek salonundakilerin Thaleia'dan çekinmeleri idi. Yarım saat kadar önce Kian ve Aetyss ağız dalaşına girmişlerdi. Başlarda çok göze batmayan bu konuşmalar git gide hararetli bir hal alıp nihayetinde kavga ile sonuçlanmıştı. Prens Emroniss, bu kavgayı kendince ayırmaya çalışıp başarılı olamamış sonucunda da Kian'dan yumruk yemişti. Emroniss, yediği yumruğun etkisiyle geri geri sendeleyip yanlışlıkla Thaleia'nın bu gece dibini görmek istediği bin yıllık şarap şişesini devirmişti. Thaleia ise daha tadına bakamadığı yıllanmış şarabın parlak zeminde yayılışını gördüğünde bağırmış, kendi önündeki ve Alwyne'in önündeki bıçakları kavga eden ejderhalara fırlatmıştı. 

   Prens Emroniss birkaç dakikadır sadece önündeki yemekle oynuyordu. Konuşmak istese de ateş ejderhaları kralının nişanlısından çekiniyordu. Önündeki şaraptan bir yudum aldı ve şarabın getirdiği bir anlık cesarete yenik düştü. "Yanlış anlamayın beni, leydim." diyerek konuşmaya başladı. Gözlerini Thaleia'ya dikmişti. "Kral Alwyne yıllardır sarayda değildi. Duyduğumuz söylentilere göre yıllardır kendi toprakları dışındaki ejderhaları katlederek barbarlık yapıyormuş." dediğinde tüm gözler üzerinde yoğunlaştı.

   Dilinin ucuna dolan tüm küfürleri zorla geri ittirdi Thaleia. Nişanlı rolünü oynadıkları için tuttuğu çatalı neredeyse tuz buz edecek Alwyne'in elinin üzerine kendi elini koydu ve hafifçe elini hafifçe sıktı. "Öncelikle," diyerek söze başladı. "söz ettiğiniz adam bu salonda, yanımda oturuyor. Yanlış anlaşılmasından çekindiğiniz bir konuyu, konunun öznesi buradayken bana soruyorsunuz. Emin olun bu daha büyük bir anlaşılmaya sebep olur. Ve söylemem lazım ki, bulunduğunuz ortamdaki kralı tanımamak savaş sebebidir." dediğinde Kian'ın yüzündeki memnuniyetle harmanlanmış gurur ifadesini yakaladı. 

   "Sanırım yanlış anlaşıldım." gergin bir şekilde gülümsedi Emroniss. "Sadece sizinle konuşabilmek için bahane üretmeye çalışıyordum." Yüzündeki gergin gülümseme yerini hınzır bakışlara bırakmıştı.

Ejderhanın SadakatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin