Ejderhanın Sadakati

27 - Ejderha Tarihi

Merhaba sevgili okurlar,

Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.

Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.

Sevgilerle...

Sulu karın cama çarpma seslerinin mutfakta oldukça yüksek sesle yankılanmasına rağmen koridorun sonundan duyulan Swalfi'nin bastonunu işittiler. Einri, yaşlı adamla aynı ortamda bulunmaya çekindiği için ağzına tıktığı birkaç çörekle birlikte hızla mutfaktan ayrıldı ve Thaleia ile Alwyne'i mutfakta baş başa bıraktı.

Yaşlı avcı bastonundan destek alarak ağır ağır ilerlemeye devam etti ve en sonunda mutfağa vardı. Siyah ejderhayı ve genç avcıyı birlikte kahvaltı ederken buldu. Avcı iştahla masadaki her şeyi silip süpürürken, ejderha da avcıyı izliyordu. Ejderhanın bu aptal haline gülerek ağır ağır masadaki yerine oturdu. Çayından bir yudum alacaktı ki genç avcının sesini işitti.

"Yarın oldu. Artık bize şu bağ meselesini anlatacaksın, değil mi?" diye sordu Thaleia heyecanla. Daha sonra da Alwyne'in yaptığı içinde birçok yemişi barındıran kekten büyükçe bir parçayı ağzına attı. Alwyne'in yavaş yemesi için söylenmesine rağmen buna aldırış etmedi ve yemeye devam etti.

"Sabır." dedi  Swalfi işaret parmağını hafifçe yukarı kaldırarak. "Onun da zamanı gelecek. Ama ilk önce tüm bunların başlangıcını bilmeniz gerek." Çayından sonunda bir yudum aldı. "Hepsini size bildiğim kadarıyla seve seve anlatırım, ancak önce kahvaltı edelim. Bu ihtiyarın enerjiye ihtiyacı var." cırtlak sesle güldükten sonra masadaki yiyecekleri yemeye koyuldu.

Kahvaltı yaklaşık bir saat kadar sürdü. Thaleia ve Alwyne, yaşlı avcının anlatacaklarını merak ettikleri için hızlı hızlı yeseler de karşılarındaki ihtiyarın istifini bozmadan, son derece yavaş bir şekilde yemek yediğini görünce pes ettiler. Swalfi yemeğini bitirene kadar boş boş beklemek yerine havadan sudan konuştular. Kar yağışı bittiğinde, Thaleia'nın eğitiminden kalan boş bir vaktinde Alwyne'in haftalar önce söz ettiği eğitime ayrılan bölgeyi ziyaret etmek için sözleştiler. Onun dışında ise Thaleia'nın iki gece önce bitirdiği kitap hakkında tartışmaya başladılar. Eğlenceli başlayan sohbetleri zaman geçtikçe hararetlenmeye başladı ve bu tatlı sohbetin yerini gergin bir tartışma aldı. Her iki genç de okudukları bu kitap hakkında fikir ayrılığına düşmüşlerdi ve geri adım atmıyorlardı. Tartışmanın şiddeti giderek artıyordu. Swalfi hiçbir şekilde istifini bozmadan karşısında tartışan iki genci izliyordu. Bağırışların yerini hakaretler ve dudak uçuklatıcı küfürler almaya başladığında Thaleia'nın gergince sol bileğini kaşıdığını fark etti Swalfi. Avcının hangi aşamada olduğunu merak etti.