Merhaba sevgili okurlar,
Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.
Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.
Sevgilerle...
Thaleia duyduklarını idrak etmeye çalıştı. "Ne?"
Derin bir şekilde iç çekti Alwyne. "Şimdi sakin ol. Her şeyi sana anlatacağım." Kaşlarını çattı. "En ufak bir öfke belirtisi gördüğüm anda buradan gideceğim ve hiçbir şey öğrenemeyeceksin." Thaleia burnundan soluyarak kendisini onayladığında aklındakileri anlatmaya karar verdi. "Sen sormadan söyleyeyim Kian dahil kimsenin bu avcıdan haberi yokmuş. Dragomir Hava Sarayına gelmeden önce avcıyla karşılaşmış."
Ejderhanın anlattıklarını pür dikkat dinliyordu genç avcı. Alwyne'in birazdan diyeceklerinin ciddi anlamda tehlike arz edeceğini ejderhanın yüz ifadesinden anladı. Bu yüzden etrafta dikkatlice göz gezdirdi. Kimsenin casus olabileceğinden şüphelenmedi, öyle bir tehdit algılamadı. Ama buradaki kişileri tehlikeye sokmamaları gerektiğini hissetti. "Başka bir yerde konuşalım." dedi usulca.
Alwyne şaşırdı. Karşısında son derece sakin bir şekilde oturan genç kadının bu soğukkanlılığı kendisini korkuttu. Masaya bir kese dolusu altın bıraktıktan sonra ayaklandı. "Kalkalım mı?"
Hızlı adımlarla kendilerini sert rüzgarlar esen sokağa attılar. Alwyne'in yönlendirmesiyle Crescent'teki caddelerden, sokaklardan geçtiler. Ne Thaleia ne de Alwyne konuşuyordu. Avcı, yaşadığı şoktan dolayı ne diyeceğini bilemiyordu. Ejderha ise avcının bu sessizliğinin yaklaşan fırtınanın habercisi olabileceğinden korktuğu için sessiz kalmayı tercih ediyordu.
Adımlarını hızlandırdılar. Onlar hızlandıkça ufak ufak atıştıran kar yağışı da şiddetlenmeye başladı. Bu yüzden Alwyne tenha bir sokağa saptı. Yanında yürüyen avcı da hiçbir şey söylemeden onunla yürümeye devam etti. En sonunda üç katlı, ahşap, terkedilmiş görünen bir evin önünde durdular. İçeri girilmesini engelleyen, kapıya çivilenmiş kalın ahşapları tek omuz darbesiyle kırdı Alwyne. Kapıyı açtıktan sonra gıcırdayan ahşap zemini umursamadan içeriye geçtiler. Kırık dökük, gıcırdayan merdivenlerden çıktılar ve ikinci kattaki merdivenin tam karşısındaki odaya girdiler.
Evin dışı ve giriş katı gibi bu oda da oldukça uzun bir süre kullanılmamıştı. Örümcek ağı tutan ufak bir masa ve şömine, muhtemelen güveler tarafından delik deşik edilen rengi solmuş perdeler, ve üzeri tozlarla kaplı yataktan başka bir şey yoktu bu odada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Sadakati
Fantasi#ejderha - 1 08.11.2020 #fantastik - 2 23.12.2020 #macera - 5 13.05.2021 Ejderhalar, şamanlar, insanlar, büyücüler, elfler, şekil-değiştirenler ve avcılar... Asırlarca var olmaya devam ettiler, var olmaya da devam edecekler. Ancak doğa...