Ejderhanın Sadakati

42 - Casuslar Yerlerini Alıyor

Merhaba sevgili okurlar,

Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.

Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.

Sevgilerle...

"Neler oluyor?" Alwyne gözlerini ovuşturarak mutfağa girdiğinde Einri'nin kahvaltıdan geriye kalanları topladığını gördü.

"Sana da günaydın sevgili kardeşim." Metal bardakları iç içe geçirdikten sonra tepsiye koydu.

"Erkencisin." hala tam olarak ayılamamıştı.

Sofrayı toplamaya devam etti Einri. "Bu kadar erken kalkmayı ben istemedim. Daha güneş bile ortaya çıkmadan Thaleia odama gelip zorla beni uyandırdı. Bugün fiziksel eğitimi başlayacağı için eğitimden önce egzersiz yapmak istedi." Güneş doğmadan bir saat önce odasının kapısının şiddetli bir şekilde yumruklanmasıyla uyanmıştı. Yatağından kalkmaya fırsat bile bulamadan Thaleia odasına dalmıştı Einri'yi sürükleyerek banyoya götürmüştü. Ayılması ve kendine gelebilmesi için beş dakika vermişti. Ardından da kendisini tuttuğu gibi mutfağa sürükleyip kendisiyle birlikte kahvaltı etmeye zorlamıştı.

Avcının sabah "Nerede şimdi?"

"Kahvaltı ettikten sonra kendisini toparlaması gerektiğini söyleyip koşuya çıktı." Toplama işlemini bitirdikten sonra ıslak ellerini pek de yumuşak sayılmayan lacivert bir havluyla kuruladı.

"Bu saatte mi?" hala avcının bu kadar erken kalkmış olmasına inanamıyordu. 

"Artık gerçek eğitimi başlayacağı için heyecanlı olsa gerek." güldü. "Söz konusu talimler ya da dövüşler olduğunda genelde erken kalkar. Daha doğrusu heyecandan uyuyamaz." Yüzüne tatlı ama aynı zamanda da anlamsız bir ifade takındı Einri. "Bu tarz şeyler onu heyecanlandırıyor. Weylyn'in yanında büyüdü, ne beklersin ki?"

Mutfaktan ayrılmak üzere olan Einri'ye seslendi Alwyne. "Nereye?"

"Uyumaya! Uykusuzluktan geberiyorum." dedi ve mutfaktan ayrılarak odasına tekrar uyumaya gitti.

Kardeşinin gözden kaybolmasını bekledikten sonra mutfak tezgahının üzerindeki büyük beyaz renkli meyve tabağından bir adet elma aldı ve yemeye başladı. Mutfağın camından dışarı baktığında arka bahçede dolaşan, Kian'ın komutasında çalışan casus şefini gördü. Beklediğinden erken geldiğini düşündü. Elmasını bitirir bitirmez malikaneden çıktı ve bahçede kendisini bekleyen casus şefinin yanına gitti. En yakınlarının arasında takındığı rahat ifadesinin yerine oldukça ciddi bir ifade yerleştirdi.

"Seni dinliyorum." dedi Alwyne ifadesiz bir şekilde.

Pek güneşe çıkmadığı için teni neredeyse kar beyazı olan kahverengi ejderha konuşmaya başlamadan başıyla krala selam verdi, ardından söze başladı. "Sizin ve prens Kian'ın vermiş olduğu emir doğrultusunda istediğiniz casuslar belirlemiş olduğunuz konumlarda yerlerini aldı. Bir hafta içerisinde casus gönderdiğiniz her bölgeden detaylıca yazılmış raporlar elinize ulaşır."