18 - Tuzak

1.6K 149 91
                                    

  Merhaba sevgili okurlar,

Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.

Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.

Sevgilerle...








 Hava sarayında başlayan çatışmadan bu yana altı gün geçmişti. Thaleia ve Alwyne, Dragomir'in de yardımıyla terasta büyünün etkisi altında kalan hava ejderhalarını püskürtmüş, ortalığı bir kan gölüne çevirmişlerdi. Buldukları ilk fırsatta yerde baygın olan Orion ve Kian'ı da alıp yeraltı şehrine dönmüşlerdi. Onlar henüz yeraltı şehrine varamadan sarayda savaş boruları ötmeye başlamış, her birinin peşine hava ejderhaları takılmıştı. Yeraltı şehrine vardıklarında Dragomir başta Weylyn olmak üzere ittifak sayılabilecek her ejderhaya ve her büyücüye haber uçurmuştu. O günden bu güne yeraltı şehrinde kalan herkes su ejderhalarının kuklası haline gelen hava ejderhalarına karşı direnişe geçmişti. Thaleia ve Alwyne'in önderliğinde belirli gruplar halinde saraya sızıp ulaşabildikleri herkesi etkisiz hale getiriyorlardı. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü prenslere ya da krala ulaşamıyorlardı.

    "Bir şey bulabildin mi?" Uykusuzluktan mosmor olan gözlerini ovuşturdu Aetyss. Oturduğu sandalyeden kalktı ve vücudunu esnetti.

    "Bir şey bulduğum anda sana haber vereceğim. Git biraz dinlen." Dragomir şevkatli bir ses tonuyla önündeki kitaptan kafasını kaldırmadan konuştu. Altı gün önce, her şeyin patlak verdiği o gece veliaht prens Fregyss, Aetyss'in şekline bürünmüş Orion'un aslında Aetyss olmadığını anlamıştı. Bu da başta Aetyss olmak üzere herkese ufak da olsa bir umut vermişti.

   "Dinlenmek gibi bir lüksüm yok." Abisinin odasından aldığı o günlüğü masanın üzerine sertçe koydu. "Geçen zaman lehimize işliyor. Onları kurtarmamızın bir yolu varsa o da zaman kazanmak. Günlüğü sen de okudun, o lanet olası büyü her ne ise zaman geçtikçe ilerliyor. Elimizi çabuk tutmamız gerek." Aetyss tekrar sandalyesine oturdu. Önündeki büyü kitabının yıpranmış nemli sayfalarını hızlıca karıştırmaya başladı.

   Dragomir bir şey söylemek istese de sesini çıkarmadı. Onun yerine mavi ejderhaya anlayışla gülümsedi. Zamanın önemini kendisi de çok iyi biliyordu. Bin yılı aşkın hayattaydı ve neredeyse tüm hayatı geçen zamanı saymak ve beklemekle geçmişti. Dragomir'i düşüncelerinden sıyıran şey Nyleve'in hızla odaya girmesi oldu.

   Nyleve hızlıca Dragomir ve Aetyss'e başıyla selam verdi, ardından hiç zaman kaybetmeden konuya girdi. "Prens Kian döndü." Aetyss kafasını kaldırıp insan hizmetçisine baktığında Nyleve tekrar konuştu. "Sizi şehrin meydanında bekliyor." Altı gece önce yeraltı şehrine döndüklerinde Kian ülkenin sınırlarına kadar yeraltı halkına eşlik etmişti.

Ejderhanın SadakatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin