3 - Yalanlar, Sırlar ve Gerçekler

3.2K 228 145
                                    

Merhaba sevgili okurlar,

Uzun bir aranın ardından tekrar Wattpad'e döndüm ve sizlere güzel bir haberim var! Uzun zamandır yazmaya ara verdiğim Ejderhanın Sadakati hikayeme geri dönüyorum. Bu kararı yaklaşık bir hafta kadar önce aldım ve yazmış olduğum tüm bölümleri baştan sona okudum, değerlendirdim. Kendimce acemice gördüğüm şeyleri ve hatalı olduğunu düşündüğüm bazı yerleri değiştirme kararı aldım. Uzun ve köklü bir değişiklik yapmayı, farklılıklar ve yenilikler eklemeyi düşünüyorum. Hikayem ve içinde barındırdığı karakterler, benim için özel bir yere sahip ve umarım sizler de keyifle okursunuz. Hikayem ile ilgili sorularınız ya da merak ettikleriniz varsa lütfen çekinmeden sorun. Kitabın düzenlenmiş ve yenilenmiş halini son bölümlerde paylaşacağım. Şu ana kadar paylaştığım bölümleri düzenleyip paylaşana kadar eski bölümleri tutacağım ve daha sonrasında kaldıracağım.

Yazma sürecinde birçok şey öğrendim ve bu hikayenin tekrar paylaşımı için sabırsızlanıyorum. Umarım sizler de heyecanlanırsınız ve bu yolculuğa benimle birlikte tekrar başlarsınız.

Sevgilerle...








... Gavril yerinden sıçradı. "Siktir, Weylyn..." Gavril ile birlikte Thaleia'yı aramaya başladılar. Sarayda açılmamış kapı, dolap, kilit bırakmaya dek küçük kızı aradılar ama onu hiçbir yerde bulamadılar. En sonunda bahçeyi aramaya karar verdiler ve tam o sırada sarayın ana kapısının açılma sesini duydular.

Altın varaklı devasa giriş kapısından içeri Weylyn ve yanında da Thaleia girdi. İkisi birbirleriyle konuşarak şaşkınlıkla onlara bakan Gavril ve Alwyne'e doğru geliyordu. Alwyne ve Gavril o anda doğdukları andan beri hiçbir zaman göremedikleri şeyi gördüler, Gavril üç yüz seksen iki yıldır ve Alwyne ise iki yüz on altı yıldır yaşıyordu, Weylyn gülümsemişti. Alwyne, göz ucuyla Gavril'e baktığında onun da en az kendisi kadar şaşırmış olduğunu gördü. Weylyn ve Thaleia onlara şaşkınlıkla bakan kardeşlerin tam önünde durdular.

"Ağabeyine sarılmayacak mısın Gavril?" Gavril başta afallasa da denileni yaptı ve Weylyn'e sarıldı. Ancak az önce şok olan kardeşlerinin gördüğünün  aksine Weylyn, kardeşine sarılırken bile ciddi simasını koruyordu. Gavril'i bıraktıktan sonra Alwyne'in önünde durdu ve sarıldılar. Tam o sırada Weylyn, küçük kardeşi Alwyne'in kulağına ürpertici bir tonda fısıldadı. "Bu kızı bir daha tehdit edersen veya korkutursan ölümün benim pençelerimden olur." Alwyne her ne kadar güçlü olursa olsun abisi Weylyn'den diğer herkes gibi korkuyordu. Belki diğerlerinden daha az korkuyordu ama yine de korkuyordu. Çünkü onu bizzat kendi gözleriyle savaş meydanlarında görmüştü. Kanının çekildiğini hissederken Thaleia ile göz göze geldi Alwyne. Thaleia ise ona dil çıkartıyordu. Weylyn, kardeşini korkuyla bıraktıktan sonra sempatisini kazanmayı başaran yegane insan olan kıza döndü. "Açlıktan bayılacaksın. Mutfağa git, benim gönderdiğimi söyle seni güzelce beslesinler."

Thaleia gülerek Weylyn'i onayladı. Küçük kız uzaklaşırken uzaklaşırken Gavril; parmağını bir mutfağa doğru ilerleyen Thelaia'ya, bir de Weylyn'e doğru uzatarak konuşmaya başladı. "O senin yanından sağ olarak mı çıktı?"

"Bir sorun mu var?" ses tonu gayet sakindi ancak bu bile karşısındaki kişilerin korkudan ölmesine yeterdi. "Babam nerede?"

"Kardeşlerin hepsi toplanmadan bizi görmeyi reddediyor." Arkalarından gelen sesle birlikte herkes sesin geldiği yöne döndü. Ellerini arkasında birleştirerek kardeşlerinin yanına ilerledi Kian. "Eve hoşgeldin abi." Kian merdivenlerden yavaşça indi ve abisi Weylyn'in önünde durdu. Kafasıyla abisine selam verdi ve kısa bir süreliğine sarıldılar. Kendini geri çektiğinde tekrar konuştu. "Sen de geldiğine göre artık babamızın yanına gidebiliriz. Bizimle konuşacakları var."

Ejderhanın SadakatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin