Öncelikle merhaba. Uzun süredir bölüm yazıp sizlerle paylaşamıyorum. Bunun için hepinizden tüm içtenliğimle özür diliyorum. Ancak birkaç ay önce yeni bir eve taşındım ve bu sırada tüm karakterlerimin bilgilerini ve ileride olacak tüm olayların detaylı taslaklarını barından defterim kayboldu. Henüz bulabilmiş değilim. Bu yüzden kitabımı baştan okuyup en ince ayrıntısına kadar not almaya çalışıyorum. Notlarım tamamlanmadan sizlerle yeni bölüm paylaşabileceğimi sanmıyorum. Yeni bölümü okuduğunuzda mantık hatalarıyla karşılaşmanızı ve kafanızın karışmasını istemem. Buna ek olarak çok yoğun bir dönemdeyim. Vizeler, projeler, ödevler, sunumlar ve raporlar derken az önce bahsettiğim notları tamamlayabilmem çok zorlaşıyor. Sizden tek istediğim bana bir süre daha zaman vermeniz. Kitaba ara vermiyorum ya da bırakmıyorum. Sadece notlarımı bir araya getirip daha güzel bölümlerle karşınıza çıkmak istiyorum ve bunun için biraz zamana ihtiyacım var. Bu duyuruyu okuyan-okumayan, yeni bölümleri bekleyecek olan-olmayan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım beklediğinize değecek şekilde yeni bölümlerle karşınıza çıkabilirim.
Yine de bu kadar uzun süredir bölüm paylaşamadığım için vicdan azabı çekiyorum. Bu yüzden de ileride yayımlayacağım ve yayımlamayı düşündüğüm ancak hala taslak olan bölümlerden kısa kesitler bırakıyorum aşağıya.
...
Avcı oflayarak ve ayaklarını eriyen karlardan dolayı çamur olmuş toprağa sürte sürte malikaneye girdi. Kendisini doğruca odasındaki banyoya attı. Vücudundaki tüm ter ve çamurdan kurtulana dek küvette yıkanmaya devam etti. Banyodan çıktıktan sonra gardırobunun karşısına geçti. Üzerine siyah ve ince boğazlı bir kazak, altına da siyah bol bir pantolon geçirdi. En rahat ettiği bilek hizasındaki siyah botlarını da giydikten sonra saçlarını arkasından balıksırtı şeklinde ördü. Odasından çıkmadan önce camdan dışarıya baktı; bahar gelmek üzereydi. Yakında eriyen karlar yerini yeni yeni tomurcuklanmaya başlamış çiçeklere bırakacaktı. Baharın en güzel yansımalarını adada göremeden ayrılacağından içini bir hüzün kapladı. "Bir sonraki bahar..." derin bir iç çekti ve mırıldandı. "Bir sonraki bahar bu adada olacağım." Kendi kendine söz verdikten sonra odadan çıktı.
...
"Sence de böyle sert içkiler için küçük değil misin?"
Thaleia kıkırdadı. "Böyle aptal sorular için yaşlı değil misin?"
"Sence yaşlı mı görünüyorum?" sesindeki tonlamayı avcının fark edeceğini umdu.
Karşısındaki erkeği baştan aşağı süzdü. "Beni bu gece yatağa atacak kadar genç ama domine edemeyecek kadar yaşlı." İçkisini tek yudumda bitirdi.
"Öğrenmek ister misin?"
"Neden olmasın." Ayağa kalktı ve arkasındaki kişiye bakmadan doğruca bardan dışarı çıktı Thaleia.
...
"Özür dilerim, bunu yapmak zorundaydım." Gözyaşlarını tutamadı beyaz ejderha. "Ailemiz için." hıçkırıklarının arasında zar zor çıktı sesi. Kardeşinin gözlerindeki hayal kırıklığını görmemek için kafasını yerden kaldırmadı.
Acıyla gülümsedi ejderha. "Tabi geriye öyle bir şey kaldıysa." Birkaç saniye boyunca rüzgarın uğultusu dışında duyulan tek ses, siyah ejderhadan damlayan kanların sesiydi. Vücudundan akan kanı umursamadan, çektiği acıyı umursamadan kafasını kaldırdı ve kız kardeşine baktı. "Tıpkı babanın kızı olmuşsun." Kafasının arkasına yediği sert bir darbe ile birlikte bilincini tamamen yitirdi.
...
"Böyle dinlenmeyeli uzun zaman oldu." Gülümsedi. "Bu jesti neye borçluyum?"
"Sadece biraz." Gözlerini kapattıktan sonra ellerini kafasının arkasında birleştirerek çimlere uzandı ejderha. "Biraz buna ihtiyacım var." dedi.
Ejderhanın çektiği acılardan kurtulmaya çalıştığını anladı. Bahar havasının yaydığı o canlı kokuyu içine çektikten sonra tıpkı ejderha gibi kendisi de çimlere yattı. "Ne kadar kaldı sence?"
"Söylemeye korktuğum kadar çok." Gözlerini açmadan konuşmaya devam etti. "Yine de şikayetçi değilim." Çünkü bu, onu görmenin tek yoluydu.
Tam bir şey diyecekken zihninin derinliklerinden birtakım sesler duymaya başladı. "Gitmem gerek." dedi panikle. Ejderhaya sarıldı ve "Güçlü kal, benim için." dedi.
...
Merdivenlerden inerken zalim olması gerektiğini hatırlattı Thaleia kendine. Kendi hayatını riske atmamak için zalim olması gerekiyordu. Kan kokusu henüz geçmemiş merdivenlerden indiğinde ana koridordan ilerledi. Koridorda gezen askerler ve büyücüler kendisine canavarmış gibi bakıyordu. Bunun iyi olduğunu düşündü. Etrafındakiler buna inanırsa amcasının da inanacağını umdu. Zümrüt ve yakutlarla bezeli ana kapıda nöbet tutan gardiyanlara kapıyı açmalarını son derece ürkütücü bir tonda emretti. Hiçbir zayıflık belirtisi göstermemeye dikkat ederek başı dik bir şekilde amcasının isteği üzerine bir orduya bedel olan Beyaz Fırtına'nın kendisini beklediği talim sahasına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Sadakati
Fantasi#ejderha - 1 08.11.2020 #fantastik - 2 23.12.2020 #macera - 5 13.05.2021 Ejderhalar, şamanlar, insanlar, büyücüler, elfler, şekil-değiştirenler ve avcılar... Asırlarca var olmaya devam ettiler, var olmaya da devam edecekler. Ancak doğa...