Thaleia, Alwyne'in süitinde sabırsızlıkla büyükannesinin gelmesini saatlerdir bekliyordu. Yaralı bir ejderha için ufak bir miktar kan almaya gelen iki şifacı dışında kimse gelmemişti yanına. Şifacılar süiti terk ettiklerinde yorgunluğuna esir düşmüş olacak ki, tek başına kaldığı gibi yatağın üzerinde kendisini uykunun sıcak kollarına bıraktı. Gözlerini açtığında şöminenin aydınlattığı odaya göz gezdirdi. Çenesinin sağ yanını kaşıdıktan sonra tekrar yatağa uzandı ve tavanı izlemeye başladı. Odadaki sessizlik, küçük kızın içerisinde kopan fırtınanın giderek büyümesini sağlamıştı. Birkaç gün önce Craissau'nun lale bahçelerinde abisi Theodore ile birlikte babasının bağırışları eşliğinde kovalamaca oynuyordu, şimdi ise herkes gitmişti. İçinde kendisini kemirmeye başlayan o boşluk hissi, Thalea'nın kanına kramplar girmesine neden olmaya başlamıştı. Dikkatini bir nebze de olsa dağıtabilmek için oturduğu büyük yatağın içinde olduğu süiti incelemeye başladı.
Süitin sadeliği ancak doluluğu karşısında şaşkınlığını koruyamadı küçük kız. Büyük, ancak gösterişsiz deri mobilyalar, mistik sembollerle süslenmiş duvarlar, odanın her köşesinde büyü ve tarih izleri taşıyordu. Bu sembolleri bir yerden hatırladığını düşündü Thaleia. Geceleri Theodore ile herkes uyuduktan sonra buluşup kalelerindeki pek de büyük sayılmayan kütüphanede rastgele kitaplar seçip okuduktan sonra birbirlerine neler okuduklarını anlatırlardı. Ve o kitapların arasında, bu sembollerden daha önce gördüğüne yemin edebilirdi. Abisini tekrar hatırladığında karnına bir bıçak saplanır gibi oldu.
Dikkatini dağıtabilmek umuduyla etrafı incelemeye devam etti. Alwyne'in odasındaki büyük masa, dikkatini çekmişti. Masanın üzerinde dağınık bir şekilde duran büyü ile alakalı olduğunu düşündüğü kitaplar ve parşömenler, Thaleia'nın merakını artırıyordu. Thaleia, masanın etrafında dolanırken, dikkatini çeken bir parşömeni eline aldı. Parşömenin üzerindeki karmaşık sözcükler ve farklı bir dilde yazılmış ancak tanıdık olan el yazısı notlar, küçük kızın yüzünde anlık bir tebessüm oluşmasını sağladı. Annesinden kendisine ve abisine kalan kitaplar ve günlükler bu dilde yazılmıştı. Theodore ile vakit buldukça bu kitapları ve günlükleri karıştırır, kendilerine yabancı olan bu dili deşifre etmeye çalışırlardı. Çok iyi sayılmasa da biraz olsun kuvarslarla bezenmiş masanın üzerindeki parşömende geçen birkaç cümleyi ve bazı kelimeleri anlayabiliyordu. Karnına saplanan başka bir bıçak darbesiyle tekrar dikkatini başka bir yöne çekmeye çalıştı.
Duvarlarda asılı olan çeşitli silahlar ve zırhlar küçük kızın dikkatini çekti. Bir duvarda asılı onlarca kılıç, keşfedilmeyi bekliyordu sanki. Her birinin işçiliği, demiri birbirinden farklıydı. Kılıçların kabzalarındaki sadelik Thaleia'yı şaşırttı. Babasının odasında asılı dulan, ismini bilmediği değerli ve parlak taşlarla donatmış kabzalı kılıçların aksine buradaki kılıçlar sadeydi. Basit ya da adi değillerdi, sadece keskinliklerini öne çıkarmak isterlercesine sadelerdi. Duvarda asılı olan kılıçların Alwyne'in savaşçı, huysuz ve soğuk kimliğini yansıttığını düşündü. Thaleia, duvarda asılı olan kılıçlardan birine dokunarak, Alwyne'in bu kılıçlarla ne tür savaşlara katıldığını merak etti. Kılıca dokunduğunda kabzasının kemikten yapıldığını hisetti ve ne tür bir kemikten yapılmış olabileceğini düşünmeye başladı. Bu sırada ise gözlerini kılıcın demir kısmından ayırmıyordu. Siyahın en karanlık tonlarından yapılış bu kılıca, Gölgeçelik diye fısıldadı. Kılıcın materyalini hatırlayabildiği için yüzüne anlık bir tebessüm yerleşti. Kılıçların asılı olduğu duvarın önünde duran yüksek sırtlı, koyu kahverengi deri koltuğun üzerine bağdaş kurarak oturdu ve odanın geri kalanını incelemeye devam etti.
Odanın ortasında duran büyük halı, zemini süslüyordu. Yün ya da yün ile karışık bir materyalden yapılma, siyah ve gri vurgulara sahip koyu bordo renge sahip bu halı, halı boyunca tekrar eden irili ufaklı ejderha figürlerine sahipti. Pencerenin yanında duran büyük bir taş şömine, odanın tek aydınlatma kaynağıydı ve içindeki ateş, odaya sıcaklığın dışında büyülü bir his de katıyordu. Sehpanın üzerinde servis edilmeyi bekleyen bir kırmızı şarap şişesi ve birkaç meyve tabağı duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Sadakati
Fantasy#ejderha - 1 08.11.2020 #fantastik - 2 23.12.2020 #macera - 5 13.05.2021 Ejderhalar, şamanlar, insanlar, büyücüler, elfler, şekil-değiştirenler ve avcılar... Asırlarca var olmaya devam ettiler, var olmaya da devam edecekler. Ancak doğa...