Bölüm 3: Ejderha Toprakları

113 12 15
                                    

Günlerdir denizde kürek çekiyor ve hala mavilerin sonsuzluğunda yol alıyorlardı. Denizin koyu mavisine karışan gökyüzü, ufukta kayboluyor gibi görünürken, uçsuz bucaksız denizin sakinliği ve derinliği, küçük kızı hem büyülüyor hem de sakinleştiriyordu. Gündüzleri güneşin ışıkları denizin yüzeyini pırıl pırıl parlatırken, gece olduğunda ayın solgun ışığı denizi gümüş rengine büründürüyor ve küçük kızın içerisinde biriken yasın akmasına izin veriyordu. Rüzgar, ince bir esinti şeklinde tenlerine dokunurken, geminin yelkenleri hafifçe şişerek yolculuğa eşlik ediyordu.

Craissau limanından ayrıldıktan sonra gizemli adam ve Estelle, Stiace limanına ulaşmak için beş gün boyunca denizde kürek çekiyorlardı. Deniz yolculuğu oldukça sakin olabilirdi, ancak geceleri çıkan dalgalar ve rüzgarlar işlerini pek kolaylaştırmıyordu. Genç adam, gece nöbetlerinde dikkatli bir şekilde tekneyi yönlendiriyor, dalgaların ve rüzgarın etkisiyle kürek çekmeye çabalıyordu. Thaleia ise büyükannesinin varlığını umursamadan gökyüzünün yıldızlarla bezenmiş perdelerini seyrederek, denizin uçsuz bucaksızlığını ve sonsuzluğunu düşünmeden edemiyordu. Kendisine huzur veren dalga seslerinin eşliğinde kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Babasının ve abisinin kendisine yıldızların arasından göz kırptığını düşünmek küçük kızın yüreğine su serpiyordu, yüzüne yapışan kurumuş gözyaşlarının arasından gülümsemeden edemedi.

Her gün, güneşin doğuşu ve batışı arasında deniz, farklı bir renge bürünüyordu. Sıcak renklerin dansı, denizin üzerinde yansıyan yansımalarla büyülü bir resme dönüşüyordu. Akşamları, ufukta kaybolan güneşin ardından gökyüzü kızıla boyanırken, deniz gümüş rengiyle kucaklaşıyordu. Geceleri ise ayın solgun ışığı, denizi sakin bir huzur içinde aydınlatıyordu. Yıldızlar, gökyüzünü süslerken gizemli adamın önderliğinde yıldızların rehber olmasına izin vererek yol aldılar.

Denizde geçen her an, Thaleia'yı giderek sakinleştirse de bu durum Estelle için geçerli değildi. Her geçen saniye sanki Estelle'in ruhunu parçalıyor, rüyalarına giriyordu. Yıllar yıllar önce, henüz on beşine basmadan yakalandığı hastalığa benzerdi. On altısına varana kadar her gece rüyalarında belirli hastalıkları temsil eden ruhlar gelip; Estelle'in cılız bedenini ruhundan ayırıp vücudunu parçalamalarını kendisine izletirken çektiği acıları hatırladı. Bu acının daha beter olduğunu düşündü. Küçükken geçirdiği hastalık başına gelmeden önce ailesi tarafından buna hazırlanmıştı. Ama bu acının tarifinin olmadığını düşündü. Varisi olacak torununu korumak için oğlunu feda etmiş ancak yine de her ikisini de kaybetmişti. Güçlü bir dalganın tekneye sertçe çarpmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.

Gizemli adamın güçlü kolları, küreği denize saplarken suyun üzerine beyaz köpükler saçılıyordu. Her çekilişte denizden yükselen hırçın dalgalar, küçük tekneyi adeta kucaklıyor ve sonra tekrar serbest bırakıyordu. Kürekler, ritmik bir dansın parçası gibi ileri-geri hareket ederken, Thaleia ve Estelle'in sessizliği, denizin melodiyle birleşerek etrafa yayılıyordu.

Gizemli adamın gözleri öne odaklı, kararlı bir ifadeyle uzaklara bakıyordu. Denizdeki iniş çıkışlara rağmen yüzünde endişeli bir ifade belirmemişti. Estelle ise Thaleia'ya bakışlarını sık sık çevirerek onun yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyordu. Onun içinde biriken acılar ve yitirdiklerinin ağırlığı, sessizliğini bozmadan yüzünden okunuyordu.

Günler geçtikçe denizdeki manzara değişmiyor gibi görünse de her an farklıydı. Gökyüzü, günün ilerleyen saatlerine bağlı olarak farklı renklere bürünüyor, denizin rengiyle kucaklaşıyordu. Güneşin batışı, ufukta adeta bir ressamın tuvaline fırça darbeleri gibi yansıyor, denizde bir ışık oyunu oluşturuyordu. Gece olduğunda ayın solgun ışığı denizi hafifçe aydınlatıyor, yıldızlar gökyüzünü süslüyordu. Thaleia, yıldızlara bakarken abisini ve babasını düşünüyor, gökyüzündeki parlak noktaları onların rehberleri gibi algılıyordu.

Ejderhanın SadakatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin