Güven

31 1 0
                                    

Bu sabah harikayım. "Günaydın prensesim" Bana kuyruk sallıyor seni şebek. Telefona baktım saat dokuz çeyrek. Mesaj yok Demir daha güne başlamamış anlaşılan. Hadi kalk Leyla güzel bir gün seni bekliyor .Tuğba 'yı dürttüm. "Hadi kalk güzellik çok acıktım bir an önce kahvaltı yapalım." Mıy mıy söyleniyordu. Uzatmadan yataktan kalktı. Üzerimizi giyinip restorana indik. Tabak çatallarımızı alırken iki garson fıs fıs konuşuyordu.

"Murat bey istifa etmiş duydun mu? Yüzü mosmor olmuş niye acaba? " Güldüm niye acaba? Bu habere çok sevindim. Tuğba da duyunca kahkaha attı. "Çok bile durdu gerizekalı." Bende küçük bir kahkaha attım. Her zaman ki masamıza geçtik. "Günaydın meleğim." Demir! Uyanmış. "Günaydın canım." Tuğba benden daha aç gibiydi tabağına gömüldü. "Herşey yolunda mı?" Güldüm. Ne demek istediğini anlamıştım. "Hemde hiç olmadığı kadar." Tabiki şak diye cevap geldi. "Anlaşılan güzel bir haber var." Bende sabırsızlıkla bunu söylemek için uyanmasını bekliyordum. "Bu sabah istifa etmiş." Bunu yazarken bile gülmekten alamadım kendimi. " :) Rahatladım ama sen yine de dikkat et bu herifin sağı solu belli olmaz gibi." Tamam diyerek biraz mesajlaşmaya devam ettik. "Bugün ne yapmak istersin?" Aklıma karakolda ki çocuk geldi. "Demir karakola gidip o çocuğa ulaşmak istiyorum." İtiraz etmeden kabul etti. "Tamam bir saate kadar seni almaya gelirim." Tuğba'ya baktığımda onun da mesajlaştığını gördüm. Ozan ile konuştuğu yüzünden belli oluyordu. "Plan yapıyorsunuz galiba?" dediğimi sonradan algıladı. "Evet bugün için Ölüdeniz'e gitmeyi düşünüyoruz." Gözlerimi kısarak baktım. "Ablacım evet görüyorum çok güzel anlaşıyorsunuz, Ozan iyi bir delikanlı ama sen yine de..." Ne diyeceğimi zaten biliyordu. "Abla Ozan gerçekten çok ince ve düşünceli biri Demir abiyle çok benziyorlar." Aslında biliyordum ama ablalık işte otomatikman koruma iç güdüsü ortaya çıkıyor. "Pekala, siz keyfinize bakın. Ben doydum hazırlanmaya gidiyorum Demir ile karakola gideceğiz. Konuyu sana anlatmıştım." Tamam diye cevap vererek yanından ayrıldım.

" Bugün kendine özen Leyla. Beyaz şortum nerede, aha işte buradasın! Gri askılı bluzum, yazları vazgeçilmez hasır topuklularım ve tabiki Demir'in hediye etti muhteşem kolye. Saçlarımı da maşa yaptım mı sanırım hazırım." Vakit olduğu için saçlarımla ilgilendim. Saate baktım. Demir gelmek üzeredir. Telefonum çaldı." Geldim. "Tamam diyerek çantamı aldım çıktım. Hızlı hareket ederek çabucak yanına vardım. Bana bir süre baka kaldı." Kolye çok yakışmış. Her gün başka bir güzelsin. Kıskanmaya başlıyorum galiba. "Güldüm." Yapma Demir her zaman ki tarzım işte abartıyorsun bence. "Tek kaşını kaldırdı." Saçların çok güzel olmuş. " Teşekkür ettim, kontağı çalıştırarak yola koyulduk.

" Sence o genç adama ulaşabilir miyiz dersin?" Çok düşünmeden cevap verdi."Mutlaka ulaşılacak bir kaydı vardır. "Heyecan yapmıştım. Onu gördüğüm an geldi aklıma. Çok mahsun, ağlamaktan gözleri şişmişti." Ne yapacağımız konusunda bir fikrin var mı? ". Aslında hiç bir fikrim yoktu." Öncelikle delikanlıyı bulalım sonra düşünürüz olur mu? "Tamam diyerek yola devam etti.

" İşte geldik! " O günden beri aklıma geldikçe huzursuz oluyordum. Acaba ne yiyor ne içiyor , parası var mı? Komiserin odasına tıklayıp müsaade istedik. Bizi gülümseyerek karşıladı. Durumu Komiser bey'e anlattım." Ne güzel düşünmüşsünüz. Biz de memur arkadaşlarla aramızda bir miktar para toplayıp geçici bir süre barınması için otele yerleştirdik lakin bir haftalık kadar kısa bir süre." Biraz içim rahatlamıştı. Kaldığı otelin ismini alıp çıktık. Merkezde bir oteldi. Vardığımızda resepsiyondaki kıza Onur Gezmiş adında genç bir delikanlının burada kaldığını ve çağırmasını rica ettim. Çok geçmeden yanımıza geldi. Kısa bir tanışma faslından sonra dışarı çıkıp en yakın kafeye oturduk. Yiyecek bir şeyler söyledikten sonra sormak istediğim sorular vardı. "Okuyor musun Onur?" Çekingen halleri vardı. "Liseyi bu yıl bitirdim." Üniversite okuyup okumayacağını sordum. "Çok istiyorum ama..."Sustu. Kıyamam." Peki hayalin nedir? " Ben doktor ya da mühendis gibi bir meslek beklerken verdiği cevap beni çok etkilemişti." Hafız olmak istiyorum! " Demir ile birbirimize baktık." Hmm demek hafızlık düşünüyorsun ne güzel. " Bir süre sohbet ettikten sonra yemeklerimizi yiyip onun için alışverişe çıktık.

Merkezin dışında küçük bir avm vardı. Bütün alışverişini, giyiminden ayakkabıya kadar tamamladık. Tabi bir de cep telefonu. Oteline geri döndük. Onur'u bıraktıktan sonra marinaya tekneye gitmek istedim. Demir çay demliyordu. "Aklıma yatılı kurs geldi Demir, madem hafız olmak istiyor bu onun için ideal bir yer." Demir bana döndü. "Haklısın, ben bir araştırayım en uygun yer neresi ayrıca üniversitesi için de burs vereceğim." Bu adam bir harikaydı. "Sen bi tanesin." Yerimden kalkıp sarıldım yanağından küçük bir öpücük aldım. "Şu mutlu halin her şeye değer meleğim." Alnımdan öptü. Çayları doldurduktan sonra oturduk. Saatler çok çabuk geçiyordu onunlayken. Sohbeti güzel kendi ayrı sevimliydi. Otuzbeş yaşında olmasına rağmen daha genç gösteriyordu. " Bu işimden iki hafta erken ayrılmak biraz şile de de vakit geçirmek istiyorum." Çayına uzandı. " Neden şile?" Orada çok anım vardı. "İlk öğretmenlik tecrübemi orada yaşadım, benim için apayrı bir yeri var belki de bu yüzden çok seviyorum ayrıca kız kardeşim de şile de ikamet ediyor. " Yüzüme baktı." Trabzon'da olduklarını sanıyordum." Güldü. "Evet şu an oradalar fakat çay zamanı olduğu için, çaylar bitince dönüyorlar." Burnuma dokundu. "Hmm şimdi anladım." Telefonu çaldı. "Efendim baba!" Yanımdan biraz uzaklaştı. Duyabildiğim kadarıyla Ümraniye'de çok uyguna arsa varmış. Fiyat araştırması yapmasını istiyordu sanırım. Konuşması bittikten sonra yanıma geldi. "İşler birikiyor ben yokken, yaz bitimi yeni bir projeyi inşa edeceğiz. Babam daha erken dönebilme imkanımı sordu." Mideme kıramp girdi. "Peki sen ne dedin?" Başını kaşıdı. "Cevap vermedim sonra konuşuruz dedim." Düşüncelere daldım hemen. "Asma o güzel yüzünü hemen dönmeye niyetim yok bazı şeyleri bilgisayardan da halledebilirim." Sevinmiştim. Şimdi de benim telefonum çalıyordu.

Annem! Hızlıca açtım. Kısa bir görüşmenin ardından kapattım. "Ne diyor?" Gülümsedim. "Annem hafta sonu geliyor. Pazar günü akşam altıya bilet almış onu havaalanından almamı istedi." Tek kaşını kaldırdı. "Benden bahsettin mi?" Kıkırdadım. "Evet yani sayılır." Koltuktan doğruldu. "Ne demek sayılır bahsettin mi bahsetmedin mi?" Kısaca seni anlattım. Ne iş yaptığını nasıl tanıştığımızı ve iyi bir arkadaş olduğumuzu falan işte. " Gözlerini kıstı." Hmm demek arkadaş! " Bende doğruldum." Yapma Demir telefonda bu kadar oluyor. Altı yıldır hayatımda kimse olmadı pat diye söyleyemezdim. "Haklı olduğumu gösterir gibi tepki verdi." Tamam güzelim doğru söylüyorsun. Senin annen sonuçta en iyisini sen bilirsin." Anlayışlı halleri çok hoşuma gidiyordu." Yarın dikişlerin alınacak unutma! " Ayağa kalktı." Tamamen aklımdan çıkmış, sabah kahvaltıdan sonra birlikte gideriz." Peki diye cevapladım. Akşam olmak üzereydi." Kalkalım mı? "Başıyla onaylayıp bardakları toparladı. Tekneden önce ben indim. Demir son kez arkasına bakarak yanıma geldi." Bugün de çabuk bitti. Zaman akıyor seninle Leyla yetişmek imkansız! " Haklıydı. Aynı hisleri bende yaşıyordum." Hiç ayrılasım gelmiyor yanından. Buna bir çözüm bulmalıyım." Güldüm." Nasıl bir çözümmüş bu bakayım." O da güldü. " Henüz aklımda bir şey yok ama bulacağım. " Elimden tuttu otele gitmek için yola çıktık. Radyoyu açtım. Her akşam güneşin battığı yerden... gözlerin doğuyor gecelerime... İnanması güç ama Demir şarkıya eşlik ediyordu. Gözlerimi ondan hiç ayırmadım. Fark edince bana döndü." Neee? " Minicik bir kahkaha attım. "Şarkı söylüyorsun ilk kez gördüğüm için şaşırdım." Yanağıma dokundu. " Ne yani sen söyleyince sıkıntı yok ben söyleyince mi garip oluyor?" Ben de onun yanağına dokundum. " Hayır hayır lütfen devam et aksine çok hoşuma gitti. " Dudaklarını büzer gibi yaptı." Yok daha söylemem ilk ve sondu. " Yüzümü ekşilttim. Gülmeye başladı." Asık yüzünle bile çok çekicisin. " Hoşuma gitmedi değil." Hmm teşekkür ederim Demir bey."
Otele vardığımızı sonradan anladım. Aynı anda arabadan indik. Yine bir veda zamanı gelmişti. Yanıma yaklaştı iki elini birden belime dolayıp burnunu burnuma dokundurdu. "Seninle ne yapacağım ben?" Ben de ellerimi boynuna doladım ve hala burun burunaydık.

"Şikaye..."

Dudaklarıyla sözümü kesti...

SANA SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin