32. BÖLÜM - ACI.

18 0 0
                                    

İçeri ilk adımı attığımızda gördüğüm sadece şağaşalı oldukça gösterişli bir mekandan başka bir şey değildi benim için. Neredeydim ben? Burada ne arıyordum? Ben asla buraya ait biri değildim. Yüreğim sıkışıyor nefes almakta zorlanmaya başladım. Her yerde kahkahalar atılıyor, birbirlerini tanımayanlar tanışıyor, bol miktarda alkol dağıtılıyordu. Hillary yanımıza gelen herkese beni tanıştırıyordu. Yüzümde gerçek dışı bir tebessümle selamlaşmaları karşılıyordum. Bir ara kokteyl masamızda sakinlik olunca Hillary 'den müsaade isteyerek lavaboya doğru gitmek için yanından ayrıldım. Biraz nefes alabilmek için başka yer yoktu. Aynaya bakarken kendimi zor tutuyordum. Gözlerim buğulanmış ağlamaya hazır haldeydi. Eğer ağlarsam çok net anlaşılacaktı. Bir süre öylece lavaboda kaldım. Tam çıkmak üzereyken burnum kanamaya başladı. Durmuyordu, durduramıyordum. İlk kez burun kanamam bu kadar uzun sürmüştü. Yüreğim daha çok sıkışmaya başladı.
"Allah'ım yardım et!"
"Neden bu kadar kötü hissediyorum?"
Bu sıkıntı içim içimi yemeye başladı.
"Telefonum evet telefonum. Kahretsin masada unutmuşum!"
"Leyla! Ne oldu canım uzun süre gelmeyince merak ettim seni."
Aynadan yüzümü gördü.
"Aman Tanrım!"
"Bir şey yok Hillary sakin ol birazdan geçer."
"Nasıl sakin olmamı beklersin! Ya ciddi bir şey varsa?"
"Hayır Hillary kendimi bildim bileli var bu dediğim gibi birazdan geçer."
"Tamam o halde gidelim buradan yeteri kadar kaldık zaten dinlenmelisin."

Yakın dostlarına veda ederek mekandan ayrıldık. Eve varana kadar hiç konuşmadık. Seyir halinde boş boş dışarıyı izlerken istemeden göz yaşlarımda bu boşluğa eşlik ediyordu. Odama çıkar çıkmaz ilk işim Tuğba 'yı aramak oldu. İkinci çalışta açtı.
" Tuğba nasılsın?"
"Çok iyiyim abla herşey çok güzel gidiyor. Bugün düğünüm için alış verişe çıktık asıl sen nasılsın? Sesin hiç iyi gelmiyor?"
"Sevindim kardeşim. Ben idare ederim işte. Düğününde olamamak beni çok üzüyor sadece. Oysa ki hayalimiz bambaşkaydı."
"Sadece bunun seni üzdüğünü sanmıyorum abla. Bu kadar acı yetmez mi? Demir ağabeyim ayrı sen ayrı yerde acı çekiyorsunuz bırakın şu inadınızı artık."
"Biliyorsun son bir çekimim kaldı. Hepinizi çok özledim. En geç bir kaç hafta içinde dönmüş olurum ama Demir ile karşılaşmaya hazır değilim ya da öyle hissediyorum."
"Abla lütfen düğünüme gel. Sensiz olmak istemiyorum. Bırak ne olacaksa olsun. Böyle olmak çok mu daha iyi sence?"
"Yapamam Tuğba. Gerçekten hazır hissetmiyorum. O son hali aklımdan çıkmıyor. Delirmiş gibi davranması...Bilmiyorum."
"Abla sana bir şey söyleyeceğim ama emin değilim sadece tahmin. Demir ağabeyimde bir şey var iyi görünmüyor. Yüzü hep soluk ağır hareket ediyor. Her gün bir kaç saat şirketten de ayrılıyormuş. Şantiyede işler var deyip çıkıp gidiyormuş. Ozan bana ağabeyim normal değil bir şeyler var dedikten sonra onu her gördüğümde gözlemledim. Dediğim gibi ne olduğunu bilmiyorum ama sakladığı bir şey varmış gibi geliyor. "
Tuğba 'nın bu son sözlerini duyduktan sonra iyice paniklediğimi fark ettim. Durup dururken yüreğimin sıkışması bu yüzden olabilir miydi? Demir her zaman aramızda açıklanması olmayan bir bağın olduğunu söylerdi. Olabilir miydi? Bu yüzden onu hissediyor olabilir miydim? Allah'ım kendimi köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. Gitmeli miydim? Ya ciddi bir şey varsa?
"Yok bu böyle olmayacak. Ömer'i aramalıyım? Ama ya Demir 'e aradığımı söylerse? Of nasıl haber alacağım?"
Şimdi aramanın doğru olmadığını düşünerek yarın sakin kafayla nasıl haber alırım düşünmeliydim. Üzerimi değiştirip duş aldıktan sonra uykuya bıraktım kendimi. Umarım çabuk uyurum diye dua etmeye çoktan başladım.

***
Öğle olunca tekrar şirketten çıkıp hastaneye gittim. Bu diyaliz beni ciddi derecede bıktırmıştı. Doktorum eğer devam etmezsem ölüme kadar gideceğini söylediğinde sadece Leyla 'dan başka bir şey düşünmüyordum. Sanki sadece onun için çabalıyordum.
Hastaneden sonra şirkete altı gibi de eve geldim. Ev ahalisi salonda oturup akşam yemeğini bekliyorlardı. Televizyon kendi kendine konuşuyordu. Herkese selam verdikten sonra yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım. Direkt yatağıma attım kendimi. Vücudum fena derecede yordundu. Otuzbeş değil sanki yetmişbeş yaşında gibiydim. Akşam yemeğine çağırıldıktan sonra zor bela aşağı indim. Sadece çorba içeceğimi söyledikten sonra annem araya girdi.
"Demir iyice zayıfladın oğlum. Artık doğru düzgün bir şey yememeye başladın. Bu halin hepimizi üzüyor toparlan artık."
"İyiyim ben anne geç yedim o yüzden pek aç değilim sadece çorba yeterli."
Anneme yalan söylediğim için kendimi daha berbat hissediyordum. Tam bir kaşık alacakken Ozan bir hışımla kumandayı kaptığı gibi televizyonun sesini açtı.
" Türk güzeli İngiltere'yi salladı. Eski milli gururumuz Leyla Güzel İngiltere'nin en ünlü dergisinde marka yüzü oldu. Tüm sosyal medyada tıklanma rekoru kıran Leyla Güzel'in dergi fotoğrafı hem İngiltere 'nin hemde Türkiye' nin gündemine bomba gibi düştü. İşte milli gururumuzun dergi fotoğrafları. "

SANA SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin