Dönüş

13 1 0
                                    

"Leyla! Bu kadar erken beklemiyordum seni." Onu görünce kalp atışlarımın hızlandığını hissettim.
" Duramadım Demir, sen burada bu haldeyken orada kalamazdım!"
Sımsıkı sarıldım. Leyla'm canım sevgilim...
"İnanılmaz mutlu oldum hoş geldin meleğim."
Bir adım geri attı." Baban nasıl Demir bir haber var mı?" Elinden tutup babamın kaldığı yoğun bakım odasının camına yaklaştık. Babam hala öylece kıpırdamadan yatıyordu.
" Hala bir değişiklik yok sadece bekliyoruz! " Ozan Tuğba'nın nerede olduğunu sordu.
" Hastanenin önüne gelir gelmez ben arabadan indim park edip gelecek birazdan burada olur."
Anladım ki yoldan direkt olarak buraya gelmişlerdi.
" Eve gitseydin ilk önce keşke yorgunsun bütün gün araba kullandın! "
Belimden sarıldı. Başı göğsümdeydi.
" Aklım sürekli sendeydi ve seni görmeden eve gidemezdim. "
Bu kadına aşığım kalbine, kişiliğine, merhametine... Ona aşık olmak için bir sürü sebebim vardı.
" Peki tamam bir süre burada kalıp eve gideceksin ama! "
İstemsiz bir şekilde kabul etti. İkimizde camdan babamı izlemeye devam ediyorduk ki babamın bağlı olduğu makinelerden ses gelmeye başladı. Kalbi durmuş olamazdı bu başka bir sesti. Yoğun bakım hemşiresi koşarak odaya girdi. Bir süre babamla ilgilendikten sonra bana baktı. Baş parmağıyla onay işareti yapınca sevincimden ne yapacağımı şaşırmış Leyla'ya sarılmıştım. Şükürler olsun babam gözlerini açmıştı.
" Çok sevindim Demir umarım bir daha böyle bir durum yaşamayız!"
Hemen telefonu elime alıp annemi aradım. Ona babamın gözlerini açtığını söyleyince çığlık sesleriyle telefonu kapattı. Leyla'ın gelmesine sevinirken aniden sevincim ikiye katlanmıştı.
" Leyla 'm sen bana şans mı getirdin? Mutluluk mu getirdin? Sen yanımda olunca herşey mükemmelleşiyor sanki!"
Bu inanılmaz bir şeydi mucize gibi. Babamın yirmi dört saati doldurması gerektiğini, ona göre bir açıklama yapabileceğini söyleyen doktor Leyla' mın gelmesiyle birlikte bekleyişimizi sona erdirmişti.
" Sevgilim... Aşkım iyi ki geldin... Ömrüme... hayatıma... kalbime... SENİ SEVİYORUM!"
Şaşırmış gibi bana bakıyordu.
" Demir benimle ne ilgisi var ki? Baban dirençli olmasaydı belki de bu kadar erken uyanamazdı."
Alnından saçından öpüp sarıldım.
" Sen benim başıma gelen en güzel şeysin! Bunu anlamanı bekleyemem ama şunu bil iyi ki hayatımdasın!"

İlk tanıdığım anda da hissetmiştim bunu. Leyla' da çok özel bir şey vardı. Beni bu kadar çabuk kendine bağlamasının ilahi bir lütuf olduğunu düşünmeye başladım. Sebebi her neyse bilmiyordum ama çok güzel bir şey olduğunu biliyordum. Hala bedenlerimiz birbirine sarılıyken Leyla'da bana kendisini bildi bileli sakar olduğunu tekrar hatırlattı ve o günden sonra bir daha olmadığını benimde ona şans getirdiğimi söyledi. Haklı olabilirmiydim? Kader bizi bile isteye mi bir araya getirmişti? Bu bilinmezliğin başka bir adı daha varmıydı?

                               ***

Yanından ayrılasım gelmiyordu. Demir 'e şans konusunda hak vermeye başlamıştım en azından kendim için öyle diye düşündüm.
Yaklaşık bir saat geçtikten sonra koridordan birilerinin geldiğini gördüm. Demir elimden tutarak beni onların yanına götürdü.
" Anne bu Leyla ve benim için çok özel biri."
Dizlerim tityordu. Karşımda annesi! Ne kadar zarif bir kadın diye aklımdan geçirdim.
"Leyla, annem Elif, kız kardeşim Selin ve amcam Nedim."
Teker teker her biriyle el sıkıştım. Ozan ve Tuğba 'da yanımıza geldiler.
" Baba bu Tuğba o da benim için özel biri."
Demir araya girdi.
" Amca Leyla ve Tuğba kuzenler, onlarla Fethiye' de tanıştık fakat bunları daha sonra uzun uzun konuşuruz. Birazdan babamı normal odaya alacaklar."
Hala dizlerim ellerim titriyordu. Tuğba yanıma gelip farkında olmadan kolumdan sıkmaya başladı. O da benim gibi heyecandan ölüyordu sanırım.

Hemşire ve hasta bakırcılar Demir'in babasını yoğun bakımdan çıkarıyorlardı. Gözlerini açmış zoraki tebessüm ediyordu ailesine. Herkes aşırı mutlu ve heyecanlıydı. Çok zor bir durum olduğuna bir kez daha şahit olmuştum. Yüz elli dört numaralı odaya aldılar ve sarsmadan oldukça konforlu görünen hasta yatağına yatırdılar. Bu özel hastaneye ilk kez geliyordum. Göründüğünden daha lükstü. Elif hanım eşinin sağ tarafına geçip saçından sevmeye başladı.
" Kerim, bizi çok korkuttun çok şükür ki bizimlesin Allah seni bize bağışladı. Daha iyi olacaksın inşallah canım benim."
Elif hanımın eşine duyduğu hürmet o kadar güzeldi ki kaç yaşında olunursa olunsun aşkın hiç bitmeyeceğinin bir örneği gibilerdi. Onları hayranlıkla izliyordum. Benim anne ve babamda hala böyle taze aşıklar gibiydi. Bir an aklımdan onları geçirdim. Annemi orada bırakmıştım. Planımda onu ve teyzemi gezdirmek harika bir tatil geçirmesini sağlamak vardı ama bazı şeyler isteğimizin dışında gerçekleşmeye devam ediyordu. Hayat, planla iş yapılamayacağını bir kez daha kanıtlamıştı.
Kız kardeşi babasının diğer yanında bulunuyordu. Ellerini avuçlayıp defalarca öptü. Bu görüntü gözlerimden yaş gelmesine sebep oldu. Bir kez daha şükrettim herşey için.

Demir artık babasını emekliye ayırmayı düşündüğünü söylediğinde herkes içten bir tebessüm etti.
" Bu cici kızlar da kim oğlum?"
Kerim bey bizi işaret ediyordu.
" Afedersin baba tanıştırmayı unuttum. Leyla ve Tuğba"
İkimizi göstererek kısaca tanıttı.
Kerim bey aramızda ki durumu anlayınca gülümsedi.
" Hmm demek bu güzel kızlar sizin için özel ve önemli. Eh madem sizin için önemli bizim içinde öyle demektir."
Çok sevecen ve samimi bir insandı. İlk gördüğüm anda ısınmıştım. Annesi ayağa kalkıp yanımıza doğru geldi.
" Leyla kızım bu zor günümüzde yanımızda olduğun için ve Tuğba kızım sende öyle sizlere teşekkür ederim. Hastaneden taburcu olduğumuz zaman en kısa sürede evimizde yemeğe bekliyoruz. Tanışmak burada nasipmiş ama bunu saymıyoruz değil mi Kerim?"
Babası gülümseyerek samimiyetle yanıtladı.
" Tabiki Elif bu cici kızları daha yakından tanımak istiyoruz bizde. "
Bu teklifleri ve bize olan yakın davranışları beni çok mutlu etmişti.
" Öncelikle çok geçmiş olsun efendim, en kısa sürede ayaklanıp eski sağlığınıza kavuşmanız için dua edeceğiz. Teklifiniz için çok teşekkür ederim inşallah uygun bir vakitte görüşmek üzere tabiki öncelik sağlığınız."
Demir sırtıma eliyle dokundu.
" Baba Leyla uzun yoldan geldi. Müsaadeniz olursa dinlenmesi için gitmesi gerek. "
Haklıydı yorgunluk yüzüme yansımış olmalı ki Demir gitmemi istiyordu. Gideceğim için söz vermiştim. Prenses aklıma geldi. Odadan çıkarken Tuğba 'ya sorduğumda arabanın yanında ki küçük ağaca bağladığını söyledi. Bir an arabanın içinde kapalı kaldı diye endişelenmiştim. Tam iki saattir hastanedeydik. Saate baktığımda dokuzu geçiyordu. Demir ve Ozan arabaya kadar bize eşlik etti. Prensesi çözüp öptüm ve arka koltuğa koydum.
" Demir tekrar çok geçmiş olsun çok şükür ki mutlu haberle ayrılıyorum buradan. Yarın tekrar geleceğim istediğin bir şey var mı?"
Beni yanına yaklaştırıp başımı göğsüne yasladı ve saçımdan öptü.
" Sadece dinlenmeni istiyorum meleğim yarın haberleşiriz olur mu? Git ve güzelce dinlen. "
Tamam diyerek vedalaştık. Bende babamı ve kardeşimi görmek için sabırsızlanıyordum.

Bir buçuk saat sonra eve vardık. Önce valizleri bahçeye koyduk daha sonra kızımı kucaklayıp bahçe kapısını kapattım.  Prensesi artık yaşayacağı yere bıraktım. Çok mutlu olmuş gibi kuyruk sallıyordu. Bahçemiz kızıma yaşam alanı için çok uygundu. Geniş meyve ağaçlarının içinde çeşit çeşit çiçeklerin olduğu yemyeşil bir alandı. Annem oldum olası bahçeyi, çiçekleri çok severdi. Bu yüzden avlumuz çiçekten geçilmiyordu. Yarın prensesin alçısının çıkması gerektiğini hatırladım. Sanırım bu görevi Tuğba üstlenecekti. Zile bastım. Kapıyı açan kardeşimdi. Geldiğimize şaşırmış bir şey olduğunu düşünmüştü  haklı olarak. Annem oradayken ve benim çalıştığımı bildiği için ne oldu deyip duruyordu. İçeri girdik babam salonda televizyon izliyordu. O da bizi görünce şaşırdı. Şimdi olayı ben babama nasıl anlatacaktım. Bir arkadaşımın babasının kalp krizi geçirdiğini yanında olmam gerektiğini söyledim. Babam durumu anlamış olmalı ki üstelemedi. Acaba annem mi bir şey söyledi diye içimden geçirdim. "Babacığım ikimizde çok yorulduk şimdi dinlenmek istiyorum seni seviyorum."
Babama kocaman sarılıp yanaklarından öptüm ve iyi geceler dilerim.

Odamı yatağımı çok özlemiştim. İnsanın evi gibisi yoktu ve evet eve geldiğim için inanılmaz huzurlu ve mutluydum. Valizleri yerleştirecek halim bile yoktu zaten aceleside yoktu. Üzerimizi değiştirip yatağımıza uzandık. Telefonuma uzanarak saate baktım. Tuğba çoktan sızmıştı. Demir'i ve ailesini düşündüm. Hepsi de çok iyi insanlardı. Uzun zamandan sonra ilk kez hayal kurduğumun farkına vardığımda içimden geçen tek şey üç kelime oldu.

"Belki bir gün..."

SANA SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin