27. BÖLÜM - ilk adım

11 0 0
                                    

Leyla 'yı eve bıraktıktan sonra kafamda hala Vedat dolanıyordu. Bunca yıllık arkadaşım beni düşman bellemişti. Nasıl olabilir? Bu kadar gözünü karartmasının sebebi bu arazi olamazdı, mutlaka başka bir sebebi olmalıydı. Üsküdar' da ki evime gidip yalnız kalmak istiyordum. Ömer'i arayıp Vedat 'ın bu aralar nelerle uğraştığını bilmem gerekiyordu. Uzun zamandır evime uğramamıştım. Anahtarı sehpaya fırlatıp kendimi koltuğa attım. Ömer' e Vedat için talimat verdikten sonra bu işin içinde daha başka kimlerin olup olmadığını bilmem gerekiyordu. Eğer bu mevzuda yalnız değilse olayın burada kapanmayacağı aşikardı üstelik Leyla tehlike de olabilirdi. Bunu asla göz ardı edemezdim. Acil bir şekilde durumu açığa çıkarıp önlem almam şarttı. Aklımda bir sürü sorular dolaşırken telefonum çaldı. Arayan tabiki babamdı. Hemen açtım.
" Demir duyduklarım doğrumu bu nasıl olabilir?"
" Doğru baba! Bende senin gibi çok şaşırdım hatta inanmakta bile zorlandım ama Vedat'ın ta kendisiydi."
" Oğlum bu arazi davası nedir böyle? İki çocukluk arkadaşını düşman yapacak kadar ne olabilir?"
" Emin ol baba bende saatlerdir aynı şeyi düşünüyorum. Yakında daha iyi anlayacağız sen sağlığınla ilgilen. Vedat için üzülmedim değil sonuçta kaç yıllık arkadaşım ama suçlu baba ve cezasını da çekecek! En kötüsü ise beni Leyla ile tehdit etti. Herşeye eyvallah ama buna yeltenen herkezi bitiririm! "
" Haklısın oğlum. "
Telefonu kapattım. Bir daha Leyla 'yı kaybetme korkusunu düşündükçe aklımı kaçıracak gibi oldum. Hayır buna asla müsaade etmem! Biraz dinlensem iyi olacak diye düşündüm. Kafamı toparlamam gerekiyordu. Ne tür bir tehlike vardı önümüzde hiç bir şey bilmiyordum ama bir an önce çözmem gerektiğini çok iyi biliyordum. Biraz uyuyabilmek için gözlerimi kapattım.

Uyandığımda gün ağarmıştı. Telefonuma uzanıp saate baktığımda dokuzu geçiyordu. Biraz dinleneyim derken çok fazla uyumuştum. Hemen kalkıp bir duş alarak ofise doğru yol aldım. Kapıdan girdiğim gibi Ömer yanıma geldi.
" Günaydın Demir bey, size verdiğiniz talimatla ilgili bilgi vermek için geldim."
" Önce iki kahve söyleyelim sen anlatmaya başla."
" Demir bey, Vedat 'ın borcu yüzünden şirketin durumunu zaten biliyorsunuz lakin durum biraz karışık. Vedat borcu yüzünden şirketin kasasından oldukça yüklü miktarda para almış daha doğrusu çalmış. Babasından korktuğu için parayı bir an önce toparlayıp yerine koymak istemiş çünkü Harun bey, o arazi için ayırdığı bütçeyi çaldığını duyarsa Vedat için pek iç açıcı durum olmayacaktı ve bu parayı en kısa zamanda yerine koyması gerekiyordu. Vedat o gece barda tanıştığı bir kadınla oradan ayrılıyor. Kadına derdini anlatınca çözümü tefecide buluyor. Anlayacağınız üzere kadının o akşamki avı Vedat oluyor. Buna bir güzel senet imzalatıp yüklü bir borca sokuyorlar tabi Vedat'ın hala durumdan haberi yok. Kadının ona iyilik yaptığını zannediyor. Senetin günü gelince bunu sıkıştırıyorlar. Çaresizlik içinde kaldığını anlayınca Harun bey'e olduğu gibi herşeyi anlatıyor ama Harun bey, duyduğu an da olduğu yere yığılıp kalıyor. Hastaneye götürdüklerinde kalp krizi şüphesi varmış fakat şüphelendikleri gibi çıkmamış sadece kalp spazmı geçirmiş. Harun bey, tek oğlunu kaybetme korkusu yaşamak istemediğinden dolayı arazi için ayırdığı parayı tefeciye faizi ile birlikte ödemek zorunda kalıyor bu yüzden şirket batmak üzere. Durum bundan ibaret Demir bey . "
" Bu olayın benimle ilgilisi ne? "
" Hırsı Demir bey. "
Arkadaşım, dostum dediğim insan hırsı uğruna herşeyi yakıp yıkmıştı. Harun ağabey'nin yıllarca emek verdiği, tırnaklarıyla kazıyıp büyüttüğü şirket şimdi Vedat yüzünden yok olmanın eşiğindeydi.
" Tamam verdiğin bilgiler için sağol Ömer. Avukat dün belediye ile ilgili işlemleri ne yaptı? İzinler çıktı mı?"
" Bir kaç eksik dışında herşey tamam Demir bey, onlarda en geç iki gün içinde hallolur siz merak etmeyin."
"İzinler çıkar çıkmaz beni haberdar edin. Şantiye şefiyle toplantı yapacağız. Bu ayın sonunda inşaata başlamamız gerek. "
" Elbette Demir bey, izninizle. "
Bu kahve kesmeyince bir tane daha söyledim o ara telefonum çalıyordu.
" Efendim baba... "
İşlerle ilgili kısa bir konuşmadan sonra kapattık. Ardından bir kez daha çaldı. Bu kez arayan Leyla'm dı.
" Sevgilim! "
" Demir, komiser Sinan bey, aradı. Bizi şubeye çağırıyor ne olduğunu bilmiyorum ama önemli olduğunu söyledi sanırım ifadeyle ilgili olabilir."
Aniden avuç içlerimden ateş çıkmaya başladı. Bu komiser Sinan denen adam beni değil de neden Leyla 'yı aramıştı.
" Tamam sevgilim seni alır birlikte geçeriz. "
" Canım ben yoldayım sen oraya gelirsin. "
Tamam demekten başka çare bırakmamıştı. Ben olmadan orada olmasını istemiyordum. Apar topar şirketten çıkıp yola koyuldum. Bir süre seyir halinde olduktan sonra Leyla 'yı aradım.
" Nerdesin meleğim? "
" Şimdi arabayı park ediyorum sevgilim. "
Aksilik olacak ya trafikte kalmıştım resmen.
"Ben yarım saat kadar gecikebilirim meleğim berbat bir trafik var!"
Kısa bir konuşmadan sonra kapattık.
Bir an önce şubeye varmalıydım. İkisinin yanyana olmasına tahammülüm yoktu. Işıklara takılmak tam bir işkenceydi. Sanki santim santim ilerliyor gibi hissediyordum.

SANA SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin