238. Ders Yûsuf Sûresi 31-37

23 4 32
                                    

238. Ders :

12. Cüz, 12. Sûre, 238. Sayfa
Yûsuf Sûresi
31-37. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

31

فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ
Azizin hanımı onların mekrini işitince, onlara davetçi gönderdi.

Züleyha, şehirdeki kadınların kendi gıyabında böyle ileri geri konuşmalarını işitince, onları saraya davet etti.

Ayette, kadınların yaptıklarından “mekr” yani tuzak olarak bahsedilmesi şu cihetlerden olabilir:

-Çünkü onlar bu tür konuşmaları tuzak kuran kimsenin gizliden işler çevirmesi gibi yapmışlardı.

-Veya Züleyha onlara bu sırrını gizli tutmaları kaydıyla söylemişti, ama onlar bunu ifşa ettiler.

وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً
Ve onlara mükellef bir sofra hazırladı.”

وَآتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِّنْهُنَّ سِكِّينًا
“Onlardan her birine bir bıçak verdi.

Ta ki, ellerinde bıçaklar olduğu halde yerlerine otursunlar. Yûsuf (عليه السلام) onlara çıktığında şaşırıp kalsınlar. Kendilerinden geçip ellerini kessinler. Bu da Züleyhaya delil olsun, bununla onları ilzam etsin.

Şöyle bir mana da olabilir: Züleyha kırk kadın çağırmıştı. Yûsuf (عليه السلام)'ı onların yanına çağırdığında eli bıçaklı kırk kadının arasında Yûsuf (عليه السلام) korkacak, Züleyhanın mekrini anlayacaktı.

Züleyhanın bu daveti, doğrudan bir ziyafet daveti de olabilir. O zamanın sosyetesi yaslanarak yiyip içtiklerinden ayette böyle ifade edilmiştir.[1>

İslâmda ise, böyle yaslanarak yiyip içilmesi yasaklanmıştır.

وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّ
Ve “çık karşılarına” dedi.”

فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ
“Onu gördüklerinde, gözlerinde çok büyüttüler.

Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) şöyle buyurur: “Miraç gecesinde Hazreti Yûsuf'u (عليه السلام) gördüm. Ayın ondördü gibi idi.

Denildi ki: Yûsuf'un (عليه السلام) yüzünün parıltısı duvarlarda görülürdü.

وَقَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ
Ve (şaşkınlıkla) ellerini kestiler.”

Onu gördüklerinde, aşırı heyecandan bıçaklarla ellerini kestiler.

وَقُلْنَ حَاشَ لِلّهِ مَا هَذَا بَشَرًا
Dediler ki: Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil.

Haşa lillah” ifadesi Allahu Teâlâyı acz sıfatlarından tenzih etmektir ve böyle bir şeyi yaratmasından dolayı hayretini bildirmektir.[2>

إِنْ هَذَا إِلاَّ مَلَكٌ كَرِيمٌ
Bu, olsa olsa ancak yüce bir melektir.

Çünkü böyle bir cemâl, insan için alışılmış bir şey değil.

Çünkü; parlak bir cemâl, yüksek bir kemâl ve tam bir masumiyet meleklerin özelliklerindendir.

Veya O’nun cemâli, insan cemâlinin fevkindedir. O güzelliğin daha fevkinde ancak melek olabilir.





✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin