278.Ders Nahl Sûresi 103-110

15 2 7
                                    

278. Ders :

14. Cüz, 16. Sûre, 278. Sayfa
Nahl Sûresi
103-110. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

103

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ
Muhakkak biliyoruz ki onlar: “Ona bir insan öğretiyor” diyorlar.

Bununla, Amir Bin Hadramî’nin Cebra isimli Rum kölesini kastediyorlardı.

Denlidi ki: Bundan murat Cebra ve Yesara isimli iki Rumdur. Bunlar Mekkede kılıç yapıyorlardı. Tevratı ve İncili okuyan kimselerdi. Hazreti Peygamber(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) bunlara uğrar, okuduklarını dinlerdi.

Denildi ki: Bundan murat, Selman-i Farisi’dir(رَضِىَ اللهُ  عَنْه).

لِّسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ
İsnat ettikleri kimsenin dili yabancıdır.

Onların haktan saparak nisbet ettikleri kimsenin dili yabancıdır, Arabça değildir.

وَهَذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُّبِينٌ
Bu (Kur’ân) ise, apaçık bir Arabçadır.

Bu Kur’an ise, beyan ve fesahat özelliğine sahip apaçık Arabça dili üzeredir.

Yani, Hazreti Peygamberin(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) dinlemiş olduğu şey, yabancı bir kelâmdır, onu ne kendisi anlar ne de siz. Kur’an ise Arabçadır, en küçük bir dikkatle bile onu anlarsınız. Böyle olunca, bu Kur’anı nasıl olur da Arab olmayan birinden kapmış olabilir? Farz-ı muhal Hazreti Peygamberin(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) o kimseyi dinleyerek manayı öğrendiği, lafzı ise ondan almayıp kendisi ifade ettiği düşünülse bile, yine iddiaları geçerli olamaz. Çünkü Kur’an mana cihetiyle mu’cize olduğu gibi, lafız yönüyle de mu’cizedir. Ayrıca Kur’anda olan pek çok ilimlerin, bu ilimlerde üstün bir muallimle uzun süre beraber olmadan öğrenilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Hazreti Peygamber(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) nasıl olur da ara sıra uğramış olduğu çarşıdaki bir köleden bu ilimleri öğrenmiş olabilir? Kaldı ki, o kölenin dili yabancıdır, Arabça değildir.

Onların bu gibi cılız sözlerle Kur’anı tenkid etmeye çalışmaları, son derece acze düştüklerine bir delildir.






104

إِنَّ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللّهِ لاَ يَهْدِيهِمُ اللّهُ
Allah’ın âyetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez.

Allahın ayetlerinin O’nun katından olduğuna inanmayanlar var ya, Allah onları hakka veya kurtuluş yoluna sevketmez.

Denildi ki: Cennete sevketmez.

وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Ve onlara elem verici bir azap vardır.

Ahirette onlar için elim bir azap vardır.

Allahu Teâlâ, onların Kur’an hakkındaki şüphelerini ortaya koyup tenkitlerini reddettikten sonra, onu inkârlarından dolayı kendilerini tehdit etti. Sonra da işi kendi başlarına çevirip şöyle buyurdu:







105

إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللّهِ
Ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar (Kur’an hakkında) yalan iftira eder.”

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin