253.Ders Ra'd Sûresi 35-42

15 4 10
                                    

253. Ders :

13. Cüz, 13. Sûre, 253. Sayfa
Ra'd Sûresi
35-42. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

35

مَّثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ
Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir:”

تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ
“Altlarından ırmaklar akar.

أُكُلُهَا دَآئِمٌ وِظِلُّهَا
Yemişleri süreklidir, gölgeleri de.

Onun meyveleri asla bitmez. Gölgesi de öyledir. Dünyada gölge güneşle ortadan kalkar, ama orda öyle değildir.

تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَواْ
İşte bu, takva sahiplerinin akıbetidir.

İşte, anlatılan bu cennet, müttakilerin varacakları yerdir.

وَّعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ
Kâfirlerin akıbeti ise ateştir.

Kâfirlerin varacakları yer ise, başka yer değil, ancak cehennem ateşidir.Bu şekilde cennet ve cehennemin ardı ardına anlatılmasında müttakileri ümitlendirmek, kâfirleri ise korkutmak vardır.





36

وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Sana indirilenle ferahlanıyorlar.

Ayette nazara verilen ehl-i kitap, Abdullah Bin Selâm ve arkadaşları, ayrıca Hristiyanlardan seksen kişidir. Bunlar İslama girmiş kimselerdir. Hristiyanlardan İslama girenlerin kırkı Necrandan, sekizi Yemenden ve otuz ikisi de Habeşistandı.

Ayetten murat, genel anlamda ehl-i kitap da olabilir. Çünkü onlar Hazreti Peygamber(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ)'e inenlerden kendi kitaplarına uygun olanları gördükçe ferahlanıyorlardı.

وَمِنَ الأَحْزَابِ مَن يُنكِرُ بَعْضَهُ
Bununla beraber, o gruplardan onun (Sana indirilenlerin) bir kısmını inkâr edenler de vardır.”

Onlardan Hazreti Peygamberliğe (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) düşmanlıkta hizip haline gelen Ka’b Bin Eşref ve yandaşları, Seyyid ve Akıb ve bu ikisinin taraftarları gibi olanlar ise, kendi dinlerine muhalif olanları veya dinlerinde tahrif ettiklerine uygun gelmeyenleri inkâr ediyorlardı.

قُلْ إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللّهَ وَلا أُشْرِكَ بِهِ
De ki: Ben ancak Allah’a kul olmakla ve O’na şirk koşmamakla emrolundum.

Ey Peygamber! Sen o inkârcılara cevap olarak de ki: Ben, bana indirilen ayetlerle Allaha ibadet etmek ve O’nu ibadette tek olarak tanımakla emrolundum. Bu ise dinin temelidir, bunu inkâra bir yol bulamazsınız. Ama şeriatlerinize/ hükümlerinize muhalif görüp inkâr ettikleriniz ise, dinin aslına temas etmeyen cüzî meselelerde bir muhafelettir, asla bid’a değildir.

إِلَيْهِ أَدْعُو
Ben sadece O’na dua ediyorum.

Ben sadece O’na dua ederim, başkasına değil.

وَإِلَيْهِ مَآبِ
Dönüşüm de O’nadır.”

Ve amellerimin karşılığını görmek için dönüşüm O’nadır, başkasına değil. Ve bu da peygamberlerin aralarında ittifak ettikleri bir durumdur. Ama bundan başka olan dinin fûruatına gelince, bunlar asırlara ve milletlere göre farklılık gösterebilir. Dolayısıyla İslâm dininde kendi dininize muhalif gördüğünüz fûruatı inkâr etmenin bir manası yoktur.





✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin