308.Ders Meryem Sûresi 52-64

10 3 3
                                    

308. Ders :

16. Cüz, 19. Sûre, 308. Sayfa
Meryem Sûresi
52-64. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

52

وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ
Biz ona Tur dağının sağ yanından seslendik.

Turun sağ tarafı, Hz. Musa'nın (عليه السلام) konumuna göre sağ tarafıdır. İlahi kelâm bu cihetten Hz. Musa'ya (عليه السلام) temessül etmiştir.

وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا
Ve özel konuşmak için kendimize yaklaştırdık.

Bir hükümdarın özel bir lütufla muhatabını huzuruna alması gibi, O’nu özel lütfumuza mazhar kıldık. Ayet metninde geçen “Neciy” kelimesi yükseklik manasına da gelir. Bazı rivayetlerde Hz. Musa'nın (عليه السلام) semavatın fevkine yükseltildiği, hatta ilâhî kader kaleminin sesini işittiği söylenir.





53

وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا
Rahmetimiz sonucu, kardeşi Hârûn’u bir nebî olarak kendisine bahşettik.

Hz. Musa (عليه السلام) “Ve bana ehlimden bir vezir ver. Kardeşim Harun’u.” (Taha, 29) diye dua etmişti. Cenab-ı Hak duasını kabul etti, kardeşini O’na vezir ve yardımcı kıldı. Hz. Harun’un, Hz. Musa’dan (عليهما السلام) daha yaşlı olmasına rağmen O’na destekçi kılınması, ilâhî rahmetin bir tecellisidir.





54

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ
Kitapta İsmail’i de an.”

إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ
“Çünkü o, vaadine sadık idi.

Cenab-ı Hakkın Hz. İsmail'i (عليه السلام) bu özellikle yâd etmesi, bununla meşhur olmasındandır ve bu babta bazı şeylerle vasfedilmesindendir. Bunlar başkasında o derece görülmeyen hallerdir. Mesela, babası tarafından kurban edilme durumu haber verildiğinde sabrı vaat etti ve şöyle dedi: “Babacığım, sana ne   emrolunuyorsa yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.” (Sâffât, 102) ve sözünde durdu.

وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا
Ve rasûl bir nebi idi.

Hz. İsmail (عليه السلام) hakkında hem rasûl, hem de nebi vasfının yer alması delâlet eder ki, rasûlün illa şeriat sahibi olması lazım değildir. Çünkü Hz. İbrahim'in (عليه السلام) evlâdı, O’nun şeriatı üzere idiler.





55

وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ
Ehline namazı ve zekâtı emrederdi.

En önemli şeyle iştiğal olarak ehline namazı ve zekâtı emrederdi.Burada, kişinin kendinden başlayarak kendine en yakın olanları da kemâle sevketmesini görürüz. Şu ayetlerde de bu manaya dikkat çekilmiştir:

“(Önce) en yakın hısımlarını uyar.” (Şuara, 214)

Ehline namazı emret.” (Taha, 132)

Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyun.” (Tahrîm, 6)

Denildi ki: Ayette geçen “ehlinden” murat ümmetidir. Çünkü her peygamber ümmetinin babasıdır.

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin