249. Ders :
13. Cüz, 13. Sûre, 249. Sayfa
Ra'd Sûresi
06-13. Âyet-i Kerîm'eler.بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ
6
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ
“Ve senden iyilikten önce hemen kötülüğü getirmeni isterler.”Bunlar, afiyet istemek yerine, acele ile cezayı istiyorlar. Şöyle ki: Dünyada başlarına gelecek azap ile tehdit edildiklerinde, dalga geçerek hemen gelmesini istemişlerdi.
وَقَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِمُ الْمَثُلاَتُ
“Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmiştir.”Onlar gibi ilâhî ayetleri yalanlayanların cezaları gözler önündedir. Onlara ne oluyor ki bunlardan ibret almıyorlar, onların başlarına gelenin kendi başlarına da gelebileceğini hesap etmiyorlar?
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ لِّلنَّاسِ عَلَى ظُلْمِهِمْ
“Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karşılık insanlara mağfiret sahibidir.”Senin Rabbin, insanlar kendi nefislerine zulmetmelerine rağmen yine de onlara mağfiret edicidir.Ayette tevbeden önce Allahın affının caiz oluşuna bir delil vardır. Çünkü tevbe eden kimse, artık zulmü üzere değildir.
Allahın tevbe etmeyeni affetmesini uygun görmeyenler ise, ayetteki “zulüm” ifadesini “küçük günahlar” şeklinde yorumladılar. Çünkü, büyük günahlardan kaçınan kimselerin küçük günahları bağışlanmaktadır: “Eğer size yasaklanan kebairden (büyük günahlardan) kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi hoş bir yere koyarız.” (Nisa, 31)
Veya bunlar Allahın mağfiretini “örtmek ve mühlet vermek” şeklinde te’vil ettiler.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَشَدِيدُ الْعِقَابِ
“Ve gerçekten Rabbin, azabı da çok şedid olandır.”Allahın cezalandırmasının şedid olması, kâfirler içindir veya dilediği kimseler içindir.
Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) şöyle buyurur: “Allahın affı ve bağışlaması olmasaydı kimse rahat bir hayat yaşayamazdı. O’nun vaîdi ve cezası da olmasaydı herkes “Allah nasıl olsa affeder” deyip günahlara dalardı.”
7
وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْلآ أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ
“O kâfirler, “Rabbinden ona bir ayet (mu’cize) indirilse ya?” derler.”Onlar, Hazreti Peygambere inen ayetleri ayetten saymıyor, Hazreti Musa ve Hazreti İsa'ya (عليهما السلام) verilenler gibi mu’cizeler talep ediyorlardı.
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرٌ
“Sen ancak bir uyarıcısın.”Ey Peygamber! Sen de diğer Peygamberler gibi ancak bir uyarıcısın. Sana düşen ancak nübüvvetinin sıhhatini gösteren mu’cize türlerini getirmektir, yoksa onların istediklerini göstermek değil.
وَلِكُلِّ قَوْمٍ هَادٍ
“Ve her kavim için bir yol gösterici vardır.”Her kavmin bir peygamberi vardır. Ona verilen mu’cize, kavmin durumuna göredir. Bu peygamberler hakka sevkederler ve doğru olana çağırırlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚
EspiritualKur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 devamıdır. Kapak Tasarımı : @Fatel16_13 kardeşimize aittir