38. Bölüm ''Zamanın içinde saklı mucize''

821 59 37
                                    

SAGU | gözyaşı |

38. Bölüm ''Zamanın içinde saklı mucize''

Düşüncelerimin gözlerimin önünde uçuştuğu esnada kısa bir boşluk bulup bana doğru uzatılan telefonu aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşüncelerimin gözlerimin önünde uçuştuğu esnada kısa bir boşluk bulup bana doğru uzatılan telefonu aldım. Ben telefonu alır almaz Ceylan hanım bana gülümseyerek oğlunu da alıp salondan çıktı. 

Telefonu boğazımı küçük bir öksürükle temizledikten sonra kulağıma götürdüğümde içime kaçan sesimi ben bile zor duymuştum. ''Efendim.'' Elim ile boğazımı sıvazlarken Onur'un derin nefesinden sonra ''Ela iyi misin? Arıyorum telefonun kapalı merak ettim.'' demesi ile masanın üzerindeki telefonuma çevirdim gözlerimi. 

Hızla oraya gidip açmaya çalıştığımda da telefonun kapalı olduğunu fark ettim. Kapandığını hiç fark etmemiştim bile.

''Kapanmış bende fark etmedim ki.'' diye bir açıklama yaptığımda kenardaki sandalyelerden birini çekerek oturdum. Şuan ki telefon konuşmamız diğerlerinden çok farklıydı. Onur beni Ceylan hanımı arayacak kadar çok merak etmişti. Oysaki ben başka şeyler düşünmüştüm. Kaşlarımı çatarak salladım kafamı yersiz düşüncelerim için. Bazen dozu gerçekten kaçırıyordum.

''Geçen gün gitmek zorunda kaldın konuşamadık. Yarın hafta sonu gelir misin restorana?'' Onur'un en sevdiğim yanlarından birisi direk konuya girmesi olsa da şuan bu hiç hoşuma gitmemişti. Birden bire ondan kaçar olmuştum. Aslında her şey ağabeyimin benim hislerimi öğrendiği gün başlamıştı. Çorap söküğü gibi ardından gelen Deniz gerçeği de dahil. 

''Bunu eve gidince söylesem olur mu?'' diye çekine çekine sorduğumda yanlış anlaşılmaktan korkmuştum. Onur olayları çabuk kavrayıp anlayabilecek birisi olduğundan tavırlarımdan kolay çıkarım yapabilirdi. Tabi aşkım hariç.

''Tabi olur. Şimdi telefonu Ceylan hanıma ver istersen ayıp olmasın. Eve gidince konuşuruz.'' diye düşünceli bir şekilde konuştuğunda uykudan uyanmış gibi etrafıma bakarak sandalyeden kalktım ve onu onaylayarak telefonu kapattım.

Kabanımı giyip çantamı taktığımda Ceylan hanıma seslenip telefonu vererek Yağız'ı öpüp çıktım evden. Hava yine bildiğimiz gibi insan üzerinde bir ceza gibi etkisini bırakıp üşütüyordu.

Caddeye çıktığımda karıştığım kalabalık arasından insanlara göz gezdirdiğimde herkesin ayrı bir telaşı vardı. Her normal insan gibi. Dünyanın bir kuralıydı bu.

Göğsüme fiziksel bir baskıdan çok zarar veren sevdam, kalbimi pompalamak yerine işlevi dışında çalışıyordu.

Oysaki bilmezdim bir hissin canımı bu kadar yakacağını... 

Sevmek güzel bir eylem olması gerekmez miydi? Şimdi anlıyordum insanın aşkta sadece iki yolunun olduğunu. Sevmek ve sonsuza kadar sevilmek. Ben beni sevene hiç rastlamamıştım zaman yolculuğumda fakat kalbimin kapısı kırılalı çok olmuştu. Keşke kırılan sadece kalbimin kapısı olsaydı diye geçirdim içimden. 

SAGU | Gözyaşı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin