12. bölüm '' Koruyucu ''

1.7K 109 44
                                    

SAGU | gözyaşı |

12.Bölüm ''Koruyucu''

        Kaybetmenin ne demek olduğunu bilenlere ithafen...


  Hayatın belli evreleri olurdu insanın derisine yapışan. Doğardık, ağlardık, büyürdük, sever sevilirdik ve ölürdük. Her bir evrenin içi de başka bir evreye açılır, sonra o başka bir evreye, sonra başka bir evreye. Matruşka gibi.

   Büyüdüğünde onun bile boyutları karşılardı seni. İlk okulda büyürdün, orta okulda büyürdün, lisede büyürdün, üniversitede büyürdün. Ama eğer okumamış ve hayata erkenden atılmışsan, bu evrelerin hepsini birden yaşardın ve birden büyürdün.

   Bu evrelerde hayatına başka insanlar girerdi. Ya sen yardımcı olurdun buna , ya da kendiliğinden olurdu. Dostun olurdu belki . Belki de hayatını paylaşacağın bir beden. Bu paylaşımı anlayana kadar geçen süre ne kadar karmaşık ve zordur oysaki değil mi? Birbirlerini mest etme çabaları, beraber dinlenen müzikler, gezilen sahiller, birlikte yürünen sokaklar, kutlanan doğum günleri... Sonra anlardın evet bu o. Bu hayatımı paylaşacağım insan.

   Bunların hepsini var sayarsak ve hayatın evrelerinin içlerinde olduğumuzu düşünürsek, karşımdaki bu kızın elinde tuttuğu şey benim hayatımın hangi evresine denk geliyordu. İşte bunun cevabını bilmiyordum. Sanki şuan bana uzatılan bu kutudaydı cevap.

   Ela'nın dizginleştirici gülümsemesi yavaş yavaş kendini kaybederken bunun elinde tuttuğu paketi almayışımdan kaynaklı olduğu anladım. Daha fazla yüzmeyecektim bu düşünce havuzunda. Bana uzatılan paketi ileri doğru uzanarak hafif bir gülümsemeyle aldım. Bununla birlikte Ela'nın yüzünden uzaklaşan tebessüm yerini tekrar alırken , ben elimdeki pakete bakıyordum.

   Bir gerginlik yokluyordu bedenimi. Sanki elimde tuttuğum bir bombaydı. Bu düşünceme garipçe gülümserken Ela'nın öksürüğü ona bakmamı sağladı.

'' Umarım beğenirsiniz. '' Ses tonundaki incelik ve naiflik sanki bu kutudan çıkmış ve hediye olarak kulaklarıma akmıştı. 

Daha fazla beklemeden ve bekletmeden bana sunulan bu gizemi açmak istedim. Tuttuğum kutuyu masanın üzerine bırakarak kapağına götürdüm sağ elimi. Açtığımda beni karşılayan şey ise tebessümümü genişletmişti. Kutunun içi dışına tezat koyu bir mavilikteydi ve küçük kutuyu süsleyen bir bileklik duruyordu. Tebessümüm yüzümdeki yolculuğunu yavaş yavaş yitirirken deri olan bilekliği elime aldım. Gri tonlarında olan deri bilekliğin tam ortasında sırasıyla mavi, siyah ve sarı renginde üç tane boncuk vardı. Ve bağlanması için bırakılan kısa gri ipleri. Avucumun içinde yatan bilekliği baş parmağımla okşarken bakışlarım Ela'yı buldu. Aynı gülümsemesi yüzünde dururken benim dudaklarım işlevini kaybederek farklı bir şekilde gülümsedi. Hediye almıştım bir çok kez ama bu bilekliği hepsinden farklı kılan bir şeyler vardı. Hediye eden kişiyi tanımadığımdan mıydı bu yoksa bir bilinmezden çıkıp başka bir bilinmeze girmem miydi ? Kafamın içindeki esinti üzerine göz perdelerimi çektim ve avucumda olan bilekliği iyice yerleştirdim oraya.

'' Teşekkür ederim. Çok güzel gerçekten. '' Bu duruma en mantıklı cümle bu olsa gerekti ve bende zaten dilimin ucuna gelen şeyi direk çıkarı vermiştim. Ela kafasını anladığını belirtmek amacıyla sallarken aynı zamanda önüne düşen bir kaç saç tutamını da geriye doğru savurmuştu. Yüzüme bakıyordu. Gözlerini avucumdaki bilekliğe çevirdi ve sonra tekrar bana baktı. Aynı hareketi istemsizce kendimin de yaptığını fark edince, Ela'nın neden bu şekilde baktığını anlamıştım. Bu beklentinin nedeni bilekliğin avucumda değil bileğimde olmasıydı. Bunu geç fark etmiş olsam da sesli çıkan nefesimle bir tebessüm ettim.

SAGU | Gözyaşı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin