18. Bölüm ''İçimde ki ben''

1.3K 81 26
                                    

       İyi okumalar dilerim. Bölüm sonu yorumlarınızı ve votelerinizi unutmayın. Sevgiyle kalın.♥ 

         Onur'dan;

''Azat Onur! Film başladı mı oğlum?'' Annemin naif sesinin inceliği, kulaklarımı doldururken gülümsedim. Sesinde ki o şefkat ve ince merak tınısı huzurlu hissetmemi sağlıyordu. 

Annem'in mutfaktan elinde çaydanlıkla gelmesiyle; ben de tüm gülümseme mi önüne sererek, yüzüne karşı cevapladım sorduğu soruyu.

''Yok annem, başlamadı.'' Annemin elindeki çaydanlık altlığını alarak masaya koydum. Böylece annem daha rahat bir şekilde çaydanlığı getirip masaya koymuştu. Yanıma oturdu. Yüzüme baktı ve hafif gülümsedi. Önüne dönerek '' Sesini aç başlayacaktır şimdi.'' dedi bardakları doldurarak. Çayın hışırtılı berrak sesi ve televizyonun sesi birleşirken anneme baktım. Hafif beyazlamış kahverengi saçları ahenkli bir şekilde gelişigüzel toplanmış duruyordu. Hayatımda gördüğüm en güzel görüntülerden bir tanesiydi bu. 

Yaklaşık iki saat önce annem aramış ve eve erken gelmemi söylemişti. Ben de Ela ve Deryayı evlerine bırakarak hemen eve gelmiştim. Zamanda geriye gittiğimde haksızlığın göz yaşları bana çok net bir şekilde ışık yakıyordu. 

Evet! Tarık beyin Ela'ya çokta haklı sayılmayacak bir şekilde bağırması beni oldukça sinirlendirmişti fakat bu kesinlikle patron-çalışan ilişkisinden kaynaklıydı. Böyle bir üsluba asla kafamı çeviremezdim! Ne kendim yapardım, ne de etrafımda böyle bir şey olmasını hazmede bilirdim. 

''Başladı!'' Annemin heyecan dolu sesi üzerine arkama yaslanarak televizyona çevirdim kafamı. Annem de eline aldığı çay bardağı ile pür dikkat filme odaklıydı. Bu filmi defalarca izlemiş olsak da, o ilk izleyiş izlenimi hala gitmemişti üzerimizden.

Yaklaşık iki saat kadar bir sürenin sonunda film bitmiş yerine başka bir şey başlamıştı. İlgimizi çekmediği içinde annem sesini kısmış ve sohbet etmeye başlamıştı benimle. Annemle olmak dünyanın en güzel şeyi olsa da o minicik eksiklik, içimi öylesine kemiriyordu ki aradıklarımı bulmadan da bu böyle devam edeceğe benziyordu. 

Saçlarımın arasında dolanan parmaklarla uyku eksenine geçiş yapmamak için adeta güçlü bir mücadele veriyordum. Annemin dizinde iken bu zor olacağa benziyordu. Annemin şuan bana doğru bakıp gülümsediğine emindim. Bu gözlerimin kapalılığı ile bana gülümseme getirmişti. 

''Neye gülüyorsun?'' Annemin gülümseyen sesi, gülümsememi daha da genişletirken sadece ''Hiç!'' diye bir kelime çıkmıştı ağzımdan. Annemin derince ne aldığını nefesi hissederken bunun diğerlerinden farklı olduğunu hissettim. Anında gözlerimi açıp annemin dizinden tutunarak doğruldum. Yüzüne bir hüzün çökmüştü. Bu apaçık ortadaydı. Sormaya ne kadar korksam da merakıma yenik düşmüştüm.

'' Ne oldu anne?'' Merak ile sorduğum soruya annem buruk bir tebessüm edip yanağımı okşamıştı. Sonrasında sıkıntıyla vermişti nefesini. Koltukta hafif geriye giderek, az önce başımı koyduğum dizine bir iki kere vurarak tekrar koymamı işaret etti. Annemin gözlerinde ki derin hüzün tüm benliğime yansırken bir saniye bile beklemeden başımı tekrar dizine koydum. Az önceki gibi tekrar saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Hafif ve ahenkli ahenkli.

''Diğer evladım da...'' Titrek sesinden parçalı çıkan yarım cümle anneme derin bir nefes aldırmıştı. Saçımı şefkatle okşayan eli durmuş, içimizi yakıp kavuran ateş cayırtılarını sessiz sessiz dinletiyordu bu ortamda. Anlamıştım. Annemin ne demek istediği, kalbinden ne geçtiğini anlamıştım. Kalbimin bir diğer büyük yarası da kendini ben de buradayım diye gösteriyordu hiç acımadan.

SAGU | Gözyaşı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin