14. Bölüm '' Belki de aşk '' / 1

1.7K 94 23
                                    

SAGU | gözyaşı |

14. Bölüm ''Belki de aşk'' / 1

İYİ OKUMALAR...

Saniyeler önce ekrana düşen mesaja tekrar baktım ve neredeyse ezberime giren satırları tekrar okudum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saniyeler önce ekrana düşen mesaja tekrar baktım ve neredeyse ezberime giren satırları tekrar okudum.

Kimden: Deniz - Onur,aradım fakat ulaşılamadı telefonuna. Koray hastanede, dayak yemiş. Şuan hastanedeyiz, mesajımı alınca geri dönersin.

Yine ne olmuştu. Ne olmuştu da dayak yemişti bu adam. Kimden? Neden? Sıkılmaya başlıyordum artık. Katilin bulunamamasından değil. O eninde sonunda bulunacaktı zaten. Canımı sıkan Koray idi. Elimdeki tek adamdı ve konuşmuyordu.

Kolumda bir kıpırtı hissetmemle kafamı telefondan kaldırdım ve bana endişeli gözlerle bakan Elaya döndüm.

'' Onur bey iyi misiniz?'' Endişe ve merakla karışık ses tonu beni ister istemez üzmüştü. İstemezdim kimsenin benim yüzümden üzülmesini.
Telefonu cebime koydum ve hafifçene gülümsedim tabi artık ne kadar başarılı olduysam.

'' İyiyim, iyiyim. '' Ela'nın bakışları rahatlarken ufak bir şekilde kafasını salladı ve başını camdan tarafa çevirdi.

Aynı anda bende kendi girdabımla baş başa kalmıştım. Sonu yoktu bu sessiz çığlıklarla dolu girdabın. Gittikçe içine çekiyor, düşündükçe düşündürüyordu.
Ela'ya döndüm. Daha fazla gitmeden inmeliydim burada bir yerde.

"Ben gelecek durakta ineceğim." Ela yönünü bana çevirdi ve kafasını salladı. Sanki bir hüzün oluşmuştu yüzünde. Gitmemi istemiyor olamazdı herhalde.
Otobüs durakta durunca Ela'ya 'iyi günler' dileyerek indim.

Yoğun bir kalabalık karşıladı beni. Hava açıktı fakat sisliydi, üstelik esintili. Bir kaç adımımdan sonra yine yoğun kalabalık yan yana arka arkaya sıralanmış yanacak olan kırmızı ışığı bekliyordu. Bende zamanın izni üzerine o kalabalığa iliştim.
Sis kokan, yorgunluk kokan, acı, ağrı, özlem, göz yaşı kokan bu şehre karşı, bende girdim bu sıraya.

Hep kötü şeyler mi esir alırdı bu şehri? Mutluluk nerdeydi, belki de aşk nerdeydi. Hep yoklar değildi tabi ama yok denecek kadar da azlardı.

Raflarda sıkışmış, tozlaşmış eski bir defter gibiydi aslında. O defteri ordan bulup çıkarmak kadar uzaktı bazen iyi şeyler.

Ya da ödüldü bazen kötülük. Hayattaki tozların dışarı atımı gibiydi. En sonunda tozların hepsi giderdi aynı kötülüğünde bir gün biteceği gibi. Bu yüzden, iyi şeylerin değerini anlamak için ödüldü kötülük.
Ve insan yaşardı belki de ilk kez gerçek mutluluğu. Yaşaması bile farklıydı. Uzunu nefesini keserdi, kısası ömrünü esir alırdı.

...

"Kesin yalan söylüyor!" dedim, aklımdan sürekli geçen cümleyi dudaklarımdan dışarıdaki atmosfere bırakarak.

SAGU | Gözyaşı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin