5. Bölüm "Gerçeklik"

29 6 0
                                    


Kabanımı alarak vakit kaybetmek istemediğimden dışarı çıktığım an soğuk rüzgarlar dans etmekten ısınmış olan tenimi kamçıladı, kapının önünde ki kalabalığı aşmadan önce sağa saptığını görmüştüm. Bir kaç kişinin yürüdüğü kaldırımda ki insanlardan hiç biri o değildi, yine de buna daha fazla katlanamayan yanım bir çare hızla yürüyordu. Nefes alış verişlerim hızlı hareket etmemden ziyade onu yeniden gözden kayıp etmiş olmamın verdiği endişe ile hızlanıyordu. 

Her seferinde bunu yapması imkansız, olduğum yerlerde belirip sonra aniden ardında hiç bir iz bırakmadan kaybolamaz! Topuklu ayakkabılarım kaldırımda tok sesler çıkarırken gözlerim doluyordu, artık onu zihnimde hayal edip yaşattığıma, olmayan birinin varlığın kurgulamaya başladığımda inanacaktım. Avuç içlerim yeniden terlemeye başladı, bunun olamaması için dua ederken buldum kendimi, o hayal olamayacak kadar güzeldi. 

Attığım bir sonraki adım yarıda kesilirken sağa sola savrulan sol kolumu sıkıca tuttu. Ayaklarımın birbirine dolanmasını umursamayarak çöp konteynerlerinin olduğu daracık ara sokağa çekti beni. Sokak lambasının olmadığı, sadece caddedeki ışıklandırma ile az da olsa aydınlanan bu yerde onu gördüğüm bunca zaman içerisinde belki de ilk defa korkutucu gözüküyordu. Sağ eli sol kolumu sıkıca tutarken soğuk metal çenemin hemen altında, nabzımın attığı boynumdaydı. Boyu ayağımdaki topuklulara rağmen benden uzundu, bunu aramızda yarım metreden az bir mesafe varken daha iyi anlayabilmiştim.

"Beni neden takip ediyorsun?" dediğinde sesini yeniden duymanın içimde yarattığı karıncalanma hissi ile uyuştum. O an boynumda bir bıçakla kimsenin bizi fark edemeyeceği ara sokakta duruyor oluşumuzun hiç bir önemi yoktu, Akın'ın dudaklarından çıkan kelimeler bana yakın durduğu bu mesafe sayesinde herkesden önce benim kulaklarıma ulaşıyordu.

Sessiz kalışımdan memnun olmamış olacak ki boynumda ki bıçağı tehditvari bir eda ile biraz daha bastırdı.

Yutkunup "Beni takip eden sensin." dedim. Bu kısmen doğru sayılırdı North West dışında iki kez James ile gittiğimiz yerlerde karşımda beliren oydu.

"Halewood'un ekibinden misin?" diye sorduğunda kaşlarım şu an bana James'i sormuş olması ile çatıldı "Şey, aslında hayır." 

"Hayır mı? Son bir kaç haftadır yanından ayrıl-- Siktir!" diye bağırdı gözlerini yumup, kolumda olan elini çekip kulağında duran ve o zaman dek fark etmediğim minicik kulaklığa uzandı "Kız uyuyan." dedikten hemen sonra onu yerinden çıkarıp arka cebinde sıkıştırdı.

"Ne- Neler--"

"Apses arminum espanora vednius."

Mırıldandığı kelimeler sonrasında buz gibi bir içeceği aniden tepeme diktiğimde karşıma çıkan o hissin bir benzeri, burnumun hemen üstünü, alnımın ortasını ağrıttı. Gözlerimi yumup açtım ve yavaş yavaş geçen karıncalanmanın ardından iri iri açılan gözlerimle ona baktım.

"Siktir be!" diye bağırdığında bıçak hala boynumdaydı.

Az önce hissettiğim şey yaşadığım fazla adrenalinin yan etkisi olmalıydı, çünkü mırıldandığı dilin hangi ülkeye ait olduğunu seçememiştim. Açık siyah gözleri gözlerimle buluştuğunda bir süre sonra gülümsedi "Demek bana aşık oldun."

Söylediği şey ile bir an boynumda ki bıçaktan daha savunmasız kalmıştım sanki karşısında, tüm bu anlam veremediğim kelime kalabalığı arasında buna ne ara karar vermişti ki? Bir de üstüne alaya alıp gülümseyerek sesli söyleme cürretkarlığını göstermişti. Boyumda ki bıçağı indirdiğinde o zamana dek almadığım derin bir soluk çektim içime. Bir kaç adım gerileyip "Artık sana bir içki borçlandım ama önce arkanda bıraktığın misafirini arayıp acil bir işinin çıktığını söyle ki onu oracıkta bırakıp gitmenin mantıklı bir açıklaması olsun."

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin