9.Bölüm "Kurşun"

20 6 0
                                    


Eve geri dönüp Sarp ve Sevda'nın taraklarından biraz saç aldım, aynı zamanda ikisinin de birer adet fotoğraflarına ihtiyacımız olduğunu söyledi Gece. Geri döndüğümde öğlen güneşi etrafı yakıp kavuruyordu, Jennet dan bir şişe su isteyip Gece'nin yeniden sadece personel yazan kapıdan içeriye girmesini bekledim. Kapıyı aralayıp müşterilere çaktırmadan onu takip etmem için başı ile bir işaret yaptı. Tereddüt ederek ardından içeriye girdiğimde altı metre uzunluğunda beyaz fayansla kaplı bir koridor karşıladı beni, tavandaki florasan lambalar hastalıklı beyaz ışığı ile aydınlatıyordu penceresiz bu yeri. Koridorun sonunda ki iki kanatlı kahverengi ahşap kapıyı açıp çıkmamı bekledi. Dışarıda aşağıya inen metal sipral bir merdiven vardı. Büyük ağaçlarla dolu yemyeşil bir bahçenin etrafını restoran haricinde u şeklinde eski bir bina kaplıyordu. Tüm beton yığınının tam ortasında kalan bu kare alan bana cennetten koparılmış bir parça gibi geldi, öyle ki pembe kiraz çiçeklerinin olduğu ağaçlardan köşede kalmış, gözden uzak bir alana doğru uzanan o yol beni mest etmişti. Gece bu halimizi izlerken memnundu, eli ile restoranın sağında kalan kapıyı işaret edip "Eğitim iç alanı." dedi. Siyah metal kapıya bakmamın ardındansa bu kez solda ki kiremit rengi kapıyı gösterip "Üçüncü iç alan." diye ekledi.

Ben gösterdiği yerleri incelerden büyük bir kaç adımda önüme geçip "Ve karargah." diyerek tam karşımızdaki devasa açık meşe rengi kapıya yürüdü. Metal tokmaklardan birini çekip kapıyı araladığında gelmek için davet beklediğimi anlayıp "Hadi." dedi. 

İçeriye girdiğimde beni dışarıdaki güzel havadan farklı bir şey, mistik bir atmosfer karşıladı. Beyaz mermerden dört heykelin ikisi kapının hemen karşısındaki devasa merdivenlerin ahşap korkuluklarının yanında diğer ikisi ise duvarın içinde ki gömme alanda tepelerinden yüzlerine vuran sarı ışıkta salınıyordu. Kendimi tarih eserlerinin sergilendiği bir müzede hissetmemem için hiç bir neden yoktu. Sağımızda ki kapıların üstünde kalan duvar boşluğunda içi doldurulmuş bir kaç hayvan kafası sol taraftakinde ise kendine has aparatları ile tutturulmuş bir kaç kılıç vardı.

"Yani." dedim yutkunup "Artık tüm buranın lideri sen misin?"

Sağımında ki iki kapının ortasına konulan  yarım dünya şeklindeki masanın üzerinden kendine bir bardak konyak doldururken gülümsedi. Kadehini havaya kaldırıp "Sayende." diye ekledi.

"Şimdi, beni takip et." merdivenlerin altında kalan bir boşluktan çıkıp tavanı devasa yükseklikte olan geniş bir odaya girdik, yerden neredeyse tavana dek uzatan kitaplıkların içi envayi çeşit kitap ile doluydu. Büyük pencereler minik bir bahçe ve uzun çitlerin olduğu manzaraya bakarken pencerelerin kenarlarında gün ışığında parlayan çini işlemeleri gözümü aldı.

Gece bu odanın da sol tarafına doğru açılan kapısız boşluğuna doğru yürüdüğünde yeniden peşine takıldım. Kolonu geçip sola doğru yürüdüğümüzde sağımızda kalan ikinci kapının önünde durdu. "Ön uyarı, Angelo'nun yanında yüksek sesli konuşma." dedi.

Başımı sallayıp kapıyı açmasını bekledim, pencerelerin tamamı ışığın içeriye girmesini özellikle engelleyecek kalın perdelerle kapalıydı. Bir kaç farklı köşede kendi halinde yanıp dalgalanan lava lambaları dışında içeriyi gözle görünür halde getiren son şey benimle aynı boydaki bir abajurdu. Yerde bağdaş kurmuş oturan orta  yaşlı adam "Efendim." diyerek başı ile Gece'ye selam verdi. Önünde havanı andıran bir kase ve küçük bir sehpa vardı. Gece yürümem için eli ile belime dokunduğunda irkildim, her seferinde beni harekete geçirmek için bunu yapacağını bilsem o komut vermeden asla yürümezdim.

Angelo'nun karşısına oturduğumda yüzüme bakmadan elini uzatıp "Fotoğraf ve saç telleri lütfen." dedi. 

Kendimi karnaval zamanları sırf eğlence olsun diye medyum çadırına giren insanlar gibi hissettim. Filmlerden aşina olduğum bu atmosfer ciddiye alınamayacak kadar sıra dışıydı. Son olarak peçeteye sardığım saç tellerini de çıkarıp ona uzattım. Önünde ki havana verdiklerimi atıp "Lütfen arkanızdaki raftan ay suyu ve gümüş tozunu uzatır mısınız?" dedi Gece'ye. Ondan aldığı şişelerden de belirli miktarlarda havana döktükten sonra ellerini üzerine uzatıp gözlerini yumdu, bende gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin