18. Bölüm "Ev"

18 3 0
                                    


"Yüzünün her yerine bulaştırdın!" 

"İyide ben mi dedim sana bu kadar büyük al diye." 

Gülüp elinde ki peçeteyi bana uzattı, dün gece ki görevde başarıyla sonuçlandıktan sonra sabah kahvaltısını kendimizi ödüllendirmek için dondurma ile yapmaya karar vermiş, odama gelip beni apar topar dışarıya çıkarmıştı. Volkspark Friendrichshain de yürüyüş yapıyorduk, çeneme bulaşan dondurmayı uzattığı peçete ile sildim. 

"Nedir sende ki temizlik takıntısı?" dediğimde omuz silkti "Bilmem."

Aslında cevap gözle görülüyordu, her zaman nizami bir görüntüsü vardı, kendine has bir tarza sahipti, üzerinde ki beyaz baskılı tişörtün altına kot şort giymişti, motorsiklet kullandığı için yanında her daim farklı deri ceketlerinden biri oluyordu. Hatta bu sabah uzun yol geleceğimiz için bana Ann'in olduğunu söylediği bir tanesini giydirmişti. Aynı onun gibi kokuyordu zaten, ağır bir bergamot ve kadife çiçeği kokusu.  Benim yıllardır kullandığım papatya ve beyaz sedir esanslı parfümümün kokusu onunkinin yanında asla sinmeyecekti o cekete. Uzun saçlarımdan yüzüme gelen bir kaç tutamı kulağımın arkasına sıkıştırıp ona döndüm, güneşin aydınlattığı güzel yüzüne baktım , biraz uzamış olan sakalları ona apayrı bir hava katıyordu. Derin bir nefes alıp o bana bakmazken anın tadını çıkardım. 

"Gel." dedi boş bir banka doğru yürürken. "Seninle küçük bir oyun oynayalım." 

"Neymiş." diye sorum yanındaki boşluğa oturup "Sana sorular sorup yapıp yamayacağını öğreneceğim, ilk ben başlayacağım, sırayla gidecek." 

"Peki." dedim bu isteği biraz garip bulup.

"Dans eder misin?"

"Ederim, genelde yalnızken."

"Bir saniye, o zaman sorumu yeniliyorum. Kalabalığın içinde dans eder misin?"

"O zaman cevabını yeniliyorum, tercih etmesem de, evet ederim."

"Güzel, sıra sende." Bitirdiği dondurmanın külahını bir kaç parçaya bölüm az önümüzde ki kuşlara attı.

"Sende Ann gibi ikili zevklere mi sahipsin?" Sorum önce onu düşündürdü, sonra ise güldürdü.

"Ay, hayır. Yani hiç denemedim ki bu denemeyeceğim anlamına gelmiyor çünkü ben sevgi ve seksi tek bir şeye bağlamam ama şu ana kadar hiç gerçekleşmedi."

"Peki, sıra sende." dedim derin bir soluk alıp, eğer evet deseydi eşittir onu sakınmam gereken çok fazla insan olacak demekti.

"Bunu niye sordun?"

"Hakkını bunu sorarak mı kullanmak istiyorsun?" Başını evet anlamında salladığında yüzünde merakla karışık munzur bir ifade vardı, nedense o an bana küçük bir çocuğu anımsattı. Gülümsedim.  "Çünkü Ann'nin bu konuda ki tavırları çok da hoşuma gitmiyor."

"Neden?"

"Etti iki Gece, bana borçlanıyorsun, çünkü yılışık ve beni taciz ediyor." kahkaha attığında kaşlarımı çatıp tam anlamıyla ona döndüm "Bu çok mu komik!"

"Yo, yani hayır, beni doğru anla ama onu kim suçlayabilir ki?"

"Nedenmiş o?" Bu durumla fazla eğleniyordu.

"Kendine bir bak Masal, genel anlamda kovalama huyum olmadığından şanslısın, sana kim olsa sarkıntılık yapar?"

"Hah, yok öyle bir şey."

"Emin misin?" dedi ceketinin cebinden çakmak çıkarıp sigara paketini ona vermem için elini bana uzatırken. "Daha dün sabah Hung ve Paul'u konuşurken yakaladım, Hung seni yakında karargahta hizmet vermesi için seçtiğimiz Rick kapmadan ayartmanın derdine düşmüş."

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin