Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ı

4. Bölüm "Cevap"

"Hanım efendi?"

Garson aniden yarıda kalan cümlem sonrasında devam etmem için sözlü uyarıda bulundu, boğazımı temizleyip siparişim geri kalanını tamamladım. James gözlerini kısmış baktığım şeyi görmek için arkasında kalan bara doğru hamle yapacaktı ki "İngiltere'de hangi iş ile meşgulsünüz?" diye sorarak dikkatini yeniden üzerime çekmeyi başardım. 

"Uluslar arası ticaret." diyerek kişisel hayatlarına dair sorduğum bir çok soruda olduğu gibi kısa kesti. Sorum sonrası minicik gülümseyip tekrar ona baktım. Üzerinde siyah kumaş bir gömlek altında ise o enfes kalçalarını gözler önünde serecek kadar dar bir pantolon vardı. Sağ kulağında olan küpesi de bu kez giyimine uyum sağlamış, her zaman ki gümüş renginden siyaha bürünmüştü. Yanaklarımın kızardığını, avuç içlerimin terlediğini hissediyordum. Bu beklenmedik karşılaşma yeni favorim Akın uyuşturucusunu kanıma karıştırırken rahatlayabilmek için kadehimde ki şaraptan bir kaç yudum aldım.

Yalnız gelmişe benziyordu, barda sağ tarafı bize dönük oturmuş çoğu zaman olduğu gibi telefonu ile ilgileniyordu.

"Ailen de burada mı yaşıyor?" diye soran James'e cevap verebilmem bir kaç saniyemi aldı.

"Ah, evet. Yani teyzem ve erkek kardeşim."

"Harika, yalnız olmadığını bilmek güzel." Kurduğu bu yeni cümle karşısında kaşlarım biraz çatılırken "Neden?" diye sordum, yalnız olup olmamam onu niye ilgilendiriyordu?

"Aileye önem veririm, hatta çoğu zaman arkadaş çevremde bu konu ile alakalı İtalyan takıntılı espirilerine maruz kalırım. Seninle olan, arkanı kollayan insanların varlığı bize her zaman güç vermez mi?"

"Evet, bu doğru."

Garson yemeklerimi servis ederken onun beni kamufle ettiğini var sayarak yeniden Akın'a baktım o an daha öncekiler gibi gözlerimiz birbiri ile buluştu. Ben nefesimi tutup bu anın tadını çıkarırken o bir saniye dahi oyalanmadan yeniden önüne, ekran ışığı yanan telefonuna döndü.

Burada olduğumu biliyor.

Beni gördü.

Artık burada olduğumu biliyor.

Yemeğimi bitirmiş tatlı faslına geçmek için servislerimizi beklerken James'e yarıda bıraktığım eğitiminden ve şu an çalışmadığımdan bahsediyordum. "Daha önce İngiltere'ye gelmiş miydin?" diye sorduğunda başımı hayır anlamında iki yana salladım. "Sana bir teklifim var, elbette uygun bulursan."

Yine kaçamak bir bakış attığım Akın'dan çektiğim gözlerim onunkilerle, cam mavisi bakışlarıyla buluştu.

"Agnes. Seninle geçirdiği bu zamanlarda çok mutlu, annesinden sonra onu uzun zamandır böyle kaygısız görmemiştim. İçine kapanık bir çocuktur ve kızım benim için hayattaki her şeye bedeldir Masal. Berlin deki işlerimiz sona erdiğinde, bizimle İngiltere'ye gelmeyi düşünür müydün?"

Bu ani teklif karşısında kaşlarım gerilirken kadehimin sonunu içip boğazımı temizledim.

"Çalışmama gerek kalmadığını az önce de söyledim, belki biraz şımarıkça gelecek ama maddi kaygılarım yok James. Ayrıca erkek kardeşimi teyzemle yalnız bırakıp bir yere gitme düşüncesi beni rahatsız etmeye yetiyor da artıyor bile. Bu yüzden bu güzel teklife hayır demek zorundayım."

Alnında düşündüğünü belli eden bir kaç çizgi oluşurken işaret parmaklarını dudakları üzerinde gezdirip "Bence seni ikna edebiliriz." dedi. Gülümseyip "Çabalarının hiçlikle sonuçlanmasını istiyorsan neden olmasın." cevabını verdim. O da benim gülümsememe eşlik ederken servis edilen tatlılarımızı yedik, çok fazla şarap içmeme dem vurarak Türk oluşumla ilgili bir kaç espiri yaptı. İlk ve son göz göze gelişimizden sonra asla bize bakmayan Akın'ı izlemek zamanın su gibi geçmesine neden olmuştu. Tuvalete gitmek için ayaklandığımda yürümek her zamankinden zordu. Soğuk su ile ellerimi ve boynumu ıslatıp bedenimin her yanını saran bu ateşten kurtulmayı umdum. James burada iken bara yaklaşıp onunla sohbet etmeye çalışma düşüncesini aklımdan çıkarmaya çalışıyordum. Bu yanlış anlaşılabileceğim bir çok durum yaratırdı çünkü. Fakat bir yanım bunu umursamıyor James ve Agnes ile tanışmış olmamın asıl sebebinin bile Akın olduğunu fısıldıyordu. Fakat yine bir şeyi düşünmek ile fazla vakit harcamıştım, cesaretimi toplayıp bara gitmek için köşeyi döndüğümde yoktu.