8. Bölüm "Borç"

22 6 0
                                    


Koridorda yürürken atlı pislenmiş ayaklarım ardımda lekeler bırakıyordu, ev o kadar sessizdi ki nefes alışını duyabiliyordum sanki, orada, beni bekliyordu. Kapı eşiğinden geçtiğimde onu evin incisi barın sandalyelerinden birinde otururken buldum. Beni gördüğünde başı ile yanında ki boş sandalyeyi işaret edip "Yine ne belalara bulaştın anlat bakalım." dedi. Yüzünü gördüğüm nadir zamanlarda yüzümde oluşan o memnuniyetsiz ifade yerine bu kez yağmur ormanlarına ilk kez adım atmış bir kaşifin ki kadar şüpheli ve merak doluydu.

Sandalyeye oturduğumda da gözlerimi ondan alamadım, sarı saçlarına, annem gibi kahverengi gözlerine, her zaman açık pembeye boyadığı dudaklarına baktım. Sanki senelerdir gördüğüm bir yüzü değil de tanımadığım bir yabancıyı inceler gibi inceledim onu. Bakışlarıma sorusunu sormuş cevabını almıştı, bunu minicik çattığı kaşlarından anlayabiliyordum. Azı düz bir çizgi halini alırken "Peki nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

"Yabancı bir adama beni götürmesi için aklın sıra izin vermiş olman hakkında mı, yoksa senelerdir uyanan adında bir ucube olman hakkında mı?"

Sorum karşısında kaşları gerilip gevşedi, her zamanki nüktedan Sevda modunda değildi anlaşılan.

"Yine bağırıp çağırırsan hafızanı silerim ona göre." dedi içkisini bitirip "Yine mi?" diye sorduğumda "Evet yine, çünkü bir kaç sene önce de seninle bu konuşmayı yapmaya çalıştım ama başarısızlıkla sonuçlandı, bende hafızanı silip hiç yaşanmamış halde getirdim." diye cevap verdi, sanki akşam yemeğinde ne yediğinden bahsedermiş gibi rahat bir tavırla.

"Sana inanamıyorum nasıl olur da hafızamı silersin?!" dediğimde "İşte başlıyoruz." diyerek ayağa kalktı. O barın arka tarafına geçip kendine ve bana içki doldururken sakinleşmeye çalıştım, eğer isterse bunu yine yapabilirdi ve karşısında kendimi hiç bir şekilde savunamazdım. Gerçekleri teyit edebilmek adına şu an benim için zor da olsa sakin kalmam gerekiyordu.

"Yani doğru." dedim ona bakıp "Sende bir uyanansın ve kaçakların her hangi bir komite evine bağlısın."

"Kapiş bebeğim." 

Yanından ayrılmadan önce Sevda ile ilgili Gece den öğrendiğim bir başka şey de buydu çünkü. "Peki biz.."

"Siz." dedi cümlemi kesip "Daha doğrusu sen, henüz hiç bir şey değilsin. Ailemizin kökleri sular şehri dip sulardan gelir, bu arada Sarp sana müjdeyi vermek için beni görevlendirdi, aslında seni okul ve James bahanesi ile İngiltere'ye götürmeyi planlıyorduk ama madem gerçekleri sana anlattı, o zaman bizde gerçekleri söyleyelim, Sarp uyandı."

"Ne?"

"Ah evet şekerim, kardeşin senden daha nitelikli en azından. Fatus bir tanrı, onunla yüz yüze gelebilmek bile bir şerefti ki Sarp'ın İngiltere de ki çok önemli bir komite evinde eğitim alması için referans oldu. En kısa zamanda taşınıyoruz, nasıl ama."

Tüm gücümle "Sarp!" diye bağırdığımda küfür ederek yerinden sıçradı Sevda. "Sarp! Hemen yanımıza gel!"

 "Bağırma ilkel yaratık." dedi Sevda "Ernoia yharis helmork Sarp" söylediği sözlerden sonra havada beliren bir kıvılcım uçarak kapıdan çıktı. "Birazdan gelir, hadi ama asma suratını kardeşin için sevinmen lazım."

Sarp ben nasıl bu kadar hızlı geldiğini anlayamadan kapıdan girdiğinde kaşlarını çatmıştı "Hani ona söylemeyecektin?"

"Tanrı Fatus anlatmış, benim suçum değil." dedi Sevda, onlara tüm bunları Fatus, yani James den değil Gece den öğrendiğini söylemek için bir an azımı açıp hemen gerisin geri kapattım. James'e yaptığım şeyi bu gece öğrenmesi gereken son kişi Sevda'ydı, bunu adını bile azına alırken ki nezaketinden anlayabiliyordum, canını sıktığımı ve ona komplo kurmak için başkalarıyla anlaştığımı öğrenirse başım fena belaya girerdi.

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin