24. Bölüm "Ateşi Gördüm"

12 3 0
                                    


"Alo?"

"Sevda Ann Schmid'i tanıyor musun? Daha doğrusu bu aileyi?"

"Evet de ne ol-"

"Az önce Sarp'ı kolundan vurdular, ne yapıp et onun yanına git ve bana tek bir şey söyle, bizi o aileden koruyabilir misin? Kızları öldükten sonrasında?"

"Ne? kim vuruldu, kim vurdu?! Ne diyorsun sen?"

"Soruma cevap ver vaktim yok!"

"Hayır koruyamam, kızın babası da annesi de ara komite de görevli."

"Ana mı?"

"Hayır salak çocuk ara komite! Komite evlerinin bir üst mecrası, onun üstüne ana komite deniyor, bana ne olduğunu anlatacak mısın?"

"Gece'nin babası ana komitede değil mi? Onları durdurabilir mi?"

"Ne olduğunu bir söylesen!"

"Amına koduğumun sorularına cevap versen!!"

"Çok köklü bir aile Masal, birinci elden kendi kanına zarar vermedikleri sürece General onların infazını isteyemez. Yani ne sen, ne ben, ne de Sarp güvende olmay--"

"Tamam seni arayacağım çabuk Sarp'ı bul."

Telefonu kapatmam ile açılan kapıda Gece belirdi, yüzünde ki içten gülümseme beni görünce soldu.

"Ağladın mı sen?"

Çenem titremeye başladığında zaman kaybedemeyeceğimi biliyordum, telefonumu yatağın üzerine çıkardığım kol çantasına koyup ayakkabılarımı giymeye çalıştım "Hey, ne oldu?" dedi bana doğru bir kaç adım atarken. "Sakın bana yaklaşma!" diye bağırdığımda irkilerek durdu. Boğazıma oturan bir düğüm ve ağladığımdan tıkanan burnum yüzünden düzensiz ve sık nefes alıyordum. Parmaklarım birbirine dolanıp bağcıkları bağlamamı daha zor halde getiriyordu. "Masal?" sesi ne olduğunu anlayamamanın verdiği yumuşaklıkla kaplanmıştı sanki. Bir an durup sırtımın ona dönük olmasından yararlanarak ağzımdan çıkacak kelimeler için elimi kalbimin üzerine koydum.

"Yanında kalamam." dedim dönüp, kaşları gerilirken "Neden?" diye sordu.

"Sana olan borcumu ödedim Gece ve kardeşimin yanına dönmek istiyorum, o." şu an ki hali aklıma gelince derin bir nefes aldım "görevleri sırasında kolundan vurulmuş."

"Bunda ne var, çabucak iyileşir o bir uyanan. Eğer görmek istiyorsan seninle gelirim, beraber gider geliriz?"

"Hayır." dedim çantamı alıp yürümeye başladığımda, kapıya geldiğimde önüme geçerek beni durdurdu.

"Neler oluyor Masal?"

"Sadece bırak gideyim işte." sesimin çatallaşmasından nefret etsem de kendime engel olamıyordum. Ona bakmak, veda etmek o kadar ani ve zordu ki duygularım, düşüncelerim ve kelimelerim birbirine dolanıp asla çözülmeyecek bir düğüm oluşturmuşlardı sanki. Canım acıyordu.

"Benimle konuşmadan hiç bir yere gidemezsin, neden bu kadar korktun ki resmen titriyorsun." elleri yanağımın iki yanına gittiğinde son bir kez ona sarılabilmek, son bir kez onu öpebilmek ne kadar güzel olur diye düşündüm.  Bunlardan her hangi birini yapmaksa söyleyeceklerimin yanında üzerime şüphe çekmekten başka bir şeye sebep olmazdı. Yüzümü ellerimden çekip derin bir nefes daha aldım. Veda zamanı gelmişti.

"Sorunu mu merak ediyorsun? Sorun sensin. Sen ve o hastalıklı kafan! Tüm anlattıklarından sonra seninle arkadaş olabileceğimi mi sandın? Erkek kardeşim şu an beden millerce uzakta senin gibi bir katilin silahından çıkan kurşun ile neredeyse ölüyordu! Bunu bile bile yüzüne bakabileceğimi mi sandın? O kanlı ellerinle bana dokunmana izin vereceğimi!"

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin