42. Bölüm "Elini Kalbine Koy"

10 2 0
                                    


Kollarımı iki yanımda hareket ettirip yatağa vurarak ses çıkarmaya çalıştım ama tüm gücü ile bastırdığı boğazım ellerinin altında eziliyordu sanki. Ayaklarımla yataktan destek alıp onu üzerimden devirmeye çalışmam da, uzanıp yüzüne vurmak isteyip yapamam da bir kaç saniye sürmüştü. Ann bilinç altımdan fırlamış kötü bir kabus gibi ana çökerken hala bu durum karşısında afallayan yanım haykırıyordu, Gece, yardım et!

"Seni gebertip içini dolduracağım ve hediye olarak Gece'ye göndereceğim." dedi fısıldayarak. Gözlerimden dolan yaşlar onu görmemi daha çok zorlaştırırken oksijensiz kalan bedenim uyuşuyordu. Karanlığa dalıp çıkan zihnimde görüntüler bir belirip bir kayıp oluyordu.

Liam üzerimdeydi çırpınmamam için başımı yere vuruyordu.

Kasım'ın ince uzun parmaklarıydı boğazıma dolanıp nefesimi kesen, bir kaç saniye sonra karnımda açacağı yara için hazırlıyordu beni.

Giderek daha çok uyuştum, çırpınan kollarım ölü kanatlar gibi ağır çekimde iki yana düştü, kulaklarımda banyodan gelen su sesi şakırken Ann'nin keyiften kendinden geçmiş görüntüsünün ardından yükselen bir gölge gördüm. Uzanan bir el. Metalin parlaklığı.

Boğazında açılan derin kesikten fışkıran kan yüzüme sıçrarken elleri gevşedi. Öksürerek sarsıldım, inleyerek derin nefesler aldım kendime gelebilmek için. Ann'nin kaşları bir an çatıldı, elleri üzerimden kayıp boynuna gittiğinde gözleri tersine dönüp üzerime yığıldı. Sıcak kanı etrafımı sarıp sarmalarken nefes nefese onun durduğu yerde belirmiş Gece'nin silüetine baktım. 

Yüzünde öfkeli olduğu zamanlarda ki ürkütücü ifadesi vardı, sırılsıklam ve tamamen çıplaktı. Onun burada olduğunu nasıl fark edebilmişti? Tam zamanında yetişmeseydi nefret ettiğim biri tarafından öldürülmüş olacaktım. Panik ve korku içimde dalgalanırken nabzım ağzımda atıyordu. Üzerimde ki ağırlığa baktığımda titreyen ellerimle onu itmeye çalıştım. Gece ancak o an kendine gelip tek bir hamlede Ann'in ölü bedenini üzerimden aldı. Küçük çığlıklar atıp her yanımda bulaşan kanına baktım,  ayaklarımı kendime çekmeye çalışırken kollarımı etrafıma siper ettim. 

Bu kadar kolaydı her şeyin geri gelmesi, tüm korkunun ve endişenin su yüzüne çıkıp vahşi bir canavar gibi etimden parçalar koparması. 

Ben hıçkırarak ağlarken Gece sağa sola savrulan kollarımdan birini tutup beni kendine çekti. Sıkıca sarılıp ellerini saçlarımın arasında gezdirirken kollarında çırpınmaya devam ediyordum. İniltiler dudaklarımdan ardı ardına çıkıyor titreyip kasılan vücudum sarsılıyordu.

"Tamam, tamam." dediğinde en az o da benim kadar nefes nefeseydi. "Geçti, ben buradayım."

Sakinleşmemi beklemeyen Gece beni kucağına alıp banyoya doğru yürüdü, yatakta yüz üstü yatan Ann'nin cesedini son görüşüm buydu.

Beni yere indirdiğinde bir an ayada kendi görüntümü görüp kala kaldım. Yüzümün bir çok yanı, boynumun tamamı ve gövdem Ann'nin açık kırmızı kanı ile kaplıydı. O da böyle mi hissetmişti? Dayısı üzerine binip hareket etmesine izin vermezken o da bu kadar korkmuş muydu? Peki ya kardeşi? Gece onu kurtarmak için o adamı öldürdüğünde benim gibi izlemek zorunda mı kalmıştı bu vahşeti? Üzerimde ki geceliği çıkarmak için uzandığında birden sessizleşen halim onu da şaşırttı.

"Dur." dedim çatallaşan sesimle, boğazımı temizleyip yutkundum. "Ben yaparım." uzanıp geceliğimi çıkardım. Göz yaşlarımı silmek istesem de kanla kaplı ellerimi yüzüme götürmek iyi bir fikir değildi. 

O an tarih sanki tekerrür ediyor, onu daha iyi anlayabilmem için bana tüm bunları yaşatıyormuş gibi hissettim. Duygularımın etkisine kapılıp gitmem için iyi bir zaman değildi, o güzel, yıldızlarla kaplı gözlerine baktığımda görebiliyordum bu durumun onun içinde ne kadar zor olduğunu.

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin